Özellikle annelerin kolaycılığa kaçarak çocuklarının zamanının büyük bir bölümünü televizyon başında geçirmeleri,
aile bağlarını zayıflatıyor, çocuğun
zeka düzeyini düşürüyor.
Kayseri Erciyes Üniversitesi
İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Metin
Işık, yaptıkları araştırmada özellikle anne olmak üzere ebeveynleri kolaycılığa kaçarak çocuklarını televizyon yada internete mahkum ettiklerine dikkat çekti. Doç. Dr. Işık,
çalışan anne ve
babaların olduğu ailelerde, aile bireylerinin tek ortak noktalarının ve bir araya geldikleri zamanın 10 dakika süren
akşam yemekleri olduğunu ifade ediyor. Eve yorgun gelen anne ve babanın yemek sonrası çocuklarıyla ilgilenmediğine dikkat çeken Işık, 10 dakika yemekte bir araya gelindikten sonra anne ev işlerini baba da yorgunluğunu bahane ederek televizyon karşısına geçip, çocuklarını bilmeden de olsa sosyal hayatın dışına ittiklerine dikkat çekti. Bu duruma maruz kalan çocuğun diğer odadaki televizyonda istediği programları seyrettiğini, ya da interneti kendisine yakın bularak zamanını burada geçirdiğini belirten Işık, bu durumun ise sosyal olmayan, yalnızlığa itilmiş, toplumla
iletişim kuramayan, zeka düzeyi gerileyen, hayatı farklı kültürlerden aldığı bilgiler ışığında yaşayan insanların yetişmesine neden olduğunu söyledi.
Çocukların televizyon
izleme alışkanlıkları ve davranışları ile ilgili yapılan araştırma, 6-12 yaş grubundaki 500'ü kız, 500'ü erkek olmak üzere toplam bin
ilköğretim öğrencisi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirildi.
Araştırmaya göre 6-12 yaş grubundaki çocukların yüzde 58.4'ü Süpermen,
Örümcek Adam ve Selena gibi televizyon kahramanlarının yerinde olmak istiyor. Araştırmada elde edilen verilere göre günümüzde her evde ortalama 2 televizyon bulunuyor. Çocukların
televizyon izleme sıklıkları, evde bulunan televizyon cihazının sayısıyla artıyor. Çocuklar, günde en az 3 saat televizyon izliyor.
Televizyonun en çok izlendiği zaman dilimlerini ise 09.00-12.00 ile 18.00-21.00 saatleri oluşturuyor.
Erkek çocuklar, kızlardan daha fazla süreyi televizyon karşısında geçiriyor.
Doç. Dr. Metin Işık, dünya ülkelerinde televizyon ve çocuklara etkisi ile ilgili birçok araştırmanın yapıldığını ve genelde aynı sonuçların çıktığına işaret ederek şu bilgileri veriyor: "Amerika'da kısa zaman önce yapılan bir araştırmada; 18 yaşına kadar televizyon izleyen bir kişi, izlediği
çizgi film, dizi film, sinemalarda 32 bin
cinayet sahnesi görüyor. 40 bin cinayete teşebbüs sahnesi izliyor. Çocukların liseyi bitirene kadar olan hayatlarındaki aktivitelerden uyku birinci, televizyon ikinci ve okul üçüncü sırada geliyor. Oysa okulun çocuklarda öncelikli sırada yer alması gerekiyor."
Doç. Dr. Işık, anne ve babaların sadece akşam yemeğinde bir arada olmaması gerektiğini, yemekten sonra çocuklarıyla gün içerisinde neler yaptığına dair bilgi alış verişinde bulunmasını istiyor. Işık, annelerin kolaycılığa kaçarak, televizyon izleyen çocuğun elinin altında olacağı düşüncesinden uzaklaşıp onun sokakta arkadaşlarıyla oynamasına mutlaka müsaade etmesi gerektiğini vurguluyor.
Anne baların yorgunluğu bahane etmeyerek, çocuklarının geleceğini birlikte hazırlama adına, gerekirse çocuklarıyla birlikte günlük derslerini yapmalarını, en azından haftada bir televizyonun açılmayacağı gün belirlemelerinin faydasına işaret ediyor.
Özel Yılmaz Akansu Koleji Rehberlik Uzmanı Tamer Sural, okullarında eğitim alan öğrencilerin,
profesör gibi üst düzey görevi bulunan velilerinin kış aylarında evde televizyon bulundurmadığına işaret ediyor. Tamer Sural, bu velilerin çocuklarına televizyon seyrettirmek yerine, onların yaşlarına uygun oyun, belgesel gibi CD ve VCD'ler seyrettirdiğini hatırlatıyor. Sural, takibe aldıkları bu öğrencilerin arkadaşlarına göre daha verimli ve zeki olduklarına dikkat çekiyor. Bu ailelerin, yaz aylarında çocukların televizyon seyretmesine kontrollü olarak müsaade ettiklerini de sözlerine ekliyor.
CİHAN