Seni arakçı Cumhuriyet seniii...
Siyah beyaz bir fon.Güzelce bir
genç kız duruyor fonun önünde.
Sonra fon kararmaya başlıyor.
Gergin ve korkutucu bir
müzik başlıyor, ‘Voıııınnnnn... Voııııınnnnn’ diye.
Ekranda, o
siyah beyaz fonda gördüğümüz güzel kızımızın başında kara bir
örtü beliriyor.
Bir anda o zavallı güzel kız, kara çarşaflı bir ‘öcü’ ye dönüşüyor.
Sonra konuşmaya başlıyor.
Kızın ağzından
kart bir erkek sesi çıkıyor.
‘Ne istediğime tabii ki ben karar veriyorum’
Sonra o karanlık, o korkutucu sahnenin üzerine bir dış ses düşüyor.
‘Cumhuriyet kadını yok ediliyor...
Artık Cumhuriyetinize sahip çıkın!’
Cumhuriyet
gazetesi’nin son televizyon reklamı bu.
‘Dünya
Kadınlar Günü’ münasebetiyle ekranlarımızda ‘dönmeye’ başladı.
* * *
Allah için...
Nereden bakarsanız güzel ve parlak bir fikir.
Kadının ağzından erkeğin konuşması çok etkili.
Gelgelelim ben bu reklamı seyredeli on seneden fazla oluyor.
‘Olur mu canım, yeni çekilen bir
reklam filmini on sene önce nasıl seyrettin?’ diye sorarsanız hemen söyleyeyim;
Bu reklam ‘arak’ da ondan.
Yani çalıntı.
Yani
hırsızlık.
Yani ‘cebellezi edilmiş’ bir fikir.
On küsur yıl önce çekilmiş,
yabancı bir reklam filmi bu.
Amerika’da seçmenleri oy kullanmaya
teşvik eden bir sosyal film.
Yani başkasının fikri.
O filmde de bir kadın’ın ağzından bir erkek konuşuyordu.
‘Ne istediğime tabii ki ben karar veriyorum!’
Dış ses, ‘Başkaları sizin ağzınızdan konuşmasın oyunuzu kullanın!’ idi.
‘Cumhuriyet’çiler bu filmi ayen almışlar, bi kara çarşaf eklemişler, başkasının filmini millete satıyorlar.
* * *
İnternet sitelerinde ‘Cumhuriyet gazetesi’nin son reklam filmi çok konuşulacak’ deniyor.
Doğru...
Çok konuşulacak...
Hırsızlık olmasıyla çok konuşulacak...
Araklama olmasıyla çok konuşulacak...
‘Cebellezi’ olmasıyla çok konuşulacak...
Cumhuriyet erkeği yok ediliyor
Bakın, yukarıda lafını ettiğim ‘arak’ filmin sloganı şuydu;
‘Cumhuriyet kadını yok ediliyor’
Cumhuriyet gazetesi tavır koyuyor.
‘Cumhuriyet kadınını yok ettirmeyiz ülennn!’ diyor.
Halbukisi, aynı gazete bizzat kendi eliyle ‘Cumhuriyet erkeği’ni yok edebiliyor.
‘Hoppalaa, nasıl olur bu?’
Efendim, izah edeyim, şöyle olur;
Mesela, otuz yıllık çizeriniz Tan Oral bir gazeteye
röportaj verir.
Bu gazete de, sizin hiç mi hiç hazzetmediğiniz ‘Yeni
Şafak’ gazetesidir.
Bir de üstüne üstlük, ‘
türban’ konusunda falan hoşunuza gitmeyecek lakırdılar söyler usta çizer.
Özgürlük’ten söz eder.
Rektörlerin tavrını yanlış bulur.
Deniz
Baykal’ı eleştirir.
Tahammül edilebilir şeyler midir bunlar?
Edilemezdir!
Siz de kelli felli bir ‘Cumhuriyet’çi olarak ne yaparsınız?
Tan Oral’ı ‘Afferim evladım’ diye, bağrınıza basacak değilsiniz ya.
Otuz yıllık çizerinizin, yani bir ‘Cumhuriyet erkeği’nin kellesini uçurursunuz.
Yok e
dersiniz.
‘İsterse yüz yıllık çizerimiz olsun kardeşim, değil mi ki bizim fikirlerimizin aksine düşünüyor, bunu da orada burada dillendiriyor.
Babamızın oğlu olsa acımayız. Vururuz baltayı.
Tarihten hiç mi ders almıyor bu Tan Oral?
Biz kii, bizim gibi düşünmediği için, çizerimiz Necdet Şen’i de yok etmiştik.
Üstelik o da bir ‘Cumhuriyet erkeği’ idi.
Ona da zerre kadar acımadık.
Tan Oral kendi kaşındı.
Biz de
infaz ettik.’
* * *
‘Cumhuriyet kadını’nı yok ettirmeyiz, amma ‘Cumhuriyet erkeği’ni yok ederiz.’
Bu ne be, ‘
Kurtlar Vadisi’nin ‘Baron’ları mı bu abiler?
Pekii;
Ya ‘Cumhuriyet kadını’ da Tan Oral gibi düşünürse?
O zaman ne olacak?
Onu da mı yok edeceksiniz?
Nasıl bir kafa agacım bu, ben çözemedim?
Çözen varsa buyursun.
Tırsılır vallaha!
HASAN KAÇAN/STAR