Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamada,
Org. Başbuğ'un yanında yer almış, Başbuğ'un konuşmasına her türlü desteği vermiş ve ''
Taraf'a siz kimin medyasısınız?'' diye sert çıkmıştı.
Başbakan'ın bu açıklamaların
Taraf Gazetesi yazarı
Yasemin Çongar'dan
cevap geldi. İşte Çongar'ın yazısının ilgili bölümü...
Başbuğ ile Erdoğan’ın açıklamalarının ortak vahameti, sadece gazetecilerin eleştirme ve sorma hakkında tahammülsüzlük yansıtmada, hatta işi bu hakkı kullananları tehdit etmeye vardırmasıyla sınırlı değil…
Başbakan’la komutanın öfkeli sözlerinin daha temel ve daha beter olan ortaklığı, bu öfkeyi doğuran gerçekte saklı.
Gerçek şu ki, aslında her iki yetkili de, görevlerini gerektiği gibi yapmadıklarının söylenmesine tahammül edemiyorlar.
Gerçek şu ki, ortada bir değil iki görev ihmali var.
En üst askeri sorumlu
Genelkurmay Başkanı açısından bu görev ihmalini,
‘’Aktütün olayında baskını haber veren anlık istihbarat bilgilerine rağmen, 17 askerin şehit düşmesinin önlenememiş olması’’ diye özetleyebiliriz.
Yok, durum bu değilse, eldeki istihbarat bilgileri değerlendirilmiş ve belki çok daha büyük kayıp verilmesi önlenmişse, bunun ikna edici bir tarzda açıklanmaması, toplumun kafasındaki sorunların yanıtlanmaması da yine ciddi bir ihmaldir.
İkinci görev ihmali, yani Başbakan’ın üzerine düşen görevi yapmadığı noktada tam burası:
Erdoğan, seçmenin demokratik temsilcisi olarak Aktütün belgelerinin bu toplumun aklına düşürdüğü sorular Başbuğ’a yöneltti mi?
Amir olduğu
Genelkurmay Başkanı’ndan Aktütün’deki 17 şehidin hesabını sordu mu?
Sorduysa ne cevap aldı?
Bu cevapları niye kamuoyuyla paylaşmadı?
Niye Aktütün baskınına ilişkin
eleştirilere içerikli bir cevap verip,
‘’İstihbarat raporu gereği şunlar yapıldı’’ demek yerine, ‘’Bu eleştirilerin ordu üzerinde nasıl bir tesir yapacağı düşünülüyor mu’’ deyip, görevini yapan gazetecilere çıkışmayı seçti.
Başbuğ, bu fütursuz açıklamayı yaptığında henüz yayın hayatının başında olan Taraf, o gün
Dağlıca konusunda yaptığı kararlı gazeteciliği bu gün Aktütün konusunda sürdürüyor.
Çünkü biz tıpkı Başbuğ’un dediği gibi ‘’herkes kendi işine baksa iyi olacak’’ düşüncesindeyiz, bilgi ve belgelerin peşine düşmek, sorulular sormak, eleştiri ve yorum yapmak bizim işimiz.
Ne dersiniz, herkes aynısını yapsa iyi olmaz mı?
Mesela asker siyaseti bırakıp askerliğine baksa?
Komutanlar, seçilmiş yetkililerin türbanlı eşleriyle köşe kapmaca oynamak yerine, askeri görevlerini en iyi biçimde yerine getirse ve bunun hesabını bu toplumun demokratik temsilcilerine vermekten gocunmasa, fena mı olur?
Hükümet,
Dağlıca ve Aktütün gerçeklerini sorup öğrense ve eğer ortada bir askeri ihmal, hata ya da zaaf varsa bunun gereğini yapsa, yaptığını da kamuoyuna açıklasa daha güvenli bir
ülke olmaz mıyız?
Ama galiba
Şemdinli’de kitapçı bombalayan askerler yerine, onlar hakkında
iddianame yazan savıcının cezalandırmasına göz yummuş bir başbakandan bu kadarını beklemek bile fazla…
Yasemin Çongar - TARAF