Eski Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın
ölümüne ilişkin ağabeyi
Korkut Özal'ın ortaya attığı iddialar, 'Ölüm suikast miydi?' sorusunu yeniden gündeme getirdi.
Emin Çölaşan 2002 yılında yazdığı bir yazıda Turgut Özal'ın öleceğini önceden Süleyman
Demirel,
Hüsamettin Cindoruk,
Cavit Çağlar gibi isimlerin bildiğini yazmıştı.
Mehmet Barlas da bu bilginin normal olmadığını belirten bir yazıyla Özal'ın öldüğü gün
Ankara'da bazı evlerde
kutlamalar yapıldığını ima etmişti.
KORKUT ÖZAL ERGENEKONU İŞARET ETTİ
Korkut Özal 17 Eylül'de Habertürk'te katıldığı bir televizyon programında şunları söyledi: "Şimdi efendim Turgut Özal'ın öldürüldüğü söyleniyor. Zehirlenerek. Buna ait çok yazılar var, nitekim
vefat ettiği zaman ağzından köpükler geldiği, bunun
kalp hastası olan bir kimsede olamayacağı söyleniyor. Buradan da bir zehirlenme olayına gidiliyor. Biliyorsunuz bugün Türkiye'nin bir gizli teşkilatlar var
Ergenekon adı altında. Bu Ergenekon Menderes'i de idama götüren gücün bir aleti Turgut Özal'ı zehirleyenlerin de bunlar olduğu artık bilinen bir şey."
EMİN ÇÖLAŞAN YAZDI
Cumhurbaşkanı Özal'ın kalp krizinden ölmediği, zehirlendiği yönünde iddialar zaman zaman gündeme getirilmişti.
Emin Çölaşan'ın Hürriyet'te yazdığı dönemde 'Özal'ı öldürmüşler' başlığıyla yazdığı yazı da bu 1 MayıS 2002'de kaleme alınmış ve çarpıcı bilgiler içeriyordu.
Yazının ana fikri 'Özal'a suikast yapılmadığı, yapıldıysa da neden ailenin bunları dillendirmek için geç hareket ettiği' yönünde olsa da yazıda verilen bilgileri tekrar hatırlatmakta fayda var.
ÖZAL'IN ÖLECEĞİNİ DEMİREL, CİNDORUK BİLİYORDU
İşte Emin Çölaşan'ın 01
Mayıs 2002 tarihli yazısından bir bölüm:
"1993 yılının sanırım
ocak ayı. Halamın oğlu, o sırada
Meclis Başkanı olan
Hüsamettin Cindoruk'la Özal'dan söz ediyoruz. Kulağıma eğiliyor ve şu sözleri söylüyor:
'Bu gidici. Yakında ölecek.'
İnanmıyorum, şaşırıyorum ve aynen 'Ne gidicisi abi, o hepimizi götürür' diyorum. Cindoruk ısrar ediyor:
'Haberin kaynağı Baba'dır. Bu devlet bilgisi. Sadece sen bil ve ağzını sıkı tut. Önümüzdeki yaz aylarını çıkaramayacak. Baba sağlamcıdır. Bunu diyorsa bir bildiği vardır.'
Birkaç gün sonra, Baba'nın bu bilgiyi Cavit Çağlar'a da verdiğini birinci elden öğreniyorum. Bu devlet sırrını kimseye açamıyorum. Aradan kısa bir süre geçiyor ve Özal 17
Nisan'da ölüyor. Cumhurbaşkanlığına soyunan Baba, bizim
gazetenin bazı yazarlarını
24 Nisan günü Konut'ta öğle yemeğine çağırıyor. Öğrenmiş olduğum bu olayı kendisine aktarıyorum ve açıkça soruyorum:
'Özal'ın öleceğini gerçekten biliyor muydunuz...'
Bazı şeylerin bana söylenmiş olduğunu anlıyor. Verdiği yanıtı 25 Nisan 1993 tarihli yazımdan aktarıyorum:
'Hükümetler
cumhurbaşkanının sağlığından da sorumludur. İki ay önce ABD kaynaklı bir yerden (
tedavi gördüğü,
ameliyat geçirdiği
Houston Hastanesi'nden) sağlığının iyi olmadığı konusunda bize bilgi geldi. Bunu duyunca kendisine sağlığının nasıl olduğunu sordum. İyi olduğunu söyledi. Ben daha başka bir şey söyleyemezdim. Ancak bizim bilgimiz kalbiyle değil, prostatla ilgiliydi. Durumunun iyi olmadığını biliyordum ama öleceğini nasıl bilirdim. Kimin ne zaman öleceğini sadece
Allah bilir.'
Yazımı şöyle sürdürüyordum:
'Demirel önümüzdeki yaz aylarını çıkaramaz deyip demediği konusunda bir şey söylemedi. Bir kez daha anladım ki, devletin tepesinde çok ilginç olaylar oluyordu.'"
KUTLAMA YAPILAN EVLER HANGİLERİYDİ?
Emin Çölaşan bu yazıları yazdıktan sonra ise o dönem Yeni Şafak'ta yazan Mehmet Barlas "Çölaşan 'Özal'ın ölümüne' ışık tuttu" başlığıyla yazı yazıp Emin Çölaşan'ın yazdıklarını köşesinde aktardıktan sonra ortaya çıkan tabloyu şöyle değerlendiriyor:
"Tabloya bakın..
En
egemen niteliği "açık sözlülük" ve "gerçekçilik" olan
Amerikan tıbbı, bizim Ankara söz konusu olunca, yapı değiştiriyor..
Hastalarına "şu kadar ömrün" kaldı demeyi Hipokrat Yemini'nin bir bölümü gibi kabul eden Houston'lu doktorlar, Özal'a "Birşeyin yok, sapasağlamsın" derken, Ankara'ya "Bu adam gidici" diye "Devlet Bilgisi" gönderiyorlar..
Bu "Devlet Bilgisi" de, devletin başındaki Cumhurbaşkanı'ndan saklanıyor ama "Bizim Gazete"nin görevlilerine bile veriliyor..
Açıkçası "Özal zehirlendi" mi sorusuna ben hep ihtiyatlı yaklaşıyordum..
Ama Emin Çölaşan'ı okuyunca, benim de şüphelerim arttı..
Sahi.. Acaba ölüm gecesi, Ankara'da
kutlamalar yapılan evler hangileriydi?"