İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nce
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan
duruşmaya,
tutuklu sanıklar
Albay Dursun Çiçek, Avukat
Serdar Öztürk,
Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz
Yıldırım katıldı.
Duruşmaya, savunması ve çapraz sorgusu tamamlanan sanık Dursun Çiçek'in
avukatı Celal Ülgen'in savunmasına kaldığı yerden devam etmesiyle başlandı. Celal Ülgen, müvekkilinin çapraz sorgusu sırasında,
mahkemenin
denizcilerin neden
hedef seçildiğini sorduklarını hatırlattı. Ülgen, Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı ve
Güven Erkaya'nın Kuvvet Komutanı olarak 28 Şubat'taki etkin işlevi, bir polisin askerliği sırasında kuryelik yaptığı ve basına bilgi sızdırmaktan yargılanmasına ilişkin basında Sarmusak olayı olarak bilinen
davanın denizcilerin hedef seçilmesinin nedenleri arasında olduğunu savundu.
Denizcilerin Karadeniz'de kurduğu uluslararası donanma güç birliğinin ABD'yi rahatsız ettiğini ifade eden Ülgen, deniz kuvvetlerinin kendi silahını ve gemisini yaparak kendi kendine yeten bir kuvvet konumuna geldiğine dikkat çekti.
"
İrtica ile Mücadele
Eylem Planı"nın basında yer almasının ardından bazı avukatların, MAZLUM-DER'in ve
AK Parti'nin şikayet dilekçeleri verdiklerine dikkat çeken Ülgen, "Bir
gazete haberine dayanılarak yapılan suç duyurularında birinci sıradaki
şüpheli İlker Başbuğ, sonra da Dursun Çiçek yer alıyor. Birçok suç duyurusunda birçok asker suçlanıyor. Şikayetçilerin tek ortak noktası
Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkan Türk Silahlı Kuvvetleridir." diye konuştu.
İddianamenin eklerindeki
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından soruşturmayı yürüten savcılara gönderilen bir yazıya da değinen Ülgen, yazıda,
Ergenekon davası, Erzurum'daki dava ve
Balyoz soruşturmasına ilişkin Genel
kurmay Başkanlığı'nın açıklamaları üzerine yapılan bir suç duyurusunun olup olmadığının sorulduğunu ileri sürdü. AB'nin bu bilgileri niye istediğini soran Ülgen, "
Genelkurmay adına şikayet yapılmışsa burada
demokrasi var. Yapılmamışsa yok öyle mi? O zaman burada demokrasi yok. Çünkü
Genelkurmay Başkanı hakkında dava açacak cesarette bir savcı yok. Bu suç duyurularını ek klasörlere koyma cesaretini gösteriyorlar. Bu demokrasi göstergesi asla olamaz. Bu Türkiye'nin nasıl bir
baskı altında olduğunu gösteren belgelerden biridir." dedi.
Davanın sanıkları arasında bağ olmadığını iddia eden Ülgen, sanıkların ortak dava arkadaşları olmalarının mümkün olmadığını dile getirerek, savcıların yasanın zorunlu kılmasına karşın hiçbir sanık hakkında lehte
delil toplamadıklarını ileri sürdü.
Savcıların görevi kötüye kullanma suçunu işlediklerini savunan Ülgen, bu iddianamenin kanıtlarının ihbarlar olduğunu da iddia ederek "Yoğun ve kurgulanmış bir ihbarcı müessesesi var." dedi.
Kafes,
Poyrazköy ve Amirallere suikast iddianamelerinin de bu dosyayla ilintili gösterilmeye çalışıldığını savunan Ülgen, "Tüm bunları birlikte düşününce, sayın mahkeme 'hakikaten
Beykoz Kaynarca'da Ergenekon'un silahları bulunmuş' algısına kapılıyor ve bu davanın sanıklarına bakış açısı değişiyor. Dursun Çiçek'e
tutuklama kararı verilmesinin başlıca nedeni olarak ben bunu görüyorum." diye konuştu.
Beykoz Kaynarca'da köylülerin ihbar ettiği ve iddia edilen mühimmatı saklayan kişilerin köylülere kendilerini fark ettirmek için her şeyi yaptıklarını da söyleyen Ülgen, "Birşey saklamak isteyen neden ağaçlara tornavida çaksın? Gömülen yerin istikametini göstersin? Bu mühimmatı bizim SAT'çılar gömmüş olamazlar. Bizim SAT'çılar bir şey gömmek istese, eminim gecenin sessizliğinde kayar bölgeye girerler, en derine gömerler ve Tanrı dışında kimse gömdükleri şeyi bulamaz. Bu 'Ergenekon Örgütü', geliyor ve kendini göstere göstere, 'gelin bunu bulun' diye mi saklıyor bu mühimmatları. Bunu yapanlar olsa olsa ABD'li conilerin kötü kopyalarıdır" iddiasında bulundu.
Çok kolay
imza taklidi yapılabileceğini göstermek istediğini belirten Ülgen, duruşma salonunda izlettiği videoda sağ elinde 2 parmağı olan bir kişinin Dursun Çiçek'in imzasını atarken yer alan görüntülerini gösterdi. Ülgen, görüntünün ardından da "İmza atan arkadaşın elinde 2
parmak var. İmza atmak için yetenekli olmak yeterli." dedi. Ülgen'in savunmasını tamamlamasının ardından söz verilen Dursun Çiçek de, adaletin tecellisi açısından bir an önce
tahliye edilmesini talep etti.
ASKERİ YAZIŞMA FORMATINDA "İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI"
İrticayla Mücadele Eylem Planı adlı belgede
ıslak imzası olduğu iddiasıyla yargılanan Kurmay
Albay Dursun Çiçek, bu planın askeri yazışma usullerine aykırı olduğunun 3 gün süren savunması sırasında özellikle altını çizdi. Çiçek dosyada yer alan ve altında ıslak imzası bulunduğu ileri sürülen
eylem planını askeri yazışma kurallarına uyarlayarak oluşturduğu belgeyi de savunmasını desteklemek için mahkeme heyetine sundu.
Duruşmaya verilen aranın ardından tutuklu sanık avukat
Serdar Öztürk'ün savunmasına geçildi.