Yıllardır dağda olanlarla ailelerinin sevinç duymasının
doğal olduğunu, ancak bunu bir
zafer şovuna dönüştürmenin yanlış olduğunu belirten
Ekim ayındaki kurultayda DTP'den Parti Meclisi Üyesi seçilen Esat Canan, "İnsanların dağdaki kıyafetleri ile gelip otobüsler üzerinde zafer işaretleri yapmasını kesinlikle tasvip etmiyorum." dedi. Canan, muhalefetin bu konudaki tavrını
tahrikkar bulurken, iktidarı ise bugüne kadar hukuki zemini temin edememekle suçladı.
DTP'nin, Habur'da teslim olan, ancak daha sonra serbest bırakılan
terör örgütü
PKK üyelerine yönelik düzenlediği karşılama töreni tartışılmaya devam ediyor. Cihan Haber Ajansı'na konuşan DTP PM üyesi Canan özeleştiride bulundu. Canan, gelenlerin dağ kıyafetiyle otobüsler üzerinde zafer işareti yapmasının kabul edilemez olduğunu, ancak karşılama esnasında yaşananların şov olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi. Canan, "Bu bir zafer değil, böyle nitelendirilemez. Ama eğer bu ülkede barış gerçekleşirse gerçekten bu ülkenin zaferi olur. Eğer
demokrasi geliştirilip barış ve birliktelik sağlanacaksa o zaman herkesin zaferi olur. Kaldı ki asıl zafer savaşın bitmesidir. Bunun sona erdirilmesi
Türkiye için önemlidir. Bu Türkiye'nin önünü açacaktır." dedi.
Canan şöyle devam etti: "Bunu zafer sarhoşluğu olarak görmek yanlı. Bana göre orada çıkan tablo, 25 yıldır devam eden
silahlı çatışma ortamının sona ereceğine ilişkin ümidin başlangıç noktası olarak bir sevinç gösterisidir. Ama bunu çok abartmamak lazım. Oradaki insanların özellikle bu süreçten en çok acı çeken
bölge insanının bir çok sevinç duymasını bence farklı noktalara çekip çok büyütmemek de gerekiyor. Bundan sonraki dönüşlere zemin hazırlamak için en etkin yol olacaktır bu."
"ORADA YAŞANANLARI TASVİP ETMİYORUM"
Canan, bu sürecin 72 milyon insanın hasiyetini dikkate alarak götürülmesini istedi. Özellikle,
batı insanın hassasiyetlerine dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Canan, "Bence Türkiye'deki her bölgedeki insanların özlemi barışı yakalamayı görmektir. Bundan sonra kimse ağlamasın, acılar dinsin. Bu özlem sadece Doğu ve Güney
doğu'da değil, Türkiye'nin her köşesindeki anne ve
baba için geçerlidir. Dağdan gelenlerin davul-zurna, dağ kıyafetleri ile karşılanması yanlış olmuştur. DTP'nin tavrını bu noktada kesinlikle tasvip etmiyorum. Bu bir zafer değil, böyle nitelendirilemez." dedi.
Canan, asıl zaferin ülkeye gerçek bir demokrasinin ve barışın gelmesi olduğunu anlatırken, "Ama eğer bu ülkede barış gerçekleşirse gerçekten bu ülkenin zaferi olur. Eğer demokrasi geliştirilip barış ve birliktelik sağlanacaksa o zaman herkesin zaferi olur. Kaldı ki asıl zafer savaşın bitmesidir. Bunun sona erdirilmesi Türkiye için önemlidir. Bu Türkiye'nin önünü açacaktır." diye konuştu.
"DTP SORUMLU DAVRANMAK ZORUNDA"
Canan, bu süreçte bölgenin en büyük ikinci partisi olan DTP'ye büyük görevler düştüğünü söyledi. "DTP'nin ne sorumsuz davranma ne de ne görevden kaçma lüksü yoktur." diyen Canan, "DTP'ye kesinlikle çok ağır sorumluluklar düşmektedir. Onun için DTP iyi niyetle çalıştığı halde sonradan yanlış anlaşılan davranışları söz konusudur. Burada DTP işin ciddiyeti ile bir tek demokrasi üzerinde bir çalışma yapmalı. Sorumluluğunu yerine getirerek sağduyu içinde çalışmalıdır. DTP'nin sorumluluktan kaçma gibi bir lüksü yoktur." şeklinde konuştu.
"MUHALEFETİN TAVRI KIŞKIRTICI"
Canan, muhalefetin bu süreçte ortaya koyduğu tavrı sert bir dille eleştirdi. Anamuhalefet
CHP ve MHP'nin yıkıcı ve bölücü bir anlayış sergilediğini öne süren Canan, şunları söyledi: "Sorumluluk sadece DTP üzerine atılamaz. Bu herkesin sorumluluğudur. Sayın
Baykal bir seferinde 'onlar' diyerek resmen bölücülük yapıyor, tahrik ediyor. Kaldı ki 25 yıldır süren bir sürecin sona ermesine yönelik yapılan girişimlere
destek çıkanlar için 'bu ülkeyi bölüyorlar' diyor. Ülkenin bölünmesini isteyen yok. O gelenler de dahil, Türkiye'nin bölünmesine yönelik en ufak bir talepleri yok. DTP'nin uzun süredir ülkenin bölünmesine yönelik iması yok.
Kürt sorunun demokratik ortamda çözülmesi talebi var. Çözüm konuşuluyor. Muhalefet tam tersine 'Kürtlerin bölünme isteği var' şeklinde takdim ediyor. Ama muhalefet sürekli bunu aşılamaya çalışıyor. Kamuoyunu tahrik ediyorlar."
Canan, hükümetin demokratik
açılım konusundaki çabalarını takdir ederken, şu eleştiride bulunuyor: "Açılım konusunda yapılması gereken öncelikle yargısal zemin hazırlamaktı. Biz bu süreci mevcut hukuku zorlayarak sonuca gidemeyiz. Yani hükümetin bu konuda daha cesur davranıp ya yeni bir
düzenleme ya da mevcut düzenleme üzerinde bir değişiklikle hukuksal ortamı daha uygun hale getirmesi gerekirdi. Bunu getirseydi, muhalefet bugün hukuk ihlal edilmişti diyemeyecekti. İktidarın bu notada eksik çalışması var. Mesela 221. madde üzerinde bir esneklik yapabilirdi.
Hükümet bunu yapsa, muhalefet bugün ayakta olamayacaktı." (CİHAN)