Bakan Çubukçu, yaptığı yazılı açıklamada, Siirt'in Pervari ilçesindeki bir yatılı ilköğretim okuluna ilişkin toplum olarak herkesin kanını donduran vahim bir hadisenin bugün basın yayın organlarına yansıdığını hatırlattı. Bir yıl önce gerçekleşen bu elim olayla ilgili TBMM'de gazetecilere sözlü olarak yaptığı değerlendirmeler ve aldığı tutumu, vaka üzerindeki sorumluluğunu gölgelememesi ve konunun önemine binaen bir kez de yazılı olarak gerçekleştirdiğini belirten Çubukçu, şunları kaydetti: ''15 Nisan 2009 tarihinde okul dışında meydana gelen söz konusu hadise ile ilgili olarak Bakanlık makamının 29 Nisan 2009 tarihli ve 3970 sayılı olurları ile iki bakanlık müfettişi görevlendirilmiş ve olayda okul yöneticileri ve öğretmenlerinin idari açıdan olaya tesir edilebilecek düzeyde bir kusur, kasıt veya ihmallerin olup olmadığı disiplin yönünden soruşturulmuştur. İhmali bulunan okul müdürü, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcıları hakkında disiplin ve idari yönden çeşitli cezalar uygulanmış ve okul müdür vekili ile iki yardımcısı görevden alınmıştır. Olayın adli boyutu ise Siirt Pervari Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yürütülmektedir. Dehşet verici olayla ilgili bazı zanlı çocuklar tutuklanmış, bazıları tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış, bazıları hakkında da koruma kararı verilmiştir.'' -''DETAYLI ANLATIMLARIN PEDOFİLİ HASTALARINI TETİKLEYİCİ ETKİSİ...''- Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, özellikle söz konusu olan çocuklar olduğunda Hükümetinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve şahsının gösterdiği hassasiyetin ortada olduğunu, ilk kez Hükümeti döneminde çıkarılan Çocuk Koruma Kanunu'nun da çocuklar adına attıkları bu önemli adımlar arasında yer aldığını ifade etti. Nimet Çubukçu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: ''Ayrıca habere konu bu tür olaylar karşısında en küçük bir müsamaha ve taviz söz konusu değildir, olmayacaktır da. Ne toplum vicdanında ne bizim vicdanımızda en küçük bir şekilde koruma karşılığı olmayan bu ve buna benzer hadiselerle ilgili geçmişte olduğu gibi bugün de önlemlerimizi alacağız. Bir kadın ve anne olarak derinden sarsıldığım bu olayda haberi okumuş olabilecek çocukları ve onların dünyasında bu olayın nasıl bir iz bıraktığını düşündüğümde üzüntüm bir kat daha artmaktadır. Tecavüz sonrası öldürülen küçük kız çocuğunun otopsi fotoğrafını gazetelerde görmek ise en az olayın kendisi kadar kanımı dondurmaktadır. Çocuk mağdurları ve zanlıları hakkında yapılacak olan haberlerde UNICEF Medya Çocuk İlkeleri ve Çocuk Koruma Kanunu ortadayken, her konuda uluslararası standartlardan söz eden medyanın, bu ülkede yaşayan diğer sağlıklı çocukları ve bu haberlerin onlar üzerinde yaratacağı travmayı düşünmeksizin haber yapması son derece üzücüdür. Küfürlü bir filme bile yaş sınırlaması getirilirken bu tarz haberlerde hiç çekinilmeden kullanılan ayrıntı ve detaylı aktarım ile yaşanan vahşet herkes tarafından tüm çıplaklığı ile okunur olmaktadır. Üstelik bu tarz detaylı anlatımların pedofili hastalarını tetikleyici etkisi de tüm dünyaca bilinmektedir. 5 yıldır kamuoyu tarafından bu tarz hadiselere tepkisi bilinen bir Bakan olarak, konuyla ilgili bir tespit yapmam kaçınılmaz ve zorunlu olmuştur.''