Danıştay son iki yılda, her 15 güne bir iptal gelecek şekilde
iktidarın icraatlarını iptal etti. Haftasonları, resmî tatiller ile adlî tatildeki süreler de dikkate alındığında ise mahkemenin iptal periyodu neredeyse dokuz güne indi. Danıştay, fakir öğrencilere belediyeler tarafından burs verilmesini önledi, bir kamu kuruluşu olan TRT'nin gelirlerinin artmasına mani oldu,
Ergenekon davasıyla birlikte telefonların
teknik takibinin ne kadar önemli olduğunun anlaşılmasına rağmen bu sisteme hız ve etkinlik sağlayacak düzenlemeyi durdurdu. Sigaranın zararlarının paketler üzerinde daha iyi anlaşılmasını sağlayacak resim ve grafik düzenlemelerin hayata geçirilmesini de engelleyen Danıştay, verdiği bir başka kararla da
içki reklamlarına kolaylık sağladı. Danıştay'ın defalarca aldığı kararlarla meslek liseli milyonlarca gence haksızlık sürdürülürken, bir başka Danıştay kararında ise, tüm ilk ve orta
öğretim kurumlarındaki öğrencilerin din dersi almalarını zorlaştırdı.
“BUNUN ADI ‘JURİSTOKRASİ'DİR”
Kayseri Baro Başkanı
Ali Aydın: “Böyle bir durumun dünyada eşi benzeri yoktur.
Yargı çok açık siyasi muhalefet görevi üstlenmiştir. Yürütme alanı ciddi manada daraltılıyor. İşte ‘yargı vesayeti' budur. Mahkemelerin
halk ve hükümet ile
kavga etme lüksü yoktur. Bu tavır ‘juristokrasi' varlığını gözler önüne sermektedir.”
“HUKUK DEĞİL İDEOLOJİ GEÇERLİ”
Demokratik
Üniversite Platformu Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu: “Danıştay'ın 55 işlemin 51'i için ‘yürütmeyi durdurma' kararı vermesi, hukukun değil ideolojinin geçerli hale geldiğinin belgesidir.
Kamu vicdanına aykırı karar veren Danıştay'ın elle tutulacak hali kalmamıştır. Sergilediği siyasi duruş kamu vicdanına aykırı kararlar almasına neden oluyor. Bu durumun düzeltilmesi için köklü bir yargı
reformu kaçınılmaz hale gelmiştir. Reformun ilk maddesi Danıştay olmalıdır.”
YENER DÖNMEZ-VAKİT