Türkiye zorlu bir
seçim sürecinden geçiyor.
AK Parti bu süreçte kapsayıcı bir adım atarak, milletvekili listelerinde farklı toplumsal kesimlerin temsilcilerine yer verdi. Bu
açılım bir
demokrasi projesi mi, yoksa vitrin
yenileme çalışması mı? Biz de aynı soruyu
Alevi yazar
Reha Çamuroğlu'na sorduk.
Kendinizi
Alevilik konusunda nasıl konumluyorsunuz?
'
Tarih Heterodoksi ve Babailer' adlı bir kitap yayınladım. Fakat bu kitabı Alevileri düşünerek yazmadım. Ailemin Alevi olması dışında bir ilişkim yoktu. Bu kitabın yayınından sonra çok sayıda Alevi beni buldu. Derneklerine, konferanslara, panellere ve
Hacı Bektaş'taki törenlere davet edildim. Bir anda cemaat içinde ki kanaat önderlerinden biri haline geldim.
CEMAAT, SİYASETİ DAYATIYOR
Kanaat önderi olmanız, bir misyon mu yükledi size?
Öyle de diyebiliriz. Alevi cemaatiyle ilişkim, beni birkaç arkadaşla (
Cemal Şener,
İzzettin Doğan, rahmetli Abidin Özgünay) birlikte Cem dergisini çıkarmaya kadar götürdü. Orada sorumlu yazı işleri müdürü oldum.
Cemaatle ilişkilerim daha da yoğunlaştı. Kanaat önderi olmak, birçok insanın sorunlarının çözümü için bana gelmeye başlamasına yol açtı. Fark ettim ki bu rol aslında siyasi. Ve cemaat de sizi öyle kabul ediyor. Bir anlamda bu siyasi rol size dayatılıyor.
Peki
siyaset...
Tam bu noktada bir çakışma yaşandı. Siz sorunları çözmek için siyasi güç istiyorsunuz, farklı
siyasi partiler de oy kaygısı için size gelip
destek istiyor. Ama hiç biri, “Bizden
aday olur musunuz” demiyor, “Bize destek verir misiniz” diyor. Ama siz siyasi gücünüzü siyasi role dönüştürmek istiyorsunuz. İşte bu yüzden siyaset. Alevilik benim önemli meselem, ama temel meselem değil. Şu anda Türkiye'nin
demokratikleşmesi ve küresel
ısınma benim açımdan çok daha öncelikli.
ERDOĞAN ÇOK DEĞİŞTİ
Neden AK Parti?
Türkiye'de insanların görüşlerinin değişimine karşı bir “değiştirtmeme” anlayışı var. Ne Erdoğan 1994'ün Erdoğan'ı, ne de Gül... Aradan 13 yıl geçti. Bu insanlar o süre içinde okudular, yaşadılar, siyasetin pratiği içinde oldular. Bu süreç bütün insanları değiştirir. Ama Türkiye'de böylesi değişimlere sürekli şüpheyle
bakan, kişinin değişimdeki samimiyetine inanmayan bir bakış var. Şu bir gerçek ki, bilgi insanı değiştirir.
Nasıl bir değişim izlediniz AK Parti'de?
AK Parti, ekonomi ve demokratikleşme konusunda güzel ve önemli adımlar attı. Son dönemlerde Aleviler konusunda da bir şeyler yapmaya başladı. Ve seçim süreci başladı. AK Parti Türkiye'de modernleşmeyi ayakları üzerine dikebilecek tek parti.
AK Partililer “Ali'yi sevmek Alevilikse, ben de Aleviyim” diyor. Yeterli mi bu söylem Alevilik için?
Tabi ki Hz. Ali'yi seven herkes Alevi değil, fakat bu duygusal bir yakınlık kurma olarak da okunabilir. Ancak Aleviler geçmiş korkularla bu söylemi de asimilasyona uğratılma girişimi olarak görüyorlar. AK Parti 4,5 yılda Aleviler konusunda olumlu hiçbir şey yapmadı. Ama olumsuz da hiçbir şey yapmadı. Peki, bundan önceki iktidarlar yaptı mı?
Hayır...
AK Parti tercihiniz cemaat içinde nasıl karşılandı?
Diyorlar ki 'Biz tek parti döneminde rahattık'. Nasıl bir rahatlık bu? Tek parti döneminde
Okmeydanı Alevi Derneği diye bir
tabela asabilir miydiniz? Cemevi kurmaya kalksaydınız ne olurdu? Biliyoruz ki Cem ayini yaptığı için bir çok
dede jandarma tarafından götürülmüş ve acı çekmiştir. Bu nasıl bir donmuş zihniyettir. Benim AK Parti'ye katılmama karşı çıkıyor bazı Alevi
dernekleri. Çünkü ezberlerin bozulacağını düşünüyorlar. Hele bir de elime
hizmet fırsatı geçer ve bazı meseleleri çözme imkanım olursa, bu dernekler çok etkilenir. Ama sokaktaki Alevi ile Pir Sultan Derneği'ndeki Alevi'yi birbiriyle karıştırmamak lazım. Türkiye'de sokaklarda eğer bir Alevi problemi görmüyorsak bu, toplumsal düzlemde Alevilerle Sünnilerin kaynaşmış olduğundadır. Bu yüzden birçok Alevi beni daha iyi anlıyor.
ALEVİLERİN GAYRİMÜSLİMLEŞMESİ İSTENİYOR
Ne istiyor size karşı olan dernekler?
Aslında daha net bir şey söyleyeyim. Alevilik üzerinde
sistemli bir program vardı. Neydi bu; 1. Alevilik
İslam dışıdır, 2. Alevilere Meclis'te
kota verilsin, 3.
Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın. Bunlar laf olarak kolay, ama icraatı mümkün değildir.
Kim yürütüyordu bu programı? Diaspora mı, Türkiye'deki Alevi dernekleri mi?
Diaspora'nın bir miktar etkisi var, çünkü parası var. Eskiden buradan
diasporaya para giderdi -nasıl gittiğini ben söylemeyeyim, bilenler biliyor-, şimdi ise tam tersi. Bu parayla Türkiye Alevilerinin denetlenmesi hedefleniyor.
Kim destekliyor bu programı?
Bu programın iki destekçisi var, içerde ve dışarıda. Dışarıda, Almanya'da,
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu'nun desteklediğini biliyoruz. İçerde ise güçlü destekçiler var. İçerdekiler Alevilerin gayri müslimleşmesini istiyorlar. İki nedenle istiyorlar bunu. Devletin içinde odaklanmış bir grup Alevi,
inançlarına dönerlerse Şiileşeceklerini düşünüyor. Bu dönüşün, Türkiye'nin büyük Şii komşusu tarafından kullanılabileceği endişesi içindeler. İkincisi ise Aleviler Sünnileşirse ya da laikliği bu kadar güçlü savunmaktan vazgeçerlerse, bu sefer İslamcı cephenin güçleneceğini düşünüyorlar. Devletin içindeki bu gruplar Alevilerin gayri-müslim ya da dinsiz olmasını iyi bir şey olarak görüyor. Kendi halindeki bu dernek ve kurumların bu kadar güçlü ses çıkarmaları, devlet içindeki bu gruplar sayesinde oluyor. Devlet içindeki güçlerle, bu dernek ve kurumların ilişkisi de var.
22 Temmuz'da seçime giriyoruz, savaşa değil!
Sizce seçim süreci nasıl ilerliyor? Demokratik sistem açısından bakıldığında, herşey yolunda mı?
Aslında içinden geçtiğimiz süreç sağlıklı değil. Bu süreç insanlara iki şey dayatıyor: Ya o cephedesin ya da bu. Seçime gidiyoruz, savaşa değil. Bu ülkeye bu gerilimi
hediye edenler her kimse, Türkiye'nin dostu değiller. Bu gerilim varoşlarda, sokaklarda patl
arsa ne yapacak bunlar?
Bir parti lideri çıkıp, bir kanala 3 milyon dolar verdim diyebiliyor. Neden veriyorsunuz, neye karşılık? Peki o kanal düşmanlık öğütlemekten başka ne yapıyor bu ülkede?
Fakat, Aleviler sözünü ettiğiniz o partiyi büyük bir sadakatle desteklemeye devam ediyorlar.
Ben buna mazoşizm diyorum. Ne yaptılar; o partinin kapısında yattılar, çanta taşıdılar, fakat listelerde umduklarını bulamayınca 'Bu listeler demokratik değil' dediler. Peki
aday adayı olurken bilmiyor muydunuz bunu?
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Alevilik konusundaki çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Henüz yetersiz, fakat yine de çok olumlu buluyorum. Her yeni girişim başlangıçta yetersizdir.
Peki ya, Alevilerin
diyanet içinde temsiline ne diyorsunuz?
Ben karşıyım.
Diyanetin Dede görevlendirmesi...
Bu, Diyanet İşleri Başkanlığı altında değil de başka bir yapı ile sağlanabilir.
Bir de Alevilerin
laiklik anlayışını sormak istiyorum.
Bence çok sorunlu. Bütün
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları laikliği savunmak durumundadır. Bu Alevilere has bir şey değil. Ama şunu da söyleyelim: Bir inanç laik olamaz; 'çağdaş' olamaz. 'Alevilik çağdaş bir inançtır' ne demek? Bir anlamı yok. Yeni bir inanç değil ki...
Aleviler için toplanan paralar nereye gitti?
Devlet, çeşitli dönemlerde çeşitli Alevi dernek ve kurumlarına
yardım etmiştir. Fakat birçok yardımın akıbeti belli değildir.
Mesela,1995 yılında,
Tansu Çiller döneminde Alevi derneklerine 425 milyar lira
bağış yapılmıştır. Bu paranın nereye gittiği hâlâ açıklanmış değildir. Hangi hizmetlere harcanmıştır bu para? Acaba bazı kişiler bu parayla arsalar alıp, sonra satıp kâr etmişler midir?
İmarsız arsa alıp, sonra belediyeden imar alıp, bu arsayı satıp kâr etmişler midir mesela? Bütün bu soruların tek tek cevaplanması gerekiyor.
Devletin kurumları da bu tür şaibelerin üzerine gitmiyor. Mesela
Sivas katliamından sonra toplanan paralar... Ailelere yardım gibi gerekçelerle toplanan paraların miktarı ve hangi insani, ulvi amaçlar için harcandığı kamuoyuna mutlaka açıklanmalı. Bunları öğrenmek bütün Alevilerin hakkı.
Yeni
Şafak