“Molotofları bana polis verdi” diyen Şinal'ın
Ergenekon sanıkları tarafından
baskı altına alınıp yönlendirildiği öne sürüldü. Ergenekon davasının
tutuklu sanıklarından Bedirhan Şinal'ın geçen haftaki duruşmada yaptığı savunması kafaları karıştırdı. Ergenekon
terör örgütünün talimatları doğrultusunda
Cumhuriyet Gazetesi'ne
molotof attığı için yargılanan Şinal, daha önce dört farklı yerde verdiği ifadesinin aksine son duruşmada
eylemde kullanılan molotofu
İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde ifadesini alan polislerin verdiğini iddia etti. 3,5 yıl boyunca Ergenekon üyelerinin talimatı doğrultusunda molotof kokteyli attığını
itiraf eden Şinal'ın birdenbire ifadesini değiştirerek suçu polisin üzerine atmasındaki nedenlerin detaylarına ulaşıldı. Şinal'ın ifadesini değiştirmesi için
Ergenekon sanıkları tarafından baskı altına alındığı ve yönlendirildiği öne sürüldü. Şinal'ın yakalandığı günden bugüne kadar yargılama sürecinde yaşananlar da bu iddiayı doğruluyor.
4 FARKLI YERDE AYNI İFADE
28
Mart 2008'de Murat Aplak, Fatih Derdiyok,
Umut Erdoğan ve
Oğuzhan Arslan ile birlikte
Cumhuriyet Gazetesi'ne molotof kokteyli atan Şinal, olaydan kısa bir süre sonra yakalandı. Sırasıyla 1
Nisan 2008'de İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde, 30 Nisan 2008'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda, 19
Aralık 2008'de
Edirne Cezaevi'ndeki ek ifadesinde ve son olarak 9
Kasım 2010'da İstanbul 12.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde verdiği ifadelerinde Cumhuriyet'e molotoflu saldırının Ergenekon sanıklarının yönlendirmesiyle gerçekleştirdiğini anlattı. Şinal'ın dört farklı yerde dört farklı tarihte yaptığı bu itirafları
avukatlarının nezaretinde kayıtlara girdi.Hukuki olarak tam anlamıyla bir kabullenme olan bu itirafları 3,5 yıl sonra aniden değiştiren Şinal'ın Ergenekon soruşturmasını yürüten polisleri
hedef almasınınmaksatlı olduğuna dikkat çekildi.
Hukukçular Şinal'ın son ifadesinin daha önce avukat nezaretinde alınan ifadelerini geçersiz kılmadığını vurguladı. Yargılama esnasında, olayla ilgili ifadesi alınan diğer kişiler de Şinal'ı işaret etti.
HEDEF DANIŞTAY DOSYASI MI
Ayrıca
Danıştay saldırısı ile Şinal ve arkadaşlarının molotoflu saldırısının karıştırıldığına dikkat çekildi. Yani bir anda
Danıştay saldırısıyla ilgili
savcılık iddiasının altı boş havası verilmek istendiğine vurgu yapıldı. Şinal ve 9 arkadaşı, Danıştay cinayetinin de içinde yer aldığı 1. Ergenekon davasında yargılandıkları için kamuoyunda, Şinal'ın eylemiyle Danıştay katili
Alparslan Arslan ve arkadaşlarının Cumhuriyet'e el
bombalı eylemlerin aynı olduğu yönünde yanlış bir kanaatin oluştuğuna işaret edildi. Oysa iki eylem birbirinden farklı. Cumhuriyet'e yapılan saldırılar 2 farklı yapı tarafından gerçekleştirildi. Arslan ve arkadaşları eylemlerini 2006'de gerçekleştirirken Şinal ise Cumhuriyet'e 2008'de molotof attı.
iFADESiNi GERi ÇEKSiN PARAYI VERECEĞiZ
Şinal'ın cezaevinde diğer Ergenekon sanıklarının avukatlar üzerinden kendisini tehdit ettiği ya da
vaatlerde bulunduğu ifadelerine de yansımıştı. Tutuklu sanık Şinal, 19 Aralık 2008'de ifadesinde şunları söylemişti: “Eylem talimatını cezaevinde beraber kaldığım kişilerden aldım. Sedat Peker'e zarar verdiği gerekçesiyle
İlhan Selçuk'un öldürülmesi talimatını Boğaç Kaan, Murathan
Bayram Demir'e verdi; Demir de Bora Ballı'dan istedi. Ballı da cezaevinde olmasından dolayı eylemi bana yaptırdı. Ayrıca,
Semih Tufan Gülaltay'ın avukatı ‘Biz her şeyi biliyoruz, vaat edilen 50 bin dolar para verilmeyince, Bedirhan, Cerrahpaşa'daki
bombalama olayı ile ilgili ifade vermiş, bu ifadesini geri çeksin, parayı vereceğiz' dediklerini avukatım
Ertuğrul Yılmaz bana iletti. Hatta, Hüseyin Görüm'ün talimatıyla ‘bu işin dışarısı da var, zarar görürsün' diye tehdit edildim.”
Cezaevinde planlamışlar
Şinal, avukatının da yanında bulunduğu
1 Nisan 2008'de TEM'de alınan ifadesinde eylem planını anlattı. Olaydan 7-8 ay önce
Eyüp Ülkü Ocakları'ndan tanıdığı Bora Ballı ve adamlarının 4 kişiyi yaraladığını ve bu olayı kendisinin üstlenmesini istediği için yakalandığını söyledi.
Bayrampaşa Cezaevi'nde Ballı ile beraber kaldığını anlatan Şinal, Bayram Demir isimli tutuklunun Ballı'ya Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk'un vurulması olayından bahsettiğini ve Ballı'nın bu işi kabul ettiğini anlatan Şinal, Demir'in 20 bin TL'nin anneannesine göndereceğini, cezaevine girdikten sonra kendisine avukat tutulacağını ve para gönderilmeye devam edileceğini söylediğini aktardı.
Bunun üzerine, cezaevinde yaptıkları planlara göre önce Selçuk'u önce silahla ancak bunun basit kaçacağını düşündüğü için bomba atmaya karar verdiğini belirtti. Şinal, bir gün önce gazetenin önünde
keşif yaptığını vemolotofu arkadaşlarıyla hazırladıklarını söyledi. Ticari
taksi ile Cumhuriyet'in önüne geldiklerini vemolotofu gazeteye fırlattığını itiraf eden Şinal, ardından kaçtıklarını belirtti. Kamera görüntüleri ve teşhis tutanaklarını da doğrulayan Şinal, 30 Nisan 2008'de İstanbul Başsavcılığı'nda aynı ifadesini tekrarlayarak “Cumhuriyet Gazetesi'ne düzenlenen saldırıya ilişkin Emniyet'te vermiş olduğum ifade doğrudur” dedi.