Ergenekon’da öyle, AK Parti’yi kapatmada böyle!
Türkiye’de yaşanan ikiyüzlülüklere, çifte standartlara, şöyle bir göz gezdirelim..
“Bir öyle, bir böyle” tavırları not edip, “ilkesizlikler”i unutmayalım, unutturmayalım.. Şöyle bir özetleyelim, ahlaksızlıkları..
Ergenekon davasında şöyle diyorlar: “Olmaz ki ama. Böyle hayali
suçlamalarla insanların hayatları karartılmaz ki!”
AK Parti kapatma davasında ise şöyle diyorlar: “Yargıya güven duymak zorundayız.
Başsavcı,
kanun adına hareket ediyor, kendi kafasına göre muamele yapmıyor ki...”
Ergenekon davasında şöyle diyorlar: “Şu şununla konuşmuş, bu bununla telefonda diğerinden bahsetmiş. Böyle suçlama olur mu? Beyler, ciddi olmalıyız.”
AK Parti kapatma davasında ise şöyle diyorlar: “Ne yani, partinin kapatılması için, illa genel başkanlarının eline
silah alıp sokağa çıkmasını mı bekleyeceğiz? Mahkeme, suç olmayan hatta
beraat kararı verilen bir konuşmadan dolayı bile, kapatma kararı verebilir. Milletvekillerini siyasetten
yasaklayabilir.”
Ergenekon davasında şöyle diyorlar: “Hurşit
Tolon, Şener
Eruygur.. Bunlar çok saygın insanlar, terörle mücedele görevinde bulunmuş insanlar. Böyle tek bir savcının takdiri ile suçlanmaları doğru değildir. Türkiye bir hukuk devleti olduğunu göstermelidir, savcının keyfi işlemi durdurulmalıdır.”
AK Parti kapatma davasında ise şöyle diyorlar: “Kanunlarda,
Tayyip Erdoğan için siyasetten yasaklanamaz diye özel bir
düzenleme mi var? Tabii ki
iktidar partisi için de kapatma davası açılabilir.Bu meyanda,
Başbakan için de siyasetten yasak kararı verilebilir. Kanunlarda bir engel yok ki! Olmayan engeli kimse öne sürmesin!”
Ergenekon davasında şöyle diyorlar: “Savcının iddianamesinde biz bekliyoruz ki, ‘HurşitTolon şu bombayı alıp, şuraya koymuştur’ denilsin. Yoksa, bunun dışındaki ididalar, kuru hikayeden ibarettir. Böyle isnatlarla,
generallik yapmış insanlar suçlanamaz, suçlanmamalıdır!”
AK Parti kapatma davasında ise şöyle diyorlar: “Parti kapatmak için, illa bir
eylemin işlenmiş olması, bunun ispatlanması gerekmez. Sadece konuşma türünden fiillerle de parti kapatılabilinir. Muhatapların başbakan ve bakanlar olması, onlara bir ayrıcalık yapılmasını da gerektirmez.”
Ergenekon davasında şöyle diyorlar: “Sizin görüştüğünüz bir kişinin bombalarla yakalanmış olması, sizin de bu tür iddialarla suçlanmanızı gerektirmez. Bunun için çok somut, çok kesin deliller olmalıdır.”
AK Parti kapatma davasında ise şöyle diyorlar: “Milletvekillerinin, ilçe belediye başkanlarının konuşmalarından dolayı partinin kapatılamayacağı şeklindeki
savunma doğru değildir. Parti, tüm üyelerinin eylemlerinden sorumludur. Bunun takdirini de
mahkeme yapacaktır. Bizim yorum yapmamız doğru değildir.”
Ergenekon davasında şöyle diyorlar: “Suçlamaların bazı
emekli generallere de uzanması, amacın
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik olduğunu gösterir. Hedef, gözbebğimiz askerdir. Askeri kötülemek, karalamaktır.”
AK Parti kapatma davasında ise şöyle diyorlar: “50’den fazla milletvekilinin suçlanmasının, neredeyse
TBMM’nin % 10’unun siyasetten yasaklanmasının istenmesinin TBMM’ye yönelik bir saygısızlık içerdiğini söylemek insafsızlıktır. Suçlamaların
hedefinde milletin temsilcisi olan milletvekilleri ve TBMM yoktur. Kişilerle kurumları birbirinden ayırmamız gerekir!..”
Ergenekon davasında şöyle diyorlar: “Mustafa
Balbay’ı ne ile suçlayacaksınız? Yazdığı yazılarla mı? Böyle saçmalık olur mu? Bu ülkede düşünce hürriyeti, kanaat açıklama hürriyeti yok mu? Nerede
basın özgürlüğü?”
AK Parti kapatma davasında ise şöyle diyorlar: “Tayyip Erdoğan, 15 yıl önce de olsa, yaptığı konuşmalardan sorumludur. Parti kurulmadan önceki konuşmalar da olsa; partinin kapatılması, kendisinin siyasetten men edilmesi için yeterlidir. Eylem şartı aramak, kanunlardaki müeyyideleri uygulanamaz hale dönüştürür.”
Ergenekon davasında şöyle diyorlar: “Emekli de olsa, bir general için suçlama yapılırken, iyi düşünülmesi gerekir. Bir gazeteci hakkında suçlama yapılırken, çok dikkat etmek gerekir. Bunlar, toplumun önündeki insanlar. Bunlara gelişigüzel insan muamelesi yapılamaz”
AKParti kapatma davasında ise şöyle diyorlar: “
Anayasa’da herkesin kanun önünde eşit olduğu yazılı. Kimseye ayrıcalık verilemez. Başbakan da olsa, sonuçta kanuna aykırı davranan kim ise, kanun yakasına yapışır.Kimse de buna
itiraz edemez.Etmemelidir. % 47 oy almak, kimseye farklı muamele hakkı vermez.”
İşte böyle..
Bunlarda ilke de yoktur, ahlak da, utanma da!
A.KARAHASANOĞLU/VAKİT