Adalet Bakanı ve
Hükümet Sözcüsü
Cemil Çiçek, hava alanları ve limanların
Kıbrıs Rum kesimi gemi ya da uçaklarına açılması için
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (
KKTC) yönelik izolasyonların kaldırılması gerektiğini belirterek, ''Verilen sözlerde durmak da bir
Avrupai değerdir'' dedi.
Çiçek,
Bakanlar Kurulu'nun ardından açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çiçek, bir gazetecinin, Sermaye Pi
yasası Kurulu Başkanı'yla ilgili
kararnamenin Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılıp açılmadığına ilişkin soruya ''
Hayır'' yanıtını verdi.
Bir gazetecinin, AB İlerleme Raporunun açıklandığını belirterek, Kıbrıs konusunda Türkiye'ye 1 aylık süre verildiğini belirtmesi üzerine Çiçek, konunun bugünkü bakanlar kurulunda ele alınmadığını ancak
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül ve
Başmüzakereci Ali
Babacan tarafından açıklamalar yapıldığını anımsattı. Çiçek, şunları kaydetti:
''Aslında konu aynı. Söylenecek hususlar da bellidir. Bunu tekrar tekrar
gündeme alıp bizim değerlendirmemiz söz konusu olmaz. Biz bulunduğumuz noktada duruyoruz. Kıbrıs konusundaki tavrımız bellidir, kararlılığımız bellidir. Bu konudaki söylenen hususlar da gayet açıktır. Eğer hava alanlarımızın ve limanlarımızın
Güney Kıbrıs
Rum Kesimi gemi ya da uçaklarına açılması isteniyorsa
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yönelik izolasyonlar ve tecrit kaldırılmalıdır. Bunu çok net olarak söyledik. Aynı zamanda verilmiş olan sözlerin de gereğidir. Yani, bir kısım değerlere Avrupai değerler diyorsak ama verilen sözlerde durmak da bir Avrupai değerdir. Bu konuda bizim yapabileceğimiz çok fazla bir şey yok. Kaldı ki bunu iki de bir
Avrupa Birliği sürecini tıkayan Türkiye'nin veya bu sürecin önüne getirmek ve devamlı
tartışma yapmak bu konuyu bana göre de çözümlenir halde olmaktan çıkarır.''
-''ANADOLU YAKLAŞIMI''-
Anadolu Yaklaşımı'nın ne zaman yürürlüğe gireceğine ilişkin bir soru üzerine de Çiçek, bu yasayı en kısa sürede çıkarmayı arzu ettiklerini söyledi.
Çiçek, Anadolu Yaklaşımı Tasarısı Taslağı'nın sosyal yanı ağır olan bir
uygulama olacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Şimdi burada üzerinde durduğumuz konulardan bir tanesi şudur: Hükümet olarak geriye dönük hem vergiler açısından hem de
sigorta primleri açısından bir kaç defa kolaylık sağladık. Şimdi bu kolaylıkları hiç durmadan gündeme getirmek de yasalara uygun faaliyet gösteren borçlarını zamanında ödeyenler bakımından bir haksızlık meydana getiriyor. Burada bu anlamda bir şey yapmak niyetinde değiliz. Onu peşinen ifade edeyim. Ancak bir
düzenleme yapılırken o kapı açılır mı açılmaz mı ona bakmak lazım. Sadece
Maliye ve sigorta yönünden bir defa daha tasarının değerlendirilmesi lazım.''
Anadolu Yaklaşımı'na ilişkin bir başka soru üzerine de Çiçek, bununla ilgili genel çerçeve ve sözleşmeleri
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun düzenleyeceğini söyledi. Uygulamayla ilgili çerçeve yasa çıkarmış olacaklarını ifade eden Çiçek, sorunlu şirketler ile bankaların oturup konuyu değerlendireceklerini kaydetti.
Anadolu Yaklaşımı kapsamına girebilecek şirketlerin sayısına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Cemil Çiçek, şöyle konuştu:
''Sayıları bir açıdan baktığımız da 40-45 bin bir açıdan baktığımızda da 70 bine yaklaşan
küçük ve orta boy işletmelerin bir taraftan faaliyetlerine devam etmesi, çalışanların da çalışmalarına devam etmesi ama buna karşılık da geçmişte yaşanan borçlar sebebiyle borçlarını ödeyememiş olanlara bir nefes aldırmak suretiyle bu işletmelerin varlıklarını sürdürebilmesini temin etmektir.
Geçmişte
İstanbul Yaklaşımı dediğimizin de tartışmalı da olsa özünde bu yatmaktadır. Daha sosyal bir amaç güdülmektedir. Değilse borçların tahsili açısından zaten İcra
İflas Yasası vardır. Orada alacaklı alacağını almak için elinde çek varsa,
senet varsa icra iflas usulleri çerçevesinde bunu icra dairelerine götürür. Ne var ne yok satar veya iflasını ister. Sonuçta alacağını almaya çalışır. Bu alacakların tahsili açısından genel bir yaklaşımdır. Ama burada düşünülen işletmelerin hayatiyetine son vermek değildir. Bir tarafların borçlarını ödemesi, öbür taraftan da bu işletmelerin varlıklarını sürdürmesidir.
Özellikle sosyal amacı var çünkü buralarda pek çok insan sayısı azalmakla beraber geçmişte de çalışıyordu, şimdi de çalışıyor. Çalışanları da düşünmek, işsiz sayısına yeni işsizler katmak yerine bu işletmelerin üretime katkı sağlamasını temin etmek gibi insani ve sosyal amaçları olabildiğince esnek bir düzenleme getirilebilecek.''
-ECEVİT'İN NAAŞININ BAŞKA BİR YERE TAŞINMASI-
Başka bir gazetecinin, ''
Rahşan Hanım Gölbaşı'nda bir
arazi satın alıp, eşinin naaşını oraya defnedeceğini açıkladı. Hükümet olarak bu konuda yeni bir kararname daha çıkarabilir misiniz?'' şeklindeki sorusuna, Çiçek, şu karşılığı verdi:
''Biliyorsunuz, merhumun Türkiye'ye yaptığı katkılar sebebiyle milletimizin hasletlerine de uygun olarak bir cenaze merasimi yapılabilmesi için elimizden gelen her türlü çabayı göster ki, her türlü yasal imkanı ortaya koymaya çalıştık. Zannediyorum, hükümet olarak, bu konuda kimsenin bir şey demesi mümkün değil. Biz üzerimize düşeni yaptık. Artık bizim yönümüzden bu mesele bu an itibariyle bitmiştir. Bundan sonrası Türkiye'nin gündeminde, bir gündem konusu olarak kalması ne kadar doğrudur onu da kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.''