Cumhuriyet gazetesinin,
Alman Nazi
İstihbarat Servisi tarafından
finanse edilen, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin merkezi olarak bilinen binada yayın hayatına başladığı, kuruluş amacının kamuoyu oluşturmak olduğu belirtiliyor.
Ergenekon soruşturmasının 3. iddianamesinde, Doğu Perinçek'in ifadesine yer verilerek, 1998 yılında
İlhan Selçuk,
Gürbüz Çapan,
Ferit İlsever ile birlikte
İstanbul'da Armada Oteli'nde yaptıkları toplantıda ortak bir televizyon yapmayı görüştüklerini, örgütün kendi medya kuruluşlarını oluşturma çalışmalarında alınan kararları uygulamaya koyduğu belirtiliyor.
"
Ulusal Medya 2001 İstanbul/
Aralık 2000 Sunuş" kodlu örgütsel içerikli dokümanın içeriğinde ise
Cumhuriyet Gazetesi ve
İlhan Selçuk ile ilgili dikkat çeken bilgiler bulunduğu ifade ediliyor.
Cumhuriyet gazetesinin Alman Nazi istihbaratı tarafından finanse edilen binada yayın hayatına başladığı kaydedilen dokümanda; Yunus Nadi, Nazi Almanya'sının
genç Kemalist
Türkiye Cumhuriyeti'ndeki en güvenilir adamlarından olduğu vurgulanıyor.
İddianamede, doküman şöyle özetleniyor: "Cumhuriyet gazetesi, Yunus Nadi tarafından 1945 yılında, İstanbul/Cağaloğlu'nda, bugün de merkez
yönetim binası olarak kullanılan yapıda yayın hayatına atıldı. Alman Nazi İstihbarat Servisi tarafından finanse edilen, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin merkezi olarak bilinen muhteşem ahşap konakta yayın hayatına atılan Cumhuriyet gazetesinin kuruluş amacı; kamuoyu oluşturmaktı.
Kuruluşundan günümüze değin de kamuoyu yaratabilme amacına yönelik faaliyet prensibinde ısrarcılığını sürdürmüştür. Oysa ki bir gazetenin amacı, kamuoyu oluşturmak değil; kamuoyunda gelişen olayları objektif olarak yansıtmaktır. Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi, Nazi Almanya'sının genç Kemalist Türkiye Cumhuriyeti'ndeki en güvenilir adamları listesinin ilk sırasında yer alan portreydi. 2. Dünya Savaşı'nın en hararetli günlerinde Cumhuriyet gazetesinin uyguladığı ulusal çıkarlara aykırı, Nazi Almanya'sı yanlısı yayın politikasından usanca kapılan İsmet
İnönü, Yunus Nadi'yi sert bir dille uyarmış ve gazetenin finans kaynağının Alman İstihbarat Servisi olduğunu bildiğini söyleyerek, açıkça aklını başına toplamasını istemiştir…Türk basınının ilk adımlarını attığı dönemde, devlet kasasından desteklenerek ayakta durabilen dönemin gazeteleri, devlet ve hükümet politikalarının belirlediği sınırlar çerçevesinde yayın yapmak zorunda kalıyorlardı. Dönemin gazeteleri arasında devlet desteğinin dışında mali desteğe sahip tek gazete Cumhuriyet Gazetesi'dir ve Alman istihbarat servisi tarafından finanse edildiğinden, Alman çıkarlarına uygun yayın politikası izlemesiyle dikkat çekmiştir."
CİHAN