Doç. Dr. Emre
Uslu yeni çıkan kitabında çok tartışılacak iddialara yer verdi. Uslu,
Süleymaniye'de yaşanan çuval skandalından önce bir Türk albayının
Amerikan askerlerince tutuklandığını yazdı. Skandal dönemin
Genelkurmay Başkanı
Hilmi Özkök'ün devreye girmesiyle sessizce çözüldüğü ortaya çıktı.
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç Dr.
Emre Uslu, Karakutu Yayınları'ndan çıkan ‘Derin Devletin
Tehdit Haritası; Dün
Kürtler Bugün Cemaatler' isimli kitabında gizli kalmış bilgileri gün yüzüne çıkardı. Uslu, 4 Temmuz 2003'te gerçekleşen ‘çuval skandalı'nın arka planına mercek tuttu.
Kuzey Irak'ta görev yapan Türk birliğinin Amerikan askerleri tarafından gözaltına alınması ve başlarına çuval geçirilmesi hadisesini anlatan Emre Uslu, bunun bir
Ergenekon operasyonu olduğunu iddia etti. Uslu, derin devletin Amerikan karşıtlığını artırmak ve
Hilmi Özkök'ü yıpratmak için çalışma yaptığını belirtti.
Özkök katakulliyi sezdi
Uslu, kitabında
çuval olayından kısa süre önce gerçekleşen önemli bir ayrıntıyı aktarıyor. Hilmi Özkök'ün orada bir katakulli çıkartılacağını sezdiği için ‘Ne olursa olsun çatışmayacaksınız' diye kesin emir verdiğini aktaran Uslu, bu emir nedeniyle zaten çatışma çıkmadığını söyledi. Neden karşı çıkılmadığının cevabının da bu emirde gizli olduğunu aktaran Uslu, Özkök'ün bu olayı el altından çözerek kendisini yıpratmaya yönelik hamleyi engellediğini belirtti. Çatışma olması durumunda Türkiye'nin NATO'dan kopmasının gündeme geleceğini aktaran Uslu çarpıcı bilgiyi ‘Çuvalın intikamı için Amerika'nın askerleri kaçırılacaktı' başlığıyla şöyle anlatıyor:
Tuğgeneralin ısrarı
“O dönem
Kerkük'teki Türkmenler'e insani
yardım amacıyla Türkiye'den
Kızılay konvoyları gönderiliyordu. Konvoyda bulunan eşyaların listesinin bir kopyası da BM yetkililerine veriliyordu. Bir süre sonra bu konvoylara hafif makineli
silahlar da yerleştirilerek gönderilmeye başlanmıştı. Bunlar arasında kalaşnikof silahlar da vardı. Bu durumu öğrenen Amerikalılar'ın Türkler'i uyararak silah göndermemelerini istediği belirtiliyordu. İşin bu kısmını konuyu bilen Kürt ve Türk kaynaklara da doğrulattım. Bu talebi Silopi'de bulunan özel kuvvetlere ulaşmıştı. Ancak Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan'ın bu uyarıları dikkate almayıp silah göndermeye devam ettiği iddia ediliyordu. Burada bir Türk haber kaynağı ilginç bir saptamada bulunuyordu. Gönderilen silahlar zaten kalaşnikof türü silahlardı. Bu silahların en alası Kerkük' ten 50 ve ya 100 dolara zaten bulunuyordu.
Albay Silopi'ye çekildi
Sahiden Irak için den çok uygun fiyatlara bulunabilecek silahlar neden Türk konvoyuyla gönderildi? Bu noktada bu kaynak ilginç bir ayrıntı daha veriyordu; ‘Çuval olayından birkaç hafta önce yine bir Kızılay konvoyu gidiyordu. Süleymaniye'de o dönem sorumlu bir albay vardı. Albay Kerkük'e giden yardım konvoyundan iki aracın yönünü Süleymaniye'ye çevirdi. O iki kamyonu Amerikalı askerler aradı ve silah buldu. Bunun üzerine Süleymaniye'deki özel kuvvetlerin başındaki albayı, Amerikalılar tutukladı. Kamuoyuna yansımayan bu olayın büyümesini Hilmi Özkök engelledi. Özkök araya girerek albayı serbest bıraktırdı. Amerikalılar albayı Irak'ta istemediklerini Ankara'ya bildirdi ve Albay Silopi'ye çekildi.
Perinçek abimiz çok çalıştı
Çuval olayının Ergenekon yapılanması ile ilintili olduğunu söyleyen Uslu, bunu Türkiye'nin eksenini Avrasya'ya kaydırmaya çalışması olarak nitelendirdi. Kızılay konvoylarındaki silahlarla ilgili
Özel Kuvvetler'in Kerkük'te yaptığı bir
takım bombalardan bahsedildiğini aktaran Uslu çarpıcı bir ayrıntıya da şu şekilde aktarıyor: "Çuval olayının hemen ardından Süleymaniye'yi ziyaret eden bir Türk gazeteci Süleymaniye'deki Türk özel birimini de ziyaret ettiklerini burada kod adı Aydın olan bir binbaşı ve yanındakilerle görüştüklerini anlattı.
Gazeteci, görüşme sırasında Aydın 'kod adlı'
Binbaşıya; 'Haberiniz var mı bilmiyorum. Sizin gözaltında kaldığınız ve dünya ile irtibatınızın olmadığı o birkaç günlük süre içinde Türk halkı ayağa kalktı. Durumu anlatmak için şu örneği verebilirim. Böylesi bir durum ancak Türk milli takımı Kore'den dünya üçüncüsü olarak döndüğünde olmuştu' dediğini ondan ise ilginç bir
cevap aldığını söylüyor: 'Evet duyduk.
Doğu Perinçek abimiz bunun için çok çalışmış.' Bu iddiayı öne süren gazeteci, 'Perinçek'li yorum için ne alaka diye şaşırdım' değerlendirmesini yapıyor. Ergenekon davasıyla yakından ilgilenen bir
yabancı gözlemciyse Süleymaniye'de askerlerin başına çuval geçirilmesini takip eden günlerde
militan milliyetçi
küçük bir siyasi partinin Adana'ya bir
ekip gönderip
İncirlik üssünde görevli Amerikan askerlerini
kaçırma girişiminde bulunduğunu iddia etmektedir. Hem Amerikan hem Türk istihbarat kaynaklarının doğruladığı bu girişimin türk timinin Amerikalılar tarafından serbest bırakılmasıyla akim kalmıştır. Başarılsaydı sonuçları açısından onarılamayacak hasarlar oluşturacak bu girişimde bulunanların Ergenekon'daki kritik rolleri beraber düşünüldüğünde çuval olayının Ergenekon yapılanmasından bağımsız bir olay olmadığı görülecektir."
Göz göre göre geldi
Uslu kitabında tutuklanan albayın Türkiye'ye çekilince Süleymaniye'deki özel kuvvetlerin başında bir binbaşı kaldı. Binbaşının da bazı sorunları olduğu ve bölgede gelişen olayları görmekte hatalarının olduğu belirtiliyor. Bir
Türk askeri haber kaynağı da 'Çuval olayı göz göre göre geliyorum dedi' değerlendirmesini yapıyordu. Ona göre Özel Kuvvetler Amerikan saldırısını Süleymaniye değil Erbil'e bekliyormuş. Bölgeden bir Kürt haber kaynağı da 'Amerikalılar Barzani'nin bölgesi böylesi bir saldırıya izin vermeyeceğini biliyordu' diyor".
HABER: Nesrullah SONAY