Bakan
Cemil Çiçek,
seçim sonuçları üzerine yorumundan hareketle yapılan haberlere tepki gösterdi. Konuyu Baş
bakan Erdoğan ile konuşmadığını belirten Çiçek "Ben bir şey söylediysem onun arkasında da dururum ama zaman zaman bu hatayı hepimiz yapıyoruz" şeklinde bir açıklama yaptı. Çiçek'in kullandığı dilin dün açıklama yapan
Başbakan Erdoğan'ın sıkça kullandığı kelimelerden oluşması da dikkatlerden kaçmadı.
ASLINDA NE DEMEK İSTEMİŞ?
SEÇİM SONUÇLARINI YORUMLADI
BAYKAL'IN SÖZLERİNE CEVAP
ÇİÇEK'İN KONUŞMASINDAN BAŞLIKLAR
- Ben bir şey söylediysem (DTP'nin oyları
Ermenistan sınırına dayandı), onun arkasında da dururum. Ama benim kastetmediğim şeylerin dışında yorumlar yapılıyorsa, bunu söylemedim demek de hakkım. Benimde fikir özgürlüğü hakkım vardır. Bu olup bitenlere baktığımızda, bu sözün değerlendirilmesinden öte belli çevrelerin bir
linç kampanyasına dönüştürdüğünü de görüyorum. Bu yapılabilir. Bunlar da olur. Ben bu kampanyanın neresindeyim ona da bir bakmak lazım.
-
Seçim sonuçlarına partiler üstü bakmak gerekir.
Iğdır ile ilgili yorumum şahsi değerlendirmemdir. İl genel meclisi açısında tüm bölgelerde birinci partiyiz. Diğer partilerin hepsi
Türkiye'de söz sahibi olmak isteken seçim sonuçları bölgesel çıkıyor. Bunu bir incelemek lazım... Bizim bu dönemde yaptığımız neydi? Hizmet odaklı
siyaset yapmak. Biz bunun sonucunu değerlendireceğiz. Yani kimlik siyaseti yapmadığımızı, yapmayacağımızı Başbakan her gittiği yerde ifade etti. Türkiye'de kimlik siyaseti bir kısım sıkıntıları neden olacağı için biz buna girmedik.
- Pazartesi günü hükümet adına yaptığım açıklamada, dedik ki seçim bitmiştir, biz söyleyeceklerimizi söyledik, mealen söylüyorum,
sandık önemlidir ama sandıktan çıkan iradeye saygı duymak en az sandık kadar önemlidir. Ben bu lafı ilk defa söylüyor değilim.
- İkinci gün söylediğim bir başka şey var 19.31 itibari ile, her parti kendi yönünden değerlendirecektir, her parti bakımından daha sonuçları bilmeksizin. Bunun bir
propaganda yönü olacaktır elbette. Filanca yerden daha fazla oy almam gerekiyordu alamadım, bunlara yönelikte içe dönük bir değerlendirme yapılmalıdır dedim. Daha belli olmadan. İkinci gün
Bakanlar Kurulu toplantısı oldu, ön değerlendirme yaptık. Pazar akşamı Başbakan’ın bir değerlendirmesi oldu. Sonuçta da yaptığımız açıklama, milletimiz büyük bir olgunluk göstermiştir, biz bunu benimsiyoruz.
- Artık seçim sonuçları Pazartesi günü şekillenmişti. Aşağı yukarı hangi partinin nereden ne aldığı önem arz ediyor. O zaman da söylediğimiz şudur. Bütün değerlendirmeler belediye başkanları üzerinden yapıldı.
Ankara’yı
İstanbul’u
İzmir’i kim alacak? Hep değerlendirme bunun üzerinden yapıldı. Benim söylediğim aynı gün, artık seçim sonuçları da ortaya çıktığına göre, bunları Türkiye haritasına koyup partiler üstü bir değerlendirme yapma gereği var.
- Şimdi bu haritaya baktığımızda, bir partimiz sadece belli bir bölgede var. Bugün bazı basın yayın organlarında, birilerinin başkanlığında bir
heyet görevlendiriyor. Bir partiye bakarsanız, belli bir bölgede gözüküyor. Türkiye’nin her tarafında il genel meclisinde baktığınız zaman ana parti
AK Parti gözüküyor. Ama öbür taraftan baktığınızda siyaseten parçalı bir yapı var. Burada düşündürücü bazı hususlar olması lazım. Bu da partiler içi değerlendirme ve bilimsel araştırmalarla olur.
- Partilerin hepsi, bir tanesini ayırabiliriz çünkü, o parti Türkiye partisiyim demiyor, ben bir kimlik siyaseti yapıyorum diyor, diğer partilerin hepsi Türkiye’de söz sahibi olmaya çalışıyor. Ama seçim sonuçlarına bakarsanız bölgesel seçim ortaya çıkıyor.
- Daha evvelden 2004 haritasına bakarsanız bu belli bir bölgedeydi. Şimdi kimlik siyaseti yukarıya çıkıyor. Bu bölgelerin kendilerine mahsus özellikleri var.
Kimlik siyasetini merkez yaparsanız, biz bunu yanlış görüyoruz,
hizmeti bir tarafa bırakacak, yanlış üzerinden sen bunu verdin o şunu dedi, eğer bu Türkiye’nin yararınaysa onun üzerinden siyaset yapılması lazım.
- Benim söylediğim çok açık. Ama bunun üzerinden benim maksadımın ötesinde birileri bir yorum yapıyorsa, benim karşı çıktığım nokta burasıdır.
- Sayın Başbakan tabi bir
cevap vermiş. Benim söylediğim bu çerçevede bir açıklamadır. Ben bir şey söylediysem bunun arkasından demedim demem. Bunu zaman zaman yapıyoruz. Böyle bir konuşma
gazetede yer almışsa, normal şartlarda birbirimize sorabiliriz. O da okuduğu gazete açısından bakıyor. Bu hatayı hepimiz zaman zaman yapıyoruz. Ben kendisine anlattım olayı. Kimlik siyaseti de bu ülkede yapılabilir diyenler de var. Biz bunun doğru olmadığını baştan beri savunuyorum.
- Türkiye’de zaman zaman bir kısım, hükümet üyeleri arasında
çatlak çıkartmak isteyenler arasında, biz bunları çok gördük. Ben bu partinin Türkiye’de önemine inanıyorum. Bugüne kadar her türlü çabayı gösterdim.
- Bugün buna en çok AKP’nin başarısı olarak vurguladığımız konuların başında AB geliyor. Bunun hamallığını yapan bakanlardan birisi benim. Türkiye bir yol katettiyse, bir çok insan linç kampanyalarını bile konuşabiliyorsa, 6,5 yılda yükselen demokrasiden ötürüdür.
- Ben hep dik duruşun sahibi olarak bugüne kadar geldim. Onun için kimsenin benim demokratlığım, memleketimi sevme noktasında kimseyle bir tartışmaya da girmem, açmam.
- Ben Başbakan’ı çok iyi tanırım. Türkiye’nin özellikle bundan sonraki dönemde en etkin konumda olmasını hep arzu ettim. Bu partinin de ne kadar önemli olduğunu,
kapatma davası nedeniyle belki 50 defa söyledim, bu parti önemlidir. Bunun en iyi tanıkları, beni en iyi tanıyacaklar Başbakan’dır, Cumhurbaşkanı’dır.
- Bir soru sorulunca arkadaşlarımız konuştu. Kendi aramızda konuşup değerlendirmek, eğer bundan sonrada insanlar hatalıysa, ondan sonra söylenebilir.
- Bu seçimin galibi AK Parti’dir. Kaybedenler var. Eğer
hedef bir Türkiye partisi olmaksa, her tarafta olmak gerekiyorsa, bu AK Parti’dir. AK Parti 2002’den bu yana 4 defa seçime girdi, birinci parti AK Parti.
- Biz maçı 5-0 kazanacağız derken, 2-1 kazanmışız, 3-1 kazanmışız. Az bir farkla kazanmışım, netice itibari ile tahtaya sonuç yazıldığında bu parti girdiği her seçimde birinci parti olmuştur.
- Muhalefete göre Türkiye batmıştı mahvolmuştu. Neden peki onlar yüzde 39 alamadı? Bunlar siyasi söylemlerdir. Bu tür sözleri de kendi geriye dönüp, siyasi başarıları açısından tartması gerekecek kişi
Baykal’dır.
- Bunlar her seçim sonucu kendi seçmenine moral vermek için söylenen laflardır. Belediyelerin yarısını biz kazandık, yarısını diğer partiler kazandı. Biz 39 aldık, peki kendileri neden 39 alamadı. O onu alamadı, bizde parti içinde niye iki düştü üç düştü, bunu da içe dönük yapmamız gerekiyor.