Cumhurbaşkanı Gül, Harp Akademisi'nde konuştu

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Böyle bir kırılgan bölgede TSK'yı güçlü tutmak, her bakımdan ona verdiğimiz önemi göstermek, hepimizin önde gelen görevlerinden birisidir'' dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Harp Akademisi'nde konuştu

Cumhurbaşkanı Gül, Harp Akademileri Komutanlığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi'nde verdiği konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye'nin artan gücünde şüphesiz TSK'nın çok büyük katkısı olduğunu belirterek, Türk ordusunun tarihin derinliğinden süzülüp gelen üstün meziyetlerinin dünya tarafından takdir edildiğini ve bilindiğini söyledi. Gül, ''Bunu güçlü şekilde tutmak, donatmak ve geliştirmek hepimizin birinci önceliklerindendir. Asla ihmal edemeyiz. Böyle bir kırılgan bölgede hala istikrarın ve güvenin oluşmadığı, temel sorunların çözülmediği, hala bu coğrafyanın birçok kırılganlıklara sahne olduğu ve belirsizliklerin olduğu bir ülkede TSK'yı güçlü tutmak her bakımdan ona verdiğimiz önemi göstermek, hepimizin önde gelen görevlerinden birisidir'' diye konuştu. Caydırıcılığın her ihtimale karşı ve her zaman elzem olduğunu anlatan Gül, ''Hazır ol cenge, istersen sulh-u salah'' atasözünü anımsattı. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Sizler aslında savaşmak için değil, savaşı önlemek için, savaşın çıkmasına fırsat vermemek için hazırsınız ve hazır olmaya çalışıyorsunuz. Eğitimi onun için alıyorsunuz, komutanlar onun için gece gündüz çırpınıyor. Buna eğer 'hard power' diyecek olursak, bunu güçlü bir şekilde tutmamız ve çağa ayak uyduracak şekilde gücünü artırarak devam ettirmemiz gerekirse, diğer yandan 'soft power' diye anlatılan konular vardır. Bunlar gayet açık bir şekilde ekonominin, demokratik standartların, kültür hayatının, araştırma, geliştirme ve eğitim konularında güçlü olmasıdır. Bunları ne kadar güçlü hale getirebilirsek, bir ülkeyi ne kadar şeffaf yapabilirsek, bir ülkenin yöneticileri yeri geldiğinde hesap verebilir hale gelirse, bir ülkede kadın-erkek eşitlikleri ne kadar tam sağlanırsa, bir ülkede yolsuzluklar en kadar aza indiyse, o kadar o ülkenin 'soft power'ından bahsedebilir, güçlü diyebiliriz. Hakkımızda görmediğimiz yazılar, hazırlanan raporlar güzel yazılır veya söylediğim noksanlıklar varsa bir ülkede onlar da defolu bir ülke sınıfında olarak gösterilir. Türkiye'nin 'hard power' dediğimiz çok güçlü, iyi donanımlı, modern teçhizatlarla ve bunları kendisi üreterek güçlü hale gelen ordusuyla siyasi, demokratik, bilim, kültür, eğitim alanını da çok güçlü hale getirmemiz gerekmektedir. Bunları yapamadığımız süreç içerisinde doğrusu noksan kalırız. Bunların ikisini bir yapmamız gerekir. Bunların birisi bir tarafta noksan olursa birinde tek ayakta yürüyebilmekteyiz. Bunları beraber yapabilen ülkeler bugün kalkınmış, gelişmiş, güvenlik içinde ve müreffeh ülkelerdir.'' -''DOSTUMUZ YOK'' SÖYLEMİNE YANIT- Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin övüneceği başka bir şey daha olduğunu belirterek, ''Çoğumuz deriz ki 'aslında bizim dostumuz yoktur, hep kendi kendimizeyiz'. Bazen bunu hepimiz hissederiz. Dışişleri Bakanlığı yapmış bir kişi olarak, bunu zaman zaman ben de hissetmişimdir ama şöyle bir kendimize geldiğimizde aslında öyle de değildir. Türkiye'nin itibarı da dostu da çoktur. Çünkü dostluğu aranan bir ülkedir, düşmanlığından korkulan ve çekinilen bir ülkedir'' dedi. Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyine 60 yıldan sonra seçildiğini anımsatan Gül, 1990'lı yıllarda çok sıkıntılı konuların önlerine geldiği Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde, askerlerin cephede savaştığı gibi savaş verdiklerini söyledi. Şimdi bu Meclisin Başkanlığına bir Türk'ün başkan seçildiğini, İslam Konferansı Teşkilatının Genel Sekreterinin bir Türk olduğunu, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünün başına da 3-4 ay önce bir Türk büyükelçisinin seçimle geldiğini anlatan Gül, kısa süre sonra Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından birinin NATO Genel Sekreter Yardımcılığına getirileceğini belirtti. Gül, ''En çok fedakarlık yaptığımız, içinde bulunduğumuz NATO'da bile bu zamana kadar böyle görevlere hiçbir zaman gelinmemiştir'' dedi. -''AB SÜRECİ, SANCILI VE UZUN BİR SÜREÇTİR''- Büyük Atatürk'ün, ''Türkiye'nin muasır medeniyetlerin üstüne çıkma hedefini'' Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda gösterdiğini kaydeden Gül, şöyle devam etti: ''Bunu biraz açarsak Anayasanın temel şartlarını oluşturan demokratik, laik bir hukuk devletidir, bunların alt başlıkları olabilir. Bütün bunları en olgun şekilde geliştirerek yeni nesillere taşımak zorundayız. Bu yapılırken de dünyada artık hiç kimse tek başına kalmamakta. Küçük marketler bile birleşip büyük marketler haline gelmekte. Türkiye'de bunu çok önce 50-60'lı yıllarda gördüğü için AB ile bütünleşme kararı almıştır, taa o zamandan... Bu yolda da önemli adımlar atmıştır. AB ile tam üyelik aslında kolay bir şey değildir. Özellikle büyük ülkeler için kolay değildir. Utmayın ki İngiltere, Fransa tarafından 2 kez veto edilmiştir. İspanya, aday olduğuna bin pişman edilmiştir, kaç kez geri çevrilmiştir, müzakereye başladıktan sonra 12 yıl almıştır. Çünkü bunlar büyük ülkelerdir. Türkiye de büyük ülke olduğu için nüfusuyla, ekonomisiyle, silahlı kuvvetleriyle, gücüyle... Büyük bir havuza küçük bir taş düşmeyecektir. Büyük bir havuzun dengesini bozacak, oraya büyük bir varlık iniyor. Avrupa Parlamentosunda Almanya'dan sonra ikinci büyük grup Türk grubu olacak. Onun için bu süreç sancılı ve uzun süreçtir. Görünür görünmez engeller çıkartılacaktır ama bizim için önemli olan şudur; tam üyelik olur olmaz, bu ayrı bir şey ama Türkiye'nin bu standartlara ulaşacak değişimi yapması gerekir. Bu Türkiye'yi güçlü hale getirecektir. Türkiye o transformasyonu yapıp, o seviyeye geldikten sonra o günkü Türkiye ile bugünkü Türkiye çok farklı olacağı için belki bugün dolaylı engel çıkartanlar o gün bizi çekmek için daha çok uğraşacak ve belki o zaman Türk halkı 'bir düşüneyim' diyecektir. Ancak biz bu hedefi kaybettiğimiz süre içerisinde bu transformasyonu yapamayız. O bakımdan gözü kapalı şekilde 'Biz buraya girelim, girmeyelim' deme yerine, ciddi şekilde analiz etmeliyiz. Arzu ederiz ki, bütün bu değişim, kendi dinamizm, arzumuzla gerçekleşsin. Cumhuriyetin ilk yıllarında Büyük Atatürk bu iradeyi gösterdi ve Türkiye'yi bu kulvara soktu, şimdi bunun sonunu getirmemiz lazım. Bunun sonunu getirmek için de bizim bunları Türk halkı hak ettiği için bu standartları yükseltmemiz lazım.'' -EKSEN KAYMASI TARTIŞMALARI- Cumhurbaşkanı Gül, AB müzakereleri tamamlandıktan sonra üyeliği Türk halkına da soracaklarını, Avrupa'nın da kendi halklarına soracağını ifade ederek, şunları söyledi: ''Bizim bugün bu istikameti kaybetmememiz lazım. Değerler açısından da yani Türkiye'nin ekseni sağda mı solda mı doğuda mı batıda mı bunlar çok anlamlı gelmemektedir. Önemli olan Türkiye'deki değerler nedir, konuştuğumuz ortak değerlerimiz nedir, ortak değerlerimiz; demokratik, laik, hukuk devleti olmak, insan haklarına saygı, serbest piyasa ekonomisi, kadın erkek eşitliği... Bütün bunlar varsa, Türkiye doğuda olmuş, batıda olmuş bunun bir anlamı yoktur. Bu yönde de istikametimiz açık ve bellidir. Bir ülke başka bir ülkeyle iş birliğine girebilir. Türkiye de komşularıyla, Türk cumhuriyetleriyle, İslam dünyasıyla özel ilişkiler içinde olacaktır. Ancak bu Türkiye'nin 'soft power'ının bu ülkelere dolaylı olarak yansıtılması anlamına gelmektedir. Türkiye büyük bir ibretle takip edilmekle ve örnek alınmaktadır.'' Ne zaman Türkiye kendini toparlasa önüne engeller çıkarıldığını belirten Gül, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında da bunların olduğunu, ancak Türkiye'nin bunları aştığını söyledi. TSK'nın fedakarlığıyla gurur duyduklarını belirten Gül, 2023'de Cumhuriyet'in 100. yılının kutlanacağını hatırlattı. İçeride sorunlarını çözmüş bir Türkiye'nin uluslararası düzeyde de çok daha fazla söz sahibi olacağını dile getiren Gül, dünyanın Türkiye'nin gücünü fark ettiği bir noktada içeride bir zafiyetin bu güce zarar verebileceğini ifade etti. Gül, o nedenle kendine güvenin önemli olduğunu da belirterek, TSK'nın kendini yenilemesi çalışmalarını takdirle izlediklerini sözlerine ekledi.
<< Önceki Haber Cumhurbaşkanı Gül, Harp Akademisi'nde konuştu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER