Dershanelerin kapatılması ile eğitime vurulacak
darbe en çok Doğu ve Güney
doğu Anadolu'dan üniversiteyi kazanan gençleri etkileyecek.
Deyim yerindeyse bölge 90'lı yıllara geri dönecek. Grafikler herşeyi açıkça ortaya koyuyor.
Cizre'de henüz hiçbir dershane yokken, 1990 yılında sadece 2 öğrenci üniversiteyi bu ilçeden kazanırken bu rakam 2011 itibariyle tam 460 oldu. Bu elbette ki fedakar Anadolu insanı tarafından finanse edilen ve
her türlü zorluğa rağmen burada eğitim
hizmeti vermeye çalışan öğretmenler sayesinde oldu.
Her türlü zorluk tabirini isterseniz biraz açalım...
Yıl 2011...
Öğrencilerin barınması için açılan
hizmet hareketine ait Özel Ufuk Öğrenci yurdu PKK yandaşları
tarafından yakıldı. Ağır yanıklar içinde kalan öğrenciler
tedavi altına alındı. İçlerinden biri bu saldırının simgesi oldu,
Başbakan Erdoğan hastanede
ziyaret bile etti.
Yine Cizre. Sene bu sefer 2012...
FEM Dershanesine ait eğitim yuvası, gece kadın kılığına giren bir PKK mensubu tarafından uzun namlulu silahla tarandı. Taranan dershane elbette
tamir edildi ancak yüreklere düşen korku
tarif edilemezdi. Herkes dershaneciler burayı terk eder derken hiç de öyle olmadı. Dershane müdürü Fahri Koca
canlı yayına bağlanarak 'buradayız, moralimiz yerinde' diyerek Anadolu insanının civanmertliğini cümle aleme gösterdi.
Ve sene 2013. PKK tarafından sürekli
taciz edilen, buradan gidin denilerek
ölüm tehditlerine maruz bırakılan
dershaneciler ve okuma salonları çalışanları devlet eliyle Cizrelinin elinden alınmak isteniyor. Lütfen aşağıdaki grafiğe dikkatli bakın. İşte Cizre'de dershane gerçeğini en iyi anlatan, söze gerek bırakmayan grafiğin size anlatacağı gerçek:
1990'da sadece 2 öğrenciyi üniversiteli yapabilen Cizreli, 2011 yılında tam 460 evladını yüksek öğretime yerleştirmeyi başarmış. Sadece bu bile dershane
kapatma meselesinin uzun uzun düşünülmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Hiç olmazsa
'herşeye rağmen moralimiz yerinde, hizmete devam ediyoruz' diyen eğitimcinin bu vefaya ihtiyacı sizce de yok mu?
FUAT KARAZEYBEK / SAMANYOLUHABER.COM