Artan
terör olayları milletimizin zihninde bir ayrıma sebeb olmaya başladığını dile getiren Din Sosyolojisi Uzmanı Taha
Ünal şöyle devam etti; "Bu olaylarda hiç suçu olmayan insanlar bile sırf ırkından dolayı suçlanacaktı belki de. Zaten terör hadiselerini tırmandıran mihrakların da amacı bu değil miydi? Bu olaylar sayesinde asırlarca kardeşce yaşamış olan bu milleti birbirine düşman edeceklerdi. Topların sindiremediği yürekleri tefrikayla sindireceklerdi. İşte deprem tam bu olayların üzerine geldi.
Depremden sonra ırk,
cinsiyet, din, geçmişte yaşanan elim hadiseler v.b. bir kenara bırakıldı ve insanlık ortak paydası en önemli unsur oldu."
İşte Din Sosyolojisi Uzmanı Taha Ünal'dan farklı bir deprem yazısı....
DEPREM’E FARKLI BİR AÇIDAN BAKIŞ
Deprem, sel
yangın v.b. hadiseler dış görünüşü itibariyle “şer” gibi görünebilir. İnsanı ürkütüp korkutabilir. Ancak dünya hikmetler dünyası olduğu için insan aklı yaşadığı olayların manasını tam olarak kavrayamayabilir.
Hayat sadece dünyadan ibaret olsaydı belki depreme “şer” denilebilirdi ancak hayat sadece dünya hayatından ibaret olmadığı için deprem v.b. gibi olaylara ““Hoşunuza gitmeyen bir şeyde hayır, hoşunuza giden bir şeyde ise şer olabilir.” (Bakara/216) ayetinin penceresinden bakılmalıdır.
Evet deprem elim terör hadiselerinden sonra gelmiştir. Artan
terör olayları milletimizin zihninde belki de bir ayrıma sebeb oluyordu. Bu olaylarda hiç suçu olmayan insanlar bile sırf ırkından dolayı suçlanacaktı belki de. Zaten terör hadiselerini tırmandıran mihrakların da amacı bu değil miydi? Bu olaylar sayesinde asırlarca kardeşce yaşamış olan bu milleti birbirine düşman edeceklerdi. Topların sindiremediği yürekleri tefrikayla sindireceklerdi.
İşte deprem tam bu olayların üzerine geldi. Depremden sonra ırk, cinsiyet, din, geçmişte yaşanan elim hadiseler v.b. bir kenara bırakıldı ve insanlık ortak paydası en önemli unsur oldu. Vücutta hastalanan bir uzvun imdadına bütün vücudun koşması misali tüm
Türkiye yardıma muhtaç bölgeye
akın etti ve etmekte.
Şer gibi görünen bir deprem bu gözle bakınca ciddi hayırlara vesile oluyordu. Belki arkasından çok dokunaklı hikayeler de bırakıyordu.
Mevlüt okurken birbirlerine sarılarak Hakk’a yürüyenler, cesetlerin arasında 12 saat bekleyen Yunuslar, 300 gram dünyaya gelip enkazın altından 3 gün sonra sağ çıkan Azra bebekler ve daha niceleri. Ancak vesile olacakları hayırlar uğruna çekiliyordu bu sıkıntılar. Böylece çekilen sıkıntılar adeta bir
doğum sancısı gibi oluyor, akabinde güzel
doğumlara vesile oluyordu.
Evet bu deprem bir milat olacaktır. Bu depremden sonra doğu ile batının diyaloğu eskisi gibi olmayacaktır. Aradaki yıkılmak üzere olan köprüler deprem vesilesiyle tekrar kurulacak, asırlardır devam edip son dönemde dinamitlenmeye çalışan kardeşliğimiz daha bir perçinlenecektir. Bu arada
vefat edenler de vefatlarıyla kurumaya başlayan o toprakların dirilmesine en büyük vesile teşkil edeceklerdir.
Allah yolunda
kurban olmak gibi bir kurbete nail olurlarken aynı zamanda şehadet gibi bir makama yükseleceklerdir. Biz onların hikayelerine bakıp, hüzünlenip, belki de gözyaşlarımıza sahip olamazken, belki de onlar bize bakıyor “yahu siz niye ağlıyorsunuz bakın biz deprem vesilesiyle
şehitlik gibi ulaşabileceğimiz en zirve noktaya ulaştık, ağlamayı bırakın ve illaki ağlayacaksanız gözyaşlarınız mutluluk gözyaşları olsun” diyorlardır.
Her şeyinde hikmet olan dünya hayatının deprem gibi bir çok insanı etkileyen hadiselerine bir de bu gözle bakmak gerektiği kanaatindeyim.
Taha Ünal - Din Sosyolojisi Uzmanı