Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), beklenmeyen bir zaman ve iklim koşullarında yaptığı
sınır ötesi harekât ve yurtiçinde özellikle
Şırnak’ın Küpeli, Bestler/Dereler,
Tunceli ve
Bingöl’deki operasyonlarla
PKK’ya çok ağır
darbeler vurdu.
TSK, etkili bir biçimde silahlı mücadeleyi sürdürürken, aynı zamanda,
örgüte katılımların önlenmesi ve dağdakilerin indirilmesi konusunda da yoğun çaba harcıyor.
TSK, operasyonlar devam ederken, çocukları dağda olan ailelerle de temasa geçti. TSK mensupları, anne ve babalarla, çocuklarını dağdan indirmek, örgütten ayrılmalarını sağlamak için görüşmeler yapıyor.
TSK, ailelerle görüşürken,
terör örgütüyle bir yere varılamayacağı, etkin pişmanlığın sağladığı olanaklar, yargı tarafından serbest bırakılan eyleme karışmamış örgüt mensupları örnekleriyle anlatılıyor.
Anne ve babalardan çocuklarını dağdan indirmeye ikna etmeleri isteniyor. TSK’nın bu girişimlerinin olumlu sonuçlar verdiği ve son dönemde dağdan inerek güvenlik güçlerine teslim olanların sayısından artış olduğu saptanmış durumda.
Başbuğ’dan anne-babalara mesaj
Kara Kuvvetleri Komutanı
Org.neral
İlker Başbuğ, PKK’yı etkisiz hale getirinceye kadar silahlı mücadeleye devam edilmesinin yanı sıra örgüte katılımların önlenmesi ve dağdakilerin inmesi konusuna da çok önem veriyor. Geçtiğimiz günlerde
KKTC’yi ziyaret eden Org. Başbuğ, çocukları dağda olan anne ve babalara şu mesajı verdi:
“Katılımın ana nedenleri, örgütün yaptığı
propaganda faaliyetleriyle bazı kişileri kandırması ve yine bu kişilerin işsiz olmalarını istismar etmesi ve örgüte katılmaları için onları zorlamasıdır. Örgütün eline özellikle bu şekilde düşenlerin anne ve babalarının duyduğu üzüntüyü de anlıyoruz. Elbette katılımın diğer nedenleri de vardır. Örgüte katılımların engellenmesi ve
kontrol altına alınması gerçekleştirilirken, aynı zamanda dağdaki teröristlerin örgütten ayrılması üzerinde de önemle durulmalıdır.”
Org. Başbuğ’un, “Anne ve babaların duyduğu üzüntüyü de anlıyoruz” cümlesinin üzerinde durmak gerekir. Bu yaklaşım, çocukları dağda olanların ailelerinin duygularını ve koşullarını anlama,
diyalog geliştirme ve dağdan inmeye yardımcı olmalarını sağlamaya dönük önemli bir
açılım içeriyor.
‘Mücadelenin aslı psikolojiktir’
Org. Başbuğ,
terörle mücadelenin özünün psikolojik mücadele olduğuna inanıyor. Başbuğ, mücadelenin ana hedefinin, örgüte ve destekçilerine terörle istedikleri hedefe ulaşamayacaklarının gösterilmesi, başarı umutlarının yok edilmesi olduğunu sık sık vurguluyor. Bu düşüncesini yine KKTC’de bir kez daha açıklamış ve şöyle demişti:
“Terörle mücadele aslında psikolojik mücadeledir. Bu çerçevede, kamuoyu terörle mücadelenin süreci ve özelliklerine ilişkin doğru ve açık şekilde bilgilendirilmeli ve yetkililerce bilinçsiz yapılan açıklamalar ile gerçek dışı beklentiler içine sokulmamalıdır.”
Yetkililerin kamuoyunu doğru bilgilendirmeleri, gerçekçi değerlendirmeler yapmaları gibi çocukları dağda olan anne-babalarla temasa geçilmesi, bilgilendirilmeleri, çocuklarını ikna etmeye yöneltilmeleri de bu bağlamda görülebilir.
Org. Başbuğ’a göre zor, acılı ve uzun bir süreç olan terörle mücadelede karamsarlığa da yer yok. Başbuğ, KKTC’deki konuşmasında vurguladığı gibi, “karamsar düşüncelerin ifadesini örgüte yardımla eşanlamlı” görüyor.
Suriyeli çekişmesi ve tedirginlik
Sınır ötesinde ve yurtiçindeki operasyonlarla ağır kayıplar vermesi sonrasında PKK’da durum ne?
Ankara’ya ulaşan bilgilere göre, örgüt yöneticilerinin
telsiz konuşmalarında “Hiçbir kış bu kadar kayıp vermemiştik” değerlendirmeleri yapılıyor. “Beklemediğimiz yerlere bile girdiler” ifadesi de telsiz konuşmalarında tespit edilmiş durumda. PKK’nın kendini hiçbir yerde güvende hissetmediği ve örgütte yaygın bir tedirginliğin yaşandığı da Ankara’da yapılan güvenlik değerlendirmeleri arasında. Örgütte önemli sayıda Suriyeli bulunduğu ve Suriyelilere karşı bir çekişme ve çatışmanın yaşandığı da operasyonlar sonrasında yapılan bir başka önemli değerlendirme.
FİKRET BİLA- MİLLİYET