‘
Hülya Koçyiğit’le Var mısınız’ adlı kadın programı, yarın ilk kez yayınlanacak olan
sanatçı, tiyatroyu da çok özlediğini söylüyor.
Hülya Koçyiğit, ünlü yönetmen Çağan Irmak’ın yapımcılığını yaptığı ilk korku DVD dizisi ‘Kabuslar Evi’nin 12’nci b
ölümü olan ‘Bir Kış Masalı’ için
kamera karşısına geçti. Koçyiğit, sinema kariyerinde ilk kez bu filmle izleyiciyi korkutacak.
Orman içindeki büyük bir evi sezonluk olarak kiralayan insanların başına gelen esrarengiz olayları anlatan dizide bir tiyatrocuyu canlandıran Koçyiğit, rol gereği eski eşi ve yıllar önce ölen kızıyla hesaplaşacak.
Serinin ilk üç bölümünü yöneten Çağan Irmak’ın
senaryosunu yazdığı ‘Kabuslar Evi’nin 12’nci bölümünün yönetmenliğini de Irmak Çığ yapıyor.
Dizide Koçyiğit’in eşini Ayhan Kalas ve kızını
Ebru Özkan canlandırıyor. Çekimleri Harbiye Kenter
Tiyatrosu’nda başlayan dizide, yıllar sonra ilk kez tiyatro sahnesiyle buluşan Koçyiğit, çok heyecanlandığını söyledi.
Çağan Irmak’ın projesinde nasıl yer aldınız?
Çağan Irmak, son yıllarda Türk
Sineması’nın yetiştirdiği en büyük yönetmen. ‘Babam ve Oğlum’u seyrettikten sonra, ‘İşte Türk Sineması yeniden doğuyor’ dedirtti bana. Onunla gurur duyduğumu bir vesileyle ilettim. O da benimle çalışmayı çok istediğini söyledi. Bir gün ‘Sizin için bir senaryo yazmak istiyorum’ dedi. Ben de ‘Çok sevinirim’ dedim.
Çağan Irmak sizin ‘Gelin’ adlı filminizdeki oyununuzdan çok etkilenmiş değil mi?
‘Beni sinemacı yapan sizin filminiz oldu.O filmin duru dili ve hikayeyi anlatış biçimi benim sinemama yön verdi’ demişti Çağan Bey. Gerçekten de kendisi hem çok iyi yönetmen, hem de çok iyi bir senaryo yazarı.
Bize bu film ve filmdeki rolünüz hakkında bilgi verir misiniz?
Filmde, eşi ve ölen kızıyla yüzleşen bir tiyatro oyuncusunu canlandıracağım. Senaryoyu okuduğumda öyle heyecanlandım ki, hemen teklifi kabul ettim. Aynı zamanda bir
canlı yayın programım var. İki proje çakıştı ama insan her zaman böyle bir senaryoyla karşılaşmaz.
Bu rol size tiyatroyu da hatırlattı mı?
Tabii ki. Ben
İstanbul Şehir Tiyatroları’na çocuk yaşta başladım. Üç yıl sonra
Muhsin Ertuğrul’un önerileriyle,
Ankara Devlet Konservatuarı’na tiyatro eğitimi görmeye gittim. İkinci yılın yaz tatilinde ‘Susuz Yaz’ filmini çevirdim. Bir daha ne okula, ne tiyatro sahnesine dönebildim. O günden sonra hep film çevirdim.
Peki tiyatrocuyu oynamak nasıl bir duygu?
Bir kez daha anladım ki, tiyatrodan uzak duramam. Kararımı verdim, artık seneye tiyatro sahnesinde olacağım.
Sinema filmine fırsatınız olmayacak galiba.
Canlı yayın benim zamanımı alacağı ve sorumluluğu da büyük olduğu için teklifleri kabul etmedim. Yoksa birçok film teklifi gelmişti.
Geçtiğimiz yıl diziniz yayından kalktı. Bu yıl aynı üzüntüyü Kadir İnanır yaşadı...
Bu kadar tecrübeden sonra biliyoruz ki; senaryo gerçekten seyirciyi ilgilendiriyorsa, kendini özdeşleştiriyorsa o hikaye ile sorun olmuyor. Dizilerin kaldırılmasının oyuncularla bir alakası yok.
Bir diziden sonra, hemen bir başka dizide oynamakla ilgili bir sorun mu bu?
Belki doğru bir görüş. Her sene farklı bir diziyle çıkmak, seyirciyi özletmek lazım. Her dizi tutacak diye bir şey yok.
TV programınızın içeriği nedir?
‘Hülya Koçyiğit’le Var mısınız’ gündüz kuşağında yayına gelecek.
Kadını ilgilendiren her şeyi ekrana taşıyacağız. Tartışıp sorunlara çözüm bulacağız.
Kadın programları olumsuz tepkiler alıyor. Buna hazır mısınız?
Bu kadar önemli bir sorumluluk alıyorsanız, zaten eleştirilmeye de açıksınızdır.
Reyting uğruna bazı şeyler yapılıyor. Sizin tavrınız ne olacak?
İşte bu benim için bir sorun. ‘Reyting’ denince orada takılıp kalıyor bazı şeyler. Kadınları bilinçlendirmek, toplumsal olayları gündeme taşımak... Reytingle ilgili değil bunlar, daha ötede, daha ciddi işler.
Sizin zamanınızdaki sinemayla şimdiki dönem arasında nasıl değişiklikler var?
Sadece eğlence değildir sinema. Son yıllarda yaşanan olaylar hakkında tespitim şu:
Amatör-profesyonel diye bir ayrım var. Biz çok amatör ruhta insanlardık. Öğrenek büyüdük. Şimdi daha profesyonel ekipler çalışıyor.
En büyük korkunuz nedir?
Hayatta en büyük korkum ölüm, yakınlarımı kaybetmek. En iyi filmimi yapamadım, onu yapamamaktan korkuyorum. Öyle bir film yapmalıyım ki
Oscar Ödülü’nü kazansın. En büyük idealim budur.
STAR