D'alema'daki çarpıcı değişim

İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Massimo D'Alema'nın son yaptığı açıklamalar PKK ile ilgili görüşlerinin ne kadar değiştiğini gözler önüne serdi.

D'alema'daki çarpıcı değişim

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın 1999'daki yakalanış sürecinde İtalya'da bir süre saklanmasına imkan sağlayan dönemin Başbakan'ı olan D'Alema, "Türkiye'nin maruz kaldığı terörist saldırılar asla kabul edilemez" dedi. D'Alema, Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi, İtalya Jeopolitik Düşünce Dergisi ve İtalyan Unicredit Bankasının işbirliğiyle Conrad Otelinde düzenlenen 4. Türk-İtalyan Forumunun açılışında konuştu. Forumun, iki ülke arasındaki olumlu ilişkilere büyük katkı yaptığını, diyaloğun sürekliliğini, somutluğunu ve sonuçların zaman geçtikçe kontrol edilebilirliğini sağladığını belirten D'Alema, gelecek yıldan itibaren Türkiye ile İtalya arasında düzenli olarak hükümetler arası yıllık zirveler toplanmasına karar verildiğini, İtalya'nın az sayıda önemli ülkeyle böyle özel bir ilişkiye girdiğini bildirdi. D'Alema, ''Ortak menfaatlerimiz var. Stratejik menfaatlerimiz var. Fakat bu ifade sadece retorik bir ifade olarak algılanmamalı. Gerçekten bunun teyidini sürekli olarak görüyoruz. Ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel konularda sürekli ortak menfaatlerimiz var'' diye konuştu. -ORTA DOĞU- Orta Doğu'nun her iki ülke için önemli bir konu olduğuna dikkati çeken D'Alema, Türkiye'nin, Orta Doğu gibi bugüne kadar etki potansiyelini tam hayata geçiremediği konularda devreye girdiğini görmenin kendisini mutlu ettiğini söyledi. D'Alema, bu çerçevede, örneğin İsrail konusunda Türkiye'nin bir yandan İsrail ile ortak çalışmalar yürütürken, Filistin halkıyla da her zaman dayanışma içinde olduğunu, İtalya'nın da her iki tarafla iyi ilişkiler kurmayı amaçladığını ifade ederek, ''Türkiye, çok çeşitli yönlerden, çok önemli roller oynayacak yeteneğe sahip bir ülke. Ayrıca Türkiye'nin bütün Orta Doğu'da kilit ülkelerle çok iyi ilişkiler içinde olduğunu unutmamalıyız'' dedi. Massimo D'Alema, 27 Kasım 2007 tarihinde Annapolis'te Orta Doğu konusunda yapılacak görüşmelerde Türkiye'nin de önemli bir katılım yapacağını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu tarihi vesileyle barış sürecinin başlayacağını umuyoruz. Bunun sadece bir fotoğraf vesilesi olmamasını temenni ediyoruz. Bizim için omuz omuza çalışma vesilesi olacağını ve ortak amacımızı gerçekleştireceğimizi umuyoruz. Barış sürecinden barış anlaşmasına geçeceğiz. Bu sayede yanlış bakış açılarından kurtulmuş bir anlaşma ortaya çıkacak. Çünkü sırf bu yüzden son yıllarda barış süreci felç oldu. Artık ortak menfaatlerimiz ifade edilecek. Bir pazarlıkla kesin vadelerle barış yolu açılacak. Kalıcı bir barış ortaya çıkacak, hem İsrail, hem Filistin, bir arada omuz omuza yaşayacaklar.'' Türkiye'nin Lübnan'daki katkılarına da değinen D'Alema, Türkiye'nin buradaki BM Barış Gücüne yaptığı katkının kolay olmayan bir karar sonrası geldiğini, bunun Türkiye açısından liderliğin ve kararlılığın simgesi olduğunu, Türkiye'nin hem Avrupa, hem de Akdeniz çapında sorumluluğunu göstermiş olduğunu vurguladı. -TÜRKİYE'NİN HAYRANLIK UYANDIRAN DENGESİ- D'Alema, Irak konusunda ise ''Türkiye doğrudan bu sahneye maruz kalan ülkelerden birisidir. Bugüne kadar bütün kışkırtmalara karşı duran bir ülkedir. Ve hem dengesi, hem de davranışlarıyla büyük hayranlık uyandırmıştır. Türkiye'nin maruz kaldığı, hiçbir şekilde kabul edilemeyecek terörist saldırılar da vardır. Uluslararası destekle, istikrar ve otokontrol anlayışıyla bu terörist saldırılara göğüs gerilmelidir. Ve Türkiye bunu en iyi şekilde, gerçek bir demokratik ülke anlayışıyla yapmaktadır'' diye konuştu. Aynı satranç tahtasında Türkiye'nin sadece Orta Doğu için değil, bütün dünya için çok önemli bir ülke olduğunu ifade eden Massimo D'Alema, Türkiye'nin sürekli olarak daha fazla danışılan ve birlikte çalışılmasına önem verilmesi gereken bir ülke haline geldiğini bildirdi. D'Alema, Türkiye'nin stratejik alanlarda, önemli, dengeli ve sorumlu davranışlar gösterdiğine dikkati çekerek, Türkiye'nin AB üyeliği gerçekleştiğinde, bütün bunların da artı değerler olarak AB'ye katılacağını söyledi. -TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ- İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Massimo D'Alema, uygarlıkların zarar görme riski altında bulunduğu bir bölgede Türkiye'nin kilit bir ülke olduğunu vurgulayarak, ''AB'nin Türkiye'yi de kapsayacak şekilde genişlemesi temel bir ihtiyaçtır. Bu sayede Avrupa, güvenlik ve dünyanın bu kısmında istikrar kazanacaktır'' diye konuştu. D'Alema, Türkiye'nin ekonomik alanda kazandığı başarılara ve istikrara da işaret ederek, Türkiye'nin dünya rekabetinden geri kalmamak yolunda gerçek reformlar yapma konusunda irade gösterdiğini belirtti. Massimo D'Alema, iki ülkenin her alanda daha çok birlikte çalışmak için çaba gösterdiğini ve rekabet dünyasında birlikte daha ileri gitmeyi umduklarını belirtti. Türkiye ile Avrupa'nın birbirini daha iyi anlamasının öneminin altını çizen D'Alema, kamuoyunun bilinçlendirilmesi yolunda çok çalışılması ve bütün düzeylerde toplumsal ilişkilerin daha iyi hale getirilmesi gerektiğini söyledi. İtalya ile Türkiye arasında ekonomik ve turistik ilişkiler daha yoğun olduğu için kendilerini şanslı gördüklerini kaydeden D'Alema, ''Artık Türkiye'nin AB üyesi olması yolunda tabana yayılmış bir kamuoyu görüşü İtalya'da mevcut. Bu, reform süreci tamamlandığında çok daha ileri gidecektir'' dedi. D'Alema, Türkiye'nin Avrupa'daki imajının yanı sıra Avrupa'nın Türkiye'deki imajının da desteklenmesi gereğine işaret ederek, son zamanlarda bu imajın tam net olmadığını, Avrupa'nın bazen uzak ve soğuk bir gerçek gibi göründüğünü ifade etti. -''AVRUPA, TÜRKİYE'Yİ MUTLAKA İÇİNE ALMALI''- Massimo D'Alema, açık ve evrensel değerlere dayalı bir Avrupa fikrinin ifade edilmesi gerektiğini belirterek, ''Bu, kapalı bir vizyon değil, sadece kendi kimliği içerisine kapanmayı kabul etmemeli. Açılan bir Avrupa ve Türkiye'yi mutlaka içine almalı. Çünkü ortak amaçlarımız var. Aynı refaha doğru yürüyoruz. Aynı uygarlığın içindeyiz'' diye konuştu. Türkiye'nin son aylarda geçirdiği yoğun siyasi dönemde ne kadar sağlam bir ülke olduğunu, reformlar konusunda ne kadar kararlı olduğunu gösterdiğini ve çağdaşlaşma yolunda özgün bir şekilde ilerlediğini ifade eden D'Alema, ''Bu bir denge yolu, hem İslami, dini boyutla, hem de Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu laik devlet arasında denge yolu. Burada hükümetin çok önemli bir sorumluluğu var'' dedi. Hükümetin ikinci yasama döneminde ''ciddi bir güvenilirlik'' kazanmış durumda olduğunu kaydeden D'Alema, ''Burada Türkiye artık küresel bir oyuncu olma yolunda ve AB'ye tam üyelik amacı da buna katkı sağlayan unsurlardan bir tanesi. AB, hariç tutmak kavramlarını kafasından atmalı, dahil etmek prensibini taşımalı. İtalyan görüşü tamamıyla bunu yansıtmaktadır'' diye konuştu. İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Massimo D'Alema, "açık kapılar" politikasının Avrupa Birliğinin (AB) politikası olmasını istediklerini belirterek, "İtalya, İlerleme Raporunun da ışığında Türkiye ile müzakerelerin çok daha hızlandırılmasını arzu ediyor ve bunun olabileceğini çok iyi biliyor" dedi. D'Alema, Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ile düzenlediği ortak basın toplantısında konuşmasına, "Bütün ilgi, bütün bu gördüklerimiz, bütün bu duyduklarımız, İtalya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gerçekten mükemmel ilişkiler olduğunu kanıtlıyor" diyerek başladı. İtalya'nın Türkiye ile politik ilişkilerinin Avrupa'daki en önde gelen dostlarıyla olduğu düzeyde bulunduğunu kaydeden D'Alema, gelecek ilkbahardan itibaren hükümet başkanlarının İtalya ile Türkiye arasında her yıl bir zirve toplanmasına karar verdiğini söyledi. D'Alema, iki ülke arasındaki ekonomik alışverişin 15 milyar doların üzerine çıktığını ve hızla büyüdüğünü ifade ederek, bunun da ilişkilerin ne kadar kuvvetli olduğunu gösterdiğini söyledi. Avrupa Konseyinin aralık ayı ortası için görüşmeler öngördüğünü anlatan D'Alema, sözlerine şöyle devam etti: "İtalya hep verdiği sözleri tekrar etmek istiyor. İtalya, 'açık kapılar' politikasını uygulamak istiyor. Bu politikanın AB'nin politikası olmasını istiyor. İtalya, herhangi bir şekilde kapalılık kavramının söz konusu olmamasını istiyor. Kendi rolünü en iyi şekilde oynayarak müzakerelerin Türkiye ile en hızlı şekilde devam etmesini sağlamak istiyor. Yeni açılımların yapılmasını istiyor. İtalya, İlerleme Raporunun da ışığında Türkiye ile müzakerelerin çok daha hızlandırılmasını arzu ediyor ve bunun olabileceğini çok iyi biliyor." -"TEPKİLER ANLAŞILIR"- Her türlü terörist faaliyeti kınadıklarını ve mahkum ettiklerini ifade eden D'Alema, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çok net bir söz söylemek istiyorum. İtalya, Türkiye'ye otokontrol önerdiği zaman, böyle sözcüler ve Irak yöneticileri ile sağlam diplomatik ilişkiler önerdiği zaman, bir yandan da Türkiye'nin maruz kaldığı terörist faaliyetleri en ağır şekilde kınamakta ve mahkum etmektedir. Bunun bilinmesini istiyorum. Çok haklı halk tepkileri de bunların arkasından geldi. Bunlar, son derece anlaşılabilir tepkilerdir. Hem halk, hem de yöneticiler, son derece haklı tepkiler gösterdi. Türk halkıyla ve Türk yöneticileriyle tam bir dayanışma içindeyiz. Bunu söylerken aynı zamanda da itidal önerimiz, sadece kışkırtmalara bilgelikle karşılık verilmesini arzu etmemizden dolayı. Tabii ki askeri, stratejik boyutlar var, bunların siyasi boyutlarla da devam etmesi gerektiği inancındayız." Hem sosyal, hem ekonomik, hem de insan hakları alanlarında reformların devam etmesinin önemine işaret eden D'Alema, "Tek arzumuz itidal. Bunun yanında da tümüyle dayanışma içindeyiz ve her türlü terörist faaliyeti kınıyor ve mahkum ediyoruz" dedi. -"BU BİR UMUT YOLCULUĞU"- Massimo D'Alema, Babacan ile birlikte bu ayın sonunda yapılacak Annapolis konferansına katılacaklarını belirterek şunları kaydetti: "Babacan ile birlikte Annapolis'e doğru yola çıkmak üzereyiz. Bu bir umut yolculuğu. Öylesine ki, gerçekten ümidimiz var. Burada da birlikte altını çizebileceğimizi biliyorum. Bu konferans önemli bir an. Bizim, birbirimize bağlı olduğumuz bir konu var. İsrail'in devlet olarak varlığı ve toprak bütünlüğüne, bir yandan da Filistin halkının davasına bağlıyız. Her iki tarafa da dostlukla bağlıyız. Bu bağlarla yola çıkarak Annapolis'e gideceğiz. Filistin Devletine imkan veren bir barış anlaşması, İsrail ile birlikte güven içinde, barış içinde yaşaması mümkün iki devleti öngören bir barış anlaşması oluşturmak üzere yola çıkıyoruz. Türkiye'nin de, İtalya'nın da bu konuda Akdeniz'de omuz omuza, aynı kararda olduğunu ve barışı amaçladığını biliyoruz." AA
<< Önceki Haber D'alema'daki çarpıcı değişim Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER