Cumhurbaşkanı Gül'den en sert tepki

Demokratik açılım süreciyle terörü bitirmeye çalışan Türkiye, Tokat'tan gelen 7 erin şehit edildiği haberiyle yıkıldı.

Cumhurbaşkanı Gül'den en sert tepki

Reşadiye ilçesinin Sazak köyü yakınlarında önceki gün jandarma ekiplerine teröristlerin ateş açması sonucu çıkan çatışmada 7 asker şehit düşerken, 3 asker yaralandı. Son iki haftada meydana gelen eylemleri değerlendiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yaşananların 'provokasyon' olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı, sorunun demokratik yollardan çözümünün gündeme geldiği zamanlarda bu tür provokasyonların olduğuna dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tokat'ta 7 güvenlik görevlisinin şehit edilmesi de dahil, sokak gösterileri ve son dönemde yaşanan benzer olayların 'provokasyon' olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı, 'sorunun demokratik yollardan çözümünün gündeme geldiği zamanlarda bu tür provokasyonların yaşandığını' anlattı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Çankaya Köşkü'nde SHP Genel Başkanı Hüseyin Ergün ve beraberindeki heyeti kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşmede SHP lideri Ergün, demokratik açılım çalışmalarına destek verdiklerini açıkladı. Edinilen bilgilere göre Ergün, başörtüsü yasağının kaldırılmasını, 1982 Anayasası'nın tümüyle değiştirilmesini, Alevi açılımının hayata geçirilmesini ve Kürt açılımının da yaşanan bütün provokasyonlara rağmen devam ettirilmesini istedi. Cumhurbaşkanı, kendisinin de benzer düşüncelerde olduğunu ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, "Ne zaman sorunun demokratik yollardan çözümü gündeme gelse bu tür provokasyonlar oluyor." ifadesini kullandığı aktarıldı. Bütün Türkiye'yi üzen hain pusu, şehit yakınlarının yüreğine ateş düşürdü. Şehit jandarma er Cengiz Sarıbaş'ın amcası Salim Sarıbaş, terörün kökünün kazınması için demokratik açılıma destek verilmesini istedi. "25 senedir bu savaş nasıl bitmez? Terör, silahla halledilemez." diyen Sarıbaş, herkesi elini taşın altına koyup terörü bitirmeye çağırdı. Adıyamanlı er Onur Bozdemir, Hataylı Fatih Yonca, Muşlu Ferit Demir, Ordulu Kemal Bide'nin evinde de benzer acılar yaşandı. Hükümete seslenen acılı aileler kanın durdurulmasını isterken, toplumun tüm kesimleri karanlık olayın aydınlatılarak, sorumlularının ortaya çıkarılması çağrısında bulundu. Önceki gün gerçekleşen saldırıyı henüz hiçbir örgüt sahiplenmedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gibi Başbakan Tayyip Erdoğan da kanlı eylemin yeri ve zamanlamasına dikkat çekti. Başbakan'ın millete karşı bir provokasyonun olduğunu söylemesi, akla geçmiş yıllardaki benzer saldırıları getirdi. Özellikle son iki yılda Güneydoğu merkezli yaşanan gelişmelerde dikkat çekici benzerlikler bulunuyor. ÖNCE GERİLİM, SONRA KANLI EYLEM * Güneydoğu günlerce gösterilerle karıştı. Eylülde Beşağaç katliamı yapıldı. 12 köylü hunharca öldürüldü. Ekim ayında Şırnak baskını yaşandı. 21 Ekim'de ise Dağlıca baskını gerçekleşti ve 12 asker şehit edildi. * Ergenekon soruşturması çerçevesinde ele geçirilen belgelerde ise Dağlıca baskınının Türk-Kürt çatışması çıkarmak için tertiplendiği ortaya çıktı. * Ülkenin doğu ve güneydoğusu gösterilerle karıştı. Olaylar günlerce sürdü ve ülke gerildi. Çok geçmeden kanlı bir saldırı haberi geldi. 4 Kasım günü yaşanan Aktütün baskınında 15 asker şehit edildi, 23 asker yaralandı. * Aktütün baskınından sonra çıkan belgelerde de tıpkı Dağlıca'daki gibi saldırının göz göre göre geldiği belirlendi. Tüm istihbarat ihbarlarına rağmen olayın gerçekleştiği bölgede tedbir alınmadığı anlaşıldı. * Gösteriler günlerdir sürüyor. Ülkenin gerildiği bir dönemde önceki gün kutuplaşmayı artıracak bir saldırı daha yaşandı. Hiçbir örgütün üstlenmediği Reşadiye'deki hain pusuda 7 asker şehit oldu. Terörün bitmesi için herkes elini taşın altına koysun Demokratik açılım süreciyle terörü bitirmeye çalışan Türkiye, Tokat'ta şehit düşen 7 erin haberiyle yıkıldı. Reşadiye ilçesinin Sazak köyü yakınlarında önceki gün devriye görevi yapan jandarma ekiplerine teröristlerin ateş açması sonucu çıkan çatışmada 7 asker şehit düşerken, 3 asker yaralandı. Tüm Türk halkını üzen hain pusu, şehit yakınlarının yüreğini kor gibi yaktı. Şehit jandarma er Cengiz Sarıbaş'ın amcası Salim Sarıbaş, terörün kökünün kazınması için demokratik açılıma destek verilmesini istedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslenen Sarıbaş, "Terör silahla halledilemez. Bahçeli ve Deniz Baykal'a çok önemli görevler düşüyor. Herkesin elini taşın altına koyup elbirliğiyle bu terörü bitirmemiz lazım." dedi. '25 yıldır bu savaş nasıl bitmez?' diye soran acılı amca, şunları söyledi: "Demek ki silahla çözülmüyor. Baykal ve Bahçeli, bu işle ilgili geride duruyorlar. Tarih bunları yazacak sonra, pişman olacaklar sonunda. Daha nice Cengiz'ler böyle gider. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Başsağlığı dilemekle olmuyor, yarın unutuluyor, unutulmasın." Muşlu şehit Yakup Mutlu'nun babası Kazım Mutlu da başka çocukların ölmemesi için demokratik açılım sürecinin başarıya ulaşması gerektiğini söyledi. Acılı baba, açılıma karşı çıktıkları için Baykal ve Bahçeli'ye tepki gösterdi: "Onların tuzu kuru. Nasıl olsa çocukları askere gitmiyor." Şehit Mutlu'nun cenazesi Muş'un Bulanık ilçesine bağlı Örenkent köyünde kar yağışının altında toprağa verildi. Cenaze köye yaklaşırken kalabalığa Kürtçe seslenen baba Mutlu, devlet aleyhine slogan atılmamasını istedi. Şehidin nişanlısı ise fenalık geçirdi. Geçen yıl nişanlanan şehit erin, birkaç gün önce ağabeyini arayarak düğün için hazırlık yapılmasını istediği öğrenildi. Şehit Ferit Demir'in ağabeyi Mahfuz Demir ise hükümete seslenerek, kanın durdurulması için bir an önce demokratik açılımın sonuçlandırılmasını istedi. Şehit, bugün memleketi Muş'un Malazgirt ilçesine bağlı Erence köyünde defnedilecek. 'Olay yerinden kiremit renkli bir otomobil uzaklaştı' Yaralı askerleri hastaneye kaldıran otobüs şoförü, dehşet anını Zaman'a anlattı. Olay yerine gittiğinde askeri araçtan duman çıktığını belirten sürücü Aziz Ayna, yerde yaralı yatan bir askerin, "Abi çok kan kaybediyorum. Çabuk 155'i arar mısın?" dediğini söyledi. Ayna, saldırı bölgesine yaklaştıkları sırada kiremit renkli Renault marka bir otomobilin olay yerinden uzaklaştığını belirtti. Reşadiye'ye 7 askerle erzak almaya giden askeri aracın dönüşte bayram izninden dönen 3 askeri aldığı öğrenildi. Saldırının yapıldığı yere ilk ulaşan, İstanbul'dan Reşadiye'ye cenaze götüren vatandaşlar oldu. Defin işlerinin ardından İstanbul'a dönmek için yola çıkan 30 kişi, Sazak köyü yakınlarında pusuya düşürülen askeri araca rastladı. Otobüs şoförü Ayna, pusuya düşürülen askeri aracın çevresinde kandan göller oluştuğunu anlattı. Çatışmanın hemen ardından olay yerine denk geldiklerini dile getiren Ayna, şunları aktardı: "Arabanın 4 tekeri de mermilerle patlatılmıştı. Araç çapraz ateşe tutulmuştu. Müthiş bir sis vardı; göz gözü görmüyordu. Yerde yaralı yatan asker, '155'i arar mısın? Çok kan kaybediyorum.' dedi. Yaralı askerleri Devlet Hastanesi'ne götürdüm. Diğer askerleri ise olay yerine gelen ambulanslar ve askeri araçlar hastaneye götürdü." Ordulu şehit Kemal Bide gözyaşlarıyla uğurlandı Jandarma er Kemal Bide'nin cenazesi, memleketi Ordu'nun Akkuş ilçesi Çayıralan beldesinde gözyaşları arasında toprağa verildi. Merkez Cami önünde düzenlenen törende anne Dilber Bide'nin ayağındaki naylon ayakkabılar dikkat çekerken, şehidin kız kardeşleri Özlem (15) ve Özgür'ün (7) üzerlerindeki elbiselerin soğuk havaya rağmen incecik olduğu görüldü. Ailenin zor şartlarda geçindiği, ekonomik nedenlerden dolayı çocuklarını okutamadığı öğrenildi. Kızlarıyla birlikte tabuta sarılarak ağlayan acılı anne, "Bunu yapanların anası babası yok mu? Ciğerlerim yanıyor. Bir tek dün aramadı." diyerek feryat etti. Jandarma er Onur Boztemir'in cenazesi de dün memleketi Adıyaman'ın Tut ilçesi Yaylımlı köyünde defnedildi. Devlet Bakanı Mehmet Aydın, cenaze törenine katılarak, şehidin ailesine destek olmaya çalıştı. 'Terörist kovalamakla bu iş bitmez' Uzman Çavuş Harun Arslanbay'ın Adana'nın Yumurtalık ilçesine bağlı Sugözü köyündeki baba evinde yas var. Gazetecilere konuşan baba Hamdi Arslanbay, "Devlet de bizim düşündüğümüz gibi düşünüyor. Kanı durdurmak için iyilikle yaklaşıyor. Mersin'de 40-50 kişi yaktı, yıktı. Ver bunları polise, jandarmaya. Ancak bu şekilde düzelebilir. Dağda teröristi kovalamakla bu iş bitmez. Bu acı bitmez." dedi. Oğlunun İmralı adasında dört yıl görev yaptığını ve hiçbir sıkıntısının olmadığını ifade eden Arslanbay, şehidin en son geçtiğimiz Ramazan ayında ziyaretlerine geldiğini söyledi. Uzman çavuşun cenazesi, bugün Yumurtalık ilçesinde düzenlenecek törenin ardından Sugözü köyünde toprağa verilecek. KİM NE DEDİ? Ertuğrul Günay (Kültür ve Turizm Bakanı): Tuzaklar, bizi yolumuzdan çevirmez Bu hem demokrasiye karşı hem de bizim iç barışımıza karşı yönelmiş bir suikasttır. Türkiye'nin her alanda ilerlemesini engellemeye çalışan insanların zaman zaman böyle hain tuzaklarıyla karşı karşıya geliyoruz ama Türkiye bunlarla baş edecek. Teröristlerin yaptığı tuzaklar, birtakım sapkınlıklar bizi yolumuzdan çevirmez. Türkiye, iç barışını kurmuş, demokrasisini sağlamlaştırmış bir ülke olarak yoluna devam edecek. Bu hain tuzaklara başvuranlar, amaçlarından vazgeçse de vazgeçmese de Türkiye, barışını ve demokrasisini kurma yolundaki gayretlerini sürdürecektir. Emine Ayna (Demokratik Toplum Partisi) Eşbaşkanı: Umarım Ergenekon devrede değildir Tam DTP'nin kapatılması davasının görülmesine 1 gün kala Tokat'ta gelişen 7 askerin ölümü, ailesi tarafından bayram öncesinde "Yemek yiyor, oturuyor" dediği Serap'ın ölümünün tam bu dönemde olması, bunu çok ciddi söylüyorum; umarım yeni bir Ergenekon devreye girmemiştir. DTP'nin kapatma davasına 1 gün kala. Ama kapatılsa da kapatılmasa da siyasi bir karardır. Dava öncesindeki provokatif yaklaşımlar, DTP'nin kapatılmasına zemin hazırlıyor. Diyarbakır'daki sokak olayları, provokatif hareketler... Bu tür yaklaşımlara Türkiye'deki halklar duyarlı. Açılım konusunda projesini ortaya koyan tek parti biziz. Demokratik özerklik, savaşın bitmesi, ölümlerin durması, 'tek başınıza yapamazsınız' diyoruz. Taraflar vardır, diyoruz. Bu anlamda olumsuz duygularımız ağır basıyor. Kararı verilmiştir. Uzatmanın bir anlamı yoktur. Hüseyin Ergün (SHP Genel Başkanı): Provokasyonlar Ergenekon'a cevap Son zamanlarda yaşanan Türkiye'nin çeşitli illerindeki provokasyonlar, açık bir şekilde demokratik açılım çalışmalarına karşı bir cevap niteliği taşıyor. Hatta bu saldırılar Ergenekon davasına bir cevap, bir mesaj içeriyor. Bunlar kendiliğinden ortaya çıkan şeyler olmayıp Türkiye'de derin devletin yeniden inisiyatif aldığını gösteriyor. Bu provokasyonlar Türkiye'nin demokratik açılım ve atılımlarının önünü tıkamak için Türkiye'deki kanun dışı yuvalanmaların açığa çıkmasını önlemek için girişilen çatışma ortamı yaratma çabasıdır. Hükümet, bu provokasyonlarla mücadele ederken kamuoyunun önüne çıkıp işin niteliğini ortaya koymalı ve açılımları mutlaka devam ettirmelidir. Hükümet, demokratik açılım çalışmalarında ve derin devlet yapılanmalarını ortaya çıkarma çalışmalarında samimiyse bunlara yönelik çalışmalarını ve çabalarını artırmalıdır. Öztürk Türkdoğan (İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı): Kritik zamanda yapıldı, kınıyorum Türkiye'de genellikle önemli kararların arefesinde şiddet olayları meydana gelmiştir. Zamanlamaya ve olayın oluş yerine baktığımızda farklı düşünmeye neden olabiliyor, bir provokasyon olarak da değerlendirilebilir. Böylesi kritik bir zamanda yapılan bu saldırıyı kınıyorum. İnsan yaşamına yönelik saldırılar kabul edilemez. Kürt sorununun çözüm sürecine girebilmesi için ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller acilen kaldırılmalıdır. Siyasi parti kapatılması ile Türkiye siyasi rüşdünü ispatlayamaz. TBMM'nin bu konuda inisiyatif alması, bu husustaki yargı vesayetini sona erdirmesi gerekmektedir. Mustafa Kumlu (Türk-İş Genel Başkanı): Teröristler, kardeşliği bozamayacak Terör örgütü ve destekçileri, toplumsal istikrarı bozmak, Türkiye'nin kaynaklarını heba etmek ve ülkeyi kardeş kavgasına sürüklemek istiyor. Bu olay da göstermektedir ki terör, Türkiye'nin düşmanıdır. Teröre destek verenler ile terörün uluslararası politik destekçileri, terör örgütüne karşı gösterdikleri duyarlılıkla aslında Türkiye'ye karşı bir politik tavır almıştır. Ama şu bilinmelidir ki, terörist saldırılar, bu ülkenin vatandaşları arasında var olan ve tarihten süzülerek gelen kardeşlik duygularını bozmaya asla muktedir olamayacak. Tuğrul Kudatgobilik (TİSK Yönetim Kurulu Başkanı): Asla hedeflerine ulaşamayacaklar Devletin uygulamaya koyduğu 'demokratik açılım'ı engellemeye yönelik terörist saldırılar asla hedefine ulaşamayacak. Saldırılar, Türkiye'nin birlik ve beraberliğini bozamaz. Saldırının sorumlularının yakalanması ve cezalandırılması, mücadelenin daha da yoğunlaştırılarak, bölücü terör örgütünün sonunun getirilmesi zorunludur. Terör beklenmeyen bölgede kurulan hain pusuyu üstlenen olmadı Yedi askerin şehit olduğu Tokat Reşadiye'de yapılan saldırı, son 10 yıldır 'terör saldırısı' yaşanmayan bir bölgede gerçekleştirildi. Güvenlik uzmanlarının 'ölü bölge' diye tabir ettiği Reşadiye, asayiş vakaları dışında olay yaşanmayan, terör saldırısı beklenmeyecek bir bölge. İlçe ve çevresindeki Jandarma'ya bağlı birlik ve karakolları bu anlamda sadece asayiş görevi yapıyor. Saldırıya uğrayan askeri araçta, izin dönüşü karakollara dağıtımı yapılan erler bulunuyordu. İlçede daha önce terörle mücadele kapsamında komando birliğinin görev yaptığı biliniyor. Ancak yerel kaynaklar, kimsenin üstlenmediği kaynağı belirlenemeyen hain pusuyu 'asimetrik' saldırı olarak tanımlıyor. Saldırının yapıldığı bölge ile karakol, D-100 Karayolu üzerinde. Bölgede daha önce terörle mücadele yapan komando bölüğü de iki yıldır görev yapmıyor. Olay aynı zamanda milliyetçi hassasiyetleri yüksek, devleti ve milletiyle barışık bir bölgenin huzursuzluğuna yöneltilmiş bir provokasyon olarak değerlendiriliyor. ZAMAN
<< Önceki Haber Cumhurbaşkanı Gül'den en sert tepki Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER