Birinci ''
Ergenekon'' davasının
tutuklu sanıklarından Osman
Yıldırım, çapraz sorgusunda,
Cumhuriyet gazetesine atılan
bombalarla ilgili olarak, ''Gazetenin ortaklarının arasında bir anlaşmazlık vardır, bundan dolayı bu iş
teklif edilmiştir diye düşündüm. İşi para karşılığı, çıkar amaçlı olarak kabul ettim.'' dedi.
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesindeki duruşmada çapraz sorgusuna devam edilen Yıldırım, Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in ''Mehmet Adıkdil'i tanıyor musun? 15
Mart-17
Mayıs 2006 tarihlerinde 84
telefon görüşmeniz var. Açıklar mısınız?'' sorusuna, öyle bir arkadaşı olmadığını ve tam olarak hatırlayamadığını söyledi.
Savcı Pekgüzel'in, ''
Bostancı sahilinde beraber yürürken
Alparslan Arslan'ın 'Şaibeli
sermaye sahiplerinin maddiyatlarını fakir halka dağıtalım. Bülent Eczacıbaşı'nın iki kişiyi öldürttüğünü biliyorum.'' dediği doğru mu? Nasıl bilgi sahibi olduğundan bilginiz var mı?'' sorusuna, Yıldırım, konuşmanın doğru olduğunu ifade ederek, ''Neye dayanarak böyle konuşuyorsun, dediğimde 'Olur, olur' dedi. Sistemle barışık olan kişiler bu dediklerini yapar dediğimde, 'Aynen öyle' dedi. Kimlerle iş birliğinde olduğu somut delillerle ortadadır.'' diye konuştu.
Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel'in, el bombalarının kendisine verildiğini iddia ettiği Ataşehir'deki evi
tarif etmesini istemesi üzerine, Yıldırım, kendisini aldıkları yere 500 metre mesafede bir yer olduğunu ve yeni yapılmış, 2-3 katlı, çevresi yüksek duvarlarla çevrili binalar olduğunu söyledi.
Pekgüzel'in, ''
Muzaffer Tekin'le görüştünüz mü? Ofisine gittiniz mi?'' sorularına da, Tekin'le bazı ortamlarda görüştüğünü ifade ederek, ''
Muzaffer Tekin'in ofisi, Alparslan'ın ofisine yakınsa gitmişimdir'' dedi.
Savcı Pekgüzel'in, ''Ataşehir'deki toplantıda Cumhuriyet gazetesinin niçin bombalanacağı açıklandı mı?'' şeklindeki sorusuna da Yıldırım, ''
Hayır açıklanmadı. Cumhuriyet gazetesinin ortaklarının arasında bir anlaşmazlık vardır, bundan dolayı bu iş teklif edilmiştir diye düşündüm. İşi para karşılığı, çıkar amaçlı olarak kabul ettim.'' yanıtını verdi.
Pekgüzel'in, ''Karikatür krizinden haberiniz var mıydı?'' sorusuna, Yıldırım, haberi olmadığını, ertesi gün gazeteden okuduğunu söyledi.
Yıldırım, savcı Pekgüzel'in, ''Bombaların üçünü birden siz niye almadınız. Birini neden
Alparslan Arslan aldı?
Talimat ne şekilde verildi?
Tarih belirttiler mi?'' soruları üzerine de ''İki tanesini ben aldım. İkisini ben atacağım diye bir şey yok. Birini ben şahsi husumetim olan holdinge atacaktım. Aldığım günün ertesi günü attık'' cevabını verdi.
-BEN ALPARSLAN İLE KÜÇÜK'E GİTMEDİM-
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, ''Yapılan incelemelerde, bombaların içindeki granül TNT'nin boşaltılıp, dumansız barut konulduğu belirtiliyor. Bomba üzerindeki tadilatı siz mi yaptınız?'' sorusuna Yıldırım, öyle bir uzmanlık alanının olmadığını söyledi.
Yıldırım, ''Bombaları atmayı nereden öğrendin. Kimseden eğitim aldın mı?'' şeklindeki soruya da, ''Kimseden eğitim almadım.
Askerlikte görmüştüm. Asker kökenli dostlarımdan görmüştüm.'' karşılığını verdi.
Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine bomba atması için İsmail
Sağır'a kendisini menfaatlendirebileceğini söylediğini, Alparslan Arslan'ın bir teklifi olup olmadığını bilmediğini ifade etti.
Pekgüzel'in ''
Veli Küçük ile ne zaman, nerede tanıştınız? 'El bombaları atıldıktan sonra Alparslan Arslan'ı
Veli Küçük'e bıraktım' dediniz. Açıklar mısınız?'' sorusuna da Yıldırım, ''Kendisi 'Veli paşaya gidelim, beni burada bırak' diyordu. Ben de Üsküdar'daki MHP binasının bulunduğu caddeye, Üsküdar'daki çay bahçesine bırakıyordum. Ben Alparslan ile gitmedim'' dedi.
Bir soru üzerine de Yıldırım, dini inançlarından dolayı Alparslan Arslan'ın refleks göstererek
eylemi gerçekleştirdiğini hiç duymadığını ifade ederek, ''İnançlı olsaydı, Merve
Kavakçı Meclisten atıldığı zaman gösterirdi. Kemal Alemdaroğlu'nun faaliyetleri ortadadır.
İlhan Selçuk, Turhan Selçuk var. Reflekslerini onlara gösterirdi'' şeklinde konuştu.
Sanık Yıldırım, Arslan'a kalaşnikof
marka bir
silah da vermediğini belirterek, Arslan'ın İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu'na bomba atılması karşılığı para vaadinden haberi olmadığını kaydetti.
Cumhuriyet savcısı Nihat Taşkın da ''Ergenekon'' davasında
tanık olarak ifade vermesi için belli bir şekilde yönlendirildiği iddialarının bulunduğunu anımsatarak, ifade öncesinde polis memurlarıyla görüşme yapıp yapmadığını sordu.
Yıldırım da polis memurlarıyla görüşmediğini, kimsenin de kendisine gelerek, savcıların görüşeceğini söylemediğini dile getirerek, ''Bir tanesi gelip beni yönlendirmek için teklif etse kendisine tokat atarım. Kimse beni yönlendiremez.'' dedi.
Savcı Taşkın'ın, ''Size
kanun dışı vaatte bulunuldu mu?'' sorusuna Yıldırım, ''Böyle bir durum olmadığı halde bunu söyleyenler var'' karşılığını verdi.
Danıştay iddianamesinin içeriğinin televizyonlarda yayımlanması üzerine Alparslan Arslan'ın kendisini, arkadaşlarını ve zavallı bir
yaşlı olan
Salih Kurter'in adını verdiğini gördüğünü ve dilekçe vererek açıklamalarda bulunmak istediğini, ancak savcının kendisinin dediklerinin bir kıymeti olmadığını söylediğini ileri sürdü.
Taşkın'ın, ''Müebbet aldığınız dosyayı ne kadar incelediniz?'' sorusu üzerine de istemesine rağmen Danıştay dosyasının fotokopisinin kendisine verilmediğini söyledi.
Osman Yıldırım, Ataşehir'deki evde bombaların diğer kişiler tarafından görülüp görülmediğini bilmediğini, sehpanın üzerinde olan bombaları alıp çıktığını ifade etti.
Taşkın'ın ''Böyle bir eylem öncesi yapılan toplantıyı oldukça az kişi bilmesi gerekir. Muzaffer Tekin ile ilişkiniz nedir? Size güvenmesinin nedeni nedir?'' sorusu üzerine de Yıldırım, ''Bunu
Semih Tufan Gülaltay'a sormak lazım. Semih Tufan vasıtasıyla güven duyduğunu söylüyorum'' dedi.
Yıldırım, daha önceden Muzaffer Tekin ile bir eylem içerisinde yer almadığını da belirtti.
Muzaffer Tekin'in 500 bin dolar para vaadindne bulunduğunu söylediğini hatırlatan Yıldırım, Tekin'in bu parayı nereden temin edeceğini bilmediğini dile getirdi.
Yıldırım'ın migreni olduğunu belirtmesi üzerine, çapraz sorgusuna kısa süreliğine ara verildi.
AA