Devlet Denetleme
Kurulu'nun (DDK), Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu'nun (
RTÜK) faaliyet ve işlemlerinin denetlenmesine ilişkin raporunda, ''Kurulun asli görevlerini yerine getirme konusunda kurulduğu günden bu yana başarılı sonuçlar ortaya koyamadığının görüldüğü, düzenlenmesi ve denetlenmesi öngörülen
sektörün ve siyasi tartışmaların etkisi altında kaldığı'' ifade edilerek, ''Zaman içerisinde oluşan hatalı özerklik algılaması ile kurum imkanlarının etkili,
ekonomik ve verimli şekilde kullanılmamasına yol açıldığı ve
hesap verilebilirlikten uzak bir çalışma kültürünün Üst Kurul'a hakim olduğu sonucuna varılmıştır'' denildi.
DDK, Cumhurbaşkanlığının talimatı üzerine yaptığı inceleme sonucunda hazırladığı, ''Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 2006-2007 ve 2008 Yılları Faaliyet ve İşlemlerinin Denetlenmesi''ne ilişkin raporunu tamamladı.
Cumhurbaşkanlığının internet sitesinde, raporun, araştırma, inceleme ve
denetleme kapsamında yer alan kurum ve kuruluşlara dair
hizmete özel nitelikli tespit, değerlendirme ve öneriler içermesi nedeniyle sadece sonuç bölümü yer aldı.
Türkiye'deki televizyon yayıncılığının geçmişinin özetlendiği raporda, RTÜK'ün kuruluş amacı,
teşkilat yapısı ve
uygulamalarına ilişkin bilgi verildi.
RTÜK'ün, kuruluşunun ardından frekans planlarını hazırladığı, başvuruları topladığı ancak müracaatçı kuruluşlardan karasal ortamda yayınlarına devam edenlerin hiçbirisinin
lisanslanmasının yapılamadığı kaydedilen raporda, ''Düzenlemek ve denetlemek şeklinde özetlenebilecek iki temel görevi bulunan Üst Kurul, yayıncı kuruluşlara frekans tahsisi ve yayın izni verilmesine ilişkin olan sektörün
düzenlemesi asli görevini tam anlamıyla yerine getiremediğinden, diğer temel görevi olan denetleme de sağlıklı ve etkin bir şekilde yapılamamıştır'' denildi.
-''RTÜK, KAMUOYUNDA EN FAZLA TARTIŞILAN YAPILARDAN BİRİ OLDU''-
Yapılanma biçimi, mevzuatındaki belirsizlikler ve uygulamaları itibarıyla RTÜK'ün ağır eleştirilere maruz kaldığı belirtilen raporda, RTÜK'ün oluşum biçimi ve uygulamalarının, zaman içerisinde kurulun sadece mevcut yayınları izleyen, denetleyen ve ceza veren bir
organa dönüşmesine yol açtığı kaydedildi. Kurul üyelerinin parlamentoda
iktidar ve muhalefet partilerine paylaştırılan kontenjanlara göre seçilmesi ve seçilen üyelerin nitelikleri ve davranışlarının da RTÜK'ü asli görevleriyle ilgili tartışmalardan daha çok siyasi tartışmaların hedefi haline getirdiğine işaret edilen raporda, ''Böylece, özerk bir yapı olarak tasarlanan RTÜK, kamuoyunda en fazla tartışılan kamusal yapılardan biri haline gelmiştir'' denildi.
Raporda, RTÜK'e ilişkin şu tespitlere yer verildi:
''-Denetim kapsamında bulunan 2006, 2007 ve 2008 yıllarında Üst Kurulun iyi
yönetim uygulamaları ortaya koyamadığı ve kurum kaynaklarının etkin ve verimli şekilde kullanımı konusunda gerekli dikkat ve özenin gösterilmediği,
-Karasal ortamdan yapılan yayınları düzenleyecek olan kanal ve frekans bantları planlamasının tamamlanmadığı, ihaleler yapılamadığından yayın lisansları ve yayın izinlerinin verilemediği ve bu nedenle karasal ortamdaki kanal ve frekansların 15 yıldır lisans ve izin bedeli ödenmeksizin kullandırıldığı,
-1995 yılında müracaat etmiş olmak koşulu ile yayıncı kuruluşların yayın lisansı tipini değiştirmeye, yayın alanını genişletmeye ve yayına başlamayan veya yayınına ara verenlerin yeniden yayına başlamalarına imkan sağlayan Yönetmeliğin
Danıştay tarafından iptal edilmesine rağmen
mahkeme kararlarının yerine getirilmediği,
-İzinsiz yayın yapan kuruluşlarla mücadelede yetersiz kalındığı,
-
Uydu lisanslarının verilmesi ile ilgili işlemlerde yeterli ve etkin davranış gösterilmediği,
-Yayıncı kuruluşların hisse ve
ortaklık yapılarına ilişkin Kanun ile getirilen kısıtlara aykırılığı bulunanlara yönelik işlem yapılmadığı,
-Yeni teknolojilerle (Sayısal yayıncılık, IPTV,
mobil TV gibi) yapılacak yayınlar ve tematik kanallarla ilgili usul ve esasların Üst Kurulca belirlenmediği,
-Yayınların etkin ve yaygın bir şekilde izlenmediği, tespit edilen yayın ihlalleriyle ilgili yaptırımların uygulanmadığı veya mevzuata aykırı yorumlarla müeyyide sisteminin etkisiz hale getirildiği,
-Yayınlarda yer verilmesi zorunluluğu bulunan başta
trafik ve çevre olmak üzere eğitim programlarının yayımlanıp yayımlanmadığının yeterince denetlenmediği,
-
Reklam ilkelerinin ihlal edilmesine karşı, mevzuata aykırı olarak müsamahalı davranıldığı ve yeterince müeyyide uygulanmadığı,
-Alo RTÜK
telefon hattına gelen şikayetlerin, yayınları
izleme görevinin yerine getirilmesinde yeterince kullanılamadığı,
-Üst Kurulca yapılan atamalarda, Üst Kurulun görev alanı ve ihtiyacı ile atanılan unvanın gerektirdiği niteliklere sahip olunup olunmadığına bakılmaksızın tasarruflarda bulunulduğu,
-Üst Kurulun organizasyon yapısının işlevsel olmadığı, kurul ile kurum ayrımına gidilmediğinden Üst Kurulun asli konulardan daha ziyade gündelik konularla meşgul olduğu,
-Taşıt ve konut tahsisi gibi uygulamalarda tasarrufa riayet edilmediği, 2006 yılı ve sonrasında harcırah ödemelerinde ve temsil ağırlama harcamalarında önemli artışlar meydana geldiği, Kurum kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılmadığı, harcamalarda savurganlıklar yapıldığı ve mevzuata aykırı harcamalar bulunduğu,
-Yayıncı kuruluşların RTÜK'e aktarmak zorunda oldukları reklam gelirleri paylarını doğru bir şekilde aktarıp aktarmadığının denetiminin yapılmadığı ve yayıncı kuruluşlarca ödenen eğitime katkı paylarının RTÜK'çe ilgili
vergi dairesine eksik aktarıldığı gibi önemli hata ve eksikliklere işaret eden uygulamaların varlığı tespit edilmiştir.''
-''TAŞINMAZ MALLARIN İHTİYAÇ DURUMU GÖZDEN GEÇİRİLMELİ''-
RTÜK'ün asli görevlerini yerine getirme konusunda kurulduğu günden bu yana başarılı sonuçlar ortaya koyamadığının açıkça görüldüğü kaydedilen raporda, özerklik uygulamasıyla yaratılan çalışma ortamının yeterince değerlendirilemediği belirtildi. Kurulun, ''düzenlenmesi ve denetlenmesi öngörülen sektörün ve siyasi tartışmaların etkisi altında kaldığı'' vurgulanan raporda, zaman içerisinde oluşan hatalı özerklik algılamasıyla kurum imkanlarının etkili, ekonomik ve verimli şekilde kullanılmamasına yol açıldığı ve hesap verilebilirlikten uzak bir çalışma kültürünün RTÜK'e hakim olduğu sonucuna varıldığı ifade edildi.
Raporda, Kurulun teşkilat yapısı, görev ve yetkileri, insan kaynakları ve mali uygulama ve işlemleriyle ilgili olarak yapılan önerilerden bazıları şöyle:
''-Üst Kurul teşkilat yapısının yeniden ele alınması ve Kuruma
bütçe kanunlarıyla tahsis edilen kadro sayısının norm kadro tespiti ve tanımları yapılarak yeniden belirlenmesi,
-Üst Kurul üyelerinin
seçim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi,
-Televizyon ve
radyo yayınlarında sayısal teknolojiye geçişin hızlandırılması,
-Radyo ve televizyon sektöründe yoğunlaşmayı engelleyecek ve çoğulculuğu sağlayacak düzenlemeler yapılması,
-Yayın ilkelerinin ihlali halinde verilecek cezalarda para cezasına ağırlık verilmesi, lisans iptalinin istisnai ve ağır ihlallerde uygulanması,
-RTÜK'ün, televizyon ve radyo yayınlarının izlenmesi ve Kanunda öngörülen ilkelere aykırı hareketlere müeyyide uygulanması sisteminin değiştirilmesi, yayınların çok sayıda uzmanca sürekli olarak izlenmesi uygulamasından vazgeçilmesi, izleme ve müeyyide uygulamasının izleyici şikayetlerine bağlı olarak yeniden düzenlenmesi, bu çerçevede telefon ve internet üzerinden alınacak şikayetlerin değerlendirilmesi ve şikayetlere bağlı izleme görevinin az sayıda nitelikli personelle yapılması,
-3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması,
Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu'nun ve ilgili diğer mevzuatın tavizsiz olarak uygulanması,
-RTÜK'ün
yurt içi ve yurt dışı geçici görev ödeneklerinin yılı bütçe kanunlarıyla kısıtlanması,
-Üst Kurul Başkan ve üyelerine tahsis edilecek konutların,
Kamu Konutları Yönetmeliğinin 4. maddesinin (h) bendine eklenecek ''Ancak bu şekilde yurt içinde kiralanacak konutlara ödenecek kira bedeli de konutun tahsis edileceği personelin net
maaşının yüzde 25'ini geçemez'' hükmü çerçevesinde kiralanması,
-Üst Kurulun tüm taşınmaz mallarının ihtiyaç durumunun gözden geçirilmesi,
İstanbul Kanlıca'daki iki dairenin ve
İzmir Karşıyaka'daki iki villanın ivedilikle satılması ve diğerlerinden gerek duyulmayanların ihtiyacı bulunan diğer kamu kurumlarına devredilmesi veya satışının yapılması.''
-''İZLEYİCİ ÖLÇÜMÜ KENDİ HALİNE BIRAKILMIŞ''-
RTÜK tarafından herhangi bir şekilde izleyici
ölçümü yapılmadığı ve reklam piyasası ve izleyici ölçüm sisteminin kendi haline bırakıldığının altı çizilen raporda, ''İzleyici ölçüm oranlarını da dikkate alan düzenleme, uygulama ve denetleme faaliyetleri gerçekleştirilmemiş ve söz konusu ölçüm sonuçlarına bağlı olarak radyo ve televizyon yayıncılığında tekelleşme konusu üzerinde durulmamıştır'' denildi. Raporda, izleyici ölçüm sisteminin RTÜK ve sektör paydaşlarının talep ve ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte sağlıklı ve güvenilir bir yapıya kavuşturulması gerektiğine işaret edildi.
İzleyici ölçüm sisteminin tüm paydaşların yer alacağı bir yapılanma ile RTÜK bünyesinde veya RTÜK'ün koordinasyon ve denetimi altında kanunla kurulmuş bağımsız bir organ tarafından yapılması
tavsiye edilen raporda, radyo ve televizyon yayınlarında tekelleşmeyi önleyici nitelikte
Anayasa Mahkemesi Kararında yer verilen gerekçeler dikkate alınarak düzenlemeler yapılması istendi.
Ortaya çıkacak yeni yapı dışında kurum ve kuruluşların farklı ölçümler yapmasının yasaklanması ve kamu ve özel yayın kuruluşları arasındaki reklam gelirleri ile ilgili uygulama farklılıklarının kaldırılması gereğine dikkat çekilen raporda, tüm ulusal ve mahalli kanalların yayınlarının ölçülmesi, izleyici ölçüm panellerinin Türkiye'yi kapsayacak sayıda oluşturulması önerildi.
Yapılan denetleme sonucunda mevzuata aykırı olduğu belirtilen iş ve işlemlerle ilgili tespitlerin de yer aldığı raporda, mal bildirimleri ile yükümlülüklerin yerine getirilmemesi ile ilgili sorumluluğun ve sorumluların tespiti, maaş protokolü dışında yapılan protokoller çerçevesinde Bankalardan elde edilen gelirlerin Kurul hesaplarında gösterilmemesi ve bu tutarların mevzuata aykırı bir biçimde harcanması nedeniyle oluşan sorumluluğun ve sorumluların tespiti gibi çeşitli konularda inceleme yapılması gerektiği vurgulandı.
Raporda, ''İstanbul iline yönelik geçici görevlendirmelerinin gerçek bir görevlendirme olup olmadığının ve hizmet ihtiyacından kaynaklanıp kaynaklanmadığının ve görev onaylarında yazılı görevlerin yerine getirilip getirilmediğinin incelenmesi'' ve ''hiç gerçekleşmeyen bazı organizasyonları gerçekleşmiş gibi
belge düzenleyerek kamu zararına neden olanlar ve gerçeğe aykırı belge vererek görevini kötüye kullananlar hakkında inceleme yapılması'' önerildi.