Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin soruları cevapladı. Gül'ün açıklamalarından başlıklar şöyle;
- Türkiye açık bir toplum, demokratik haklar hukukun teminat altındadır ve buna saygı duyulduğunu herkesin bilmesi gerekir. Bu bağlamda barışçı bir şekilde, şiddete kaçmayan, şiddetin içinde olmayan her türlü gösteri, ifade, düşüncelerin açıklanması demokratik haktır.
- Bunu en başından beri söylüyoruz. Bununla da onur duyuyoruz ama şiddet bütün vatandaşların hayatını rahatsız edici, kural tanımayan, Türkiye'nin en önemli kavşaklarını, meydanlarını, Kızılay'dan tutun da Taksim gibi, buralar kilit, anahtar gibi trafik için hayatın yaşandığı yerler. Buraları eğer, kuralsız bir şekilde, sürekli bir şekilde ve şiddetle tutulmaya çalışılırsa buna da tabii ki demokratik bir hak olarak bakılamaz.
- Ama Gezi Parkı'nda, Taksim'deki parkta insanların, 'benim farklı bir düşüncem var. Buraya yapılacak projelerle ilgili düşüncelerim ayrıdır' diye itirazları varsa bunları dinlemek, bunlarla diyaloğa geçmek, bunlar ne diyor diye kulak vermek de şüphesiz hepimizin görevidir. Nitekim bugün, bu bağlamda çeşitli görüşmeler yapılıyor, yapılacaktır. O açıdan ben ilk gün söyledim. Zaten almak istediğimiz mesajlar da bunlar.
- Dolayısıyla bu tip problemleri, farklı düşünceleri konuşarak, görüşerek ve nihayet hukuk düzeni içerisinde itirazlar olur, mahkemeler olur. Anlaşılamazsa mahkemeye gider, şiddetten uzak bir şekilde bunlar çözülür. Bunun da bu şekilde olacağına inanıyorum ama şiddete hiç fırsat vermemek gerekir. Bu yakışmaz. Sadece Türkiye'de değil, Newyork'ta da müsade etmezler, Berlin'de de müsade etmezler, İspanya'da da müsade etmezler.
- Onun için ben burada özellikle uluslararası basına bunu duyurmak istedim. Türkiye'de olup bitenler, farklıdır. Bunlar temel hak ve özgürlükler ve demokrasi talebiyle ilgili değil ama başka taleplerde olan insanların sesini duyurmak istedikleri için Gezi Parkı'nda gösterileri vardır. Bunun ötesinde bazen geceleri rastladığımız gibi dün de olduğu gibi şiddete başvuranlar... bu da ayrı bir şeydir. Bunları ayırmamız gerekir ve kurallara herkesin uyması gerekir. Kurallar, çerçevesi içerisinde de en aykırı düşünceler en aykırı fikirler de tabi ki söylenebilir. Onları da dikkate almak, konuşmak dinlemek muhakkak ki demokratik olgunluğun bir gereğidir.
- Uluslararası basına da tabii ki seslenmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz yıllarda çevre ülkelerde, komşularımızda, Orta Doğu ülkelerinde birçok olaylar oldu. Bunlar çok heyecanlandırdı. Türkiye'deki olayları, Taksim'deki olayları seyredenler, birdenbire olaylarda benzerlik kurmaya kalktı. Tamamen yanlış bir şey. O ülkelerde temel hak ve özgürlükler için insanlar, 'demokrasiye geçelim, çok partili sisteme geçelim, çoğulculuk olsun, herkes istediğini rahatlıkla, korkusuz ifade edebilsin' diye ayaklandılar. Türkiye'ye bakarsanız, bütün olup bitenlere bakarsanız, böyle talepler yok. Hatta hatta, Avrupa'nın en gelişmiş bazı ülkelerinde insanlar sokakları dolduruyorlar, 'iş bulun bize, işsiziz' diye. Türkiye'de öyle de değil. Çok şükür, elhamdülillah, bütün dünya bu ekonomik kriz içerisinde, ekonomisi düzgün giden nadir ülkelerden biriyiz veya insanlar eskiden olduğu gibi 'faili meçhul cinayetler dursun, olağanüstü haller kalksın, katiller yakalansın', bunlar içinde değil. Onun için önce olup bitenleri, Türkiye'yi farklı bir safhaya koymak gerekir ve uluslararası, özellikle yayın kuruluşlarının da buna çok dikkat etmeleri gerekir.
- Parti başkanları, liderlerin görüşleri var. Bu çerçeve içinde sayın Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Bütün liderleri toplamak zaman zaman olabilir. İlk cumhurbaşkanı olduğumda yaptım ama bu noktada katkısı, neticesi ne olacak ona bakarım. Bugünkü siyasi ortam içinde katkı sağlayabileceğine inanmıyorum. Ben tek tek görüşmelerin daha yararlı olacağına inanıyorum şu aşamada. Sorunu demokratik olgunlukla aşacağız.
- Biz nasıl dünyada olup bitenleri nasıl izliyorsak. Dünya da burada olanları izler. Burada olaylar doğru anlatılmalı. Biz kendimize güvendikten sonra gerisine bakmamız lazım.
- Demokrasimiz iyi yolda, eksiklerimiz var ama kapatmak için büyük çabamız var. İlk gün Gezi Parkı'nda olanlar yanlıştı, bunu İstanbul polisi de gördü ve bakın nasıl değişti davranışları. Polisin elinde jop, silah yok, polisin miğferinde numaralı yazılı. Yazılı olmayanlar için de araştırma yapılıyor.