AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Hüseyin Çelik, '
iki dil' ve ' özerklik' tartışmalarının temelinde malum partinin
seçime mağduriyet oluşturarak gitmek istemesi ve diğer marjinal partinin barajın altından kurtarılmaya çalışmasının yer aldığını savundu.
Çelik, AK Parti
MYK toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, iç ve dış konuların ele alındığını, ilgili genel başkan yardımcılarının ise sunum yaptığını belirtti. Seçime yönelik çalışmaların da MYK'da değerlendirildiğini ifade eden Çelik,
MYK toplantısında kararlılıkla bir seçim ekonomisine gidilmeyeceği ve kesinlikle popülizm yapılmayacağı konusunda kararlılık bildirildiğini ifade etti. Popülizmin Türk siyasetinin hastalıklarından birisi olduğuna işaret eden Çelik,
BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Baş
bakan Erdoğan'ın
Meclis konuşmasına yönelik 'Allah'a şirk koştuğu' iddiasına ilişkin soruya ise şu cevabı verdi:
"Bu söylenen sözler şık olmamıştır, kaba düşmüştür. Sayın
Başbakan vahdetin de tevhidin de şirkin de ne olduğunu, Türkiye'de ne olduğunu en iyi bilenlerdendir. Sayın Başbakan bunu çok net bir şekilde vurguladı. Farklı kavimlerin varlığını kabul etmek insanlığımızın ve inancımızın bir gereğidir. İnsanlar birey olarak farklı oldukları gibi etnisite olarak da farklıdırlar. Tüm etnisitelerin örf ve adetlerine saygı duymak elbette insani olan bir görevdir, devletlerin de görevidir. Biz çokluk içinde birliği savunuyoruz. Buna tarihi geçmişimizde kesret içinde vahdet deniyor. Çokluk içinde birlik en demokratik duruştur. Halıda farklı farklı desenlerin olması güzellik unsurudur ama
halı bir bütündür. Kimse halıyı bölüp parçalayarak, makasla üçe beşe bölerek bir sonuca varamaz. Sayın Başbakan'ın dünkü söyleminden rahatsız olanlar Türkçüler ve Kürtçüler olmuştur. Ama Türkler ve
Kürtler, Başbakan'ın bu sözlerinden memnun olmuşlardır." dedi.
Çelik, AK Parti iktidarı dönemde Doğu ve Güney
doğuyla ilgili olarak tabu olan birçok konuya neşter atmalarını kamuoyu büyük bir ilgiyle izlediğini söyledi.
Kendi dönemlerinde olağanüstü halin kaldırıldığını kaydeden Çelik,
faili meçhul cinayetlerin aydınlanmasının sağlandığını anlattı.
"Memlekete hâkim olan
derin devlet ve çeteler çökertilmiştir." diyen Çelik, "Demokrasi gibi kaygısı olan bütün insanların Başbakan'a ve hükümetine teşekkür etmesi gerekiyor. Kötü muamele ve işkence Türkiye'nin gündeminden çıkmıştır. Yol aramaları
yayla yasakları olağanüstü halin olağan uygulamalarıydı." ifadelerini kullandı.
Hükümetlerinin her türlü ayrımcılığa karşı sözleşmelere
imza attığını kaydeden Çelik, son dönemdeki tartışmaların sebeplerini ise şöyle açıkladı: "Malum parti, bir mağduriyet oluşturarak bölgede daha avantajlı bir hale gelmeye çalışıyor.
Masum talepler öne sürdüklerini ve bunların karşılık bulmadığını, yansıma bulmadığını iddia ederek halka gideceklerdir. Bu aşırı, marjinal söylemler ve çıkışlarla bir taraftan da diğer uçtaki siyasi parti, barajın altından kurtarılmaya çalışılıyor. Ben bu siyasetçi arkadaşımızın Başbakanımıza yönelik çirkin ve kaba ithamını sizlerle paylaşmak istiyorum." diye konuştu.
WİKİLEAKS ÇALIŞMASI TAMAMLANDI
"Wikileaksla ilgili çalışma ne durumda?" yönündeki soruya ise Çelik, "Bu çalışma tamamlandı. Önümüzdeki MYK'ya getirilecek. Genel Başkan Yardımcımız
Abdülkadir Aksu'nun başkanlığında yürütülen bir çalışmaydı. O çalışma hükümetten bazı arkadaşlarla görüşerek gelecek MYK toplantısına, nihai yapılabilecekler, olabilecekler, olmayacaklar ile
rapor sunacaklardır." şeklinde
cevap verdi.
"İZMİR HALKINA SÖYLENMİŞ SÖZÜM YOK"
İzmir'de yaptığı konuşmayla ilgili soruyu ise Çelik, "Benim İzmir'le ilgili sözlerimde de şunun altını çizmek isterim. Orada sorulan bir soruya verdiğim cevap birileri tarafından sağa sola çekildi. Asla İzmir halkına karşı söylenmiş bir sözüm yoktur. Eleştirilerim CHP'li belediyelere ve onların yöneticilerine yönelik sözlerdir." şeklinde cevapladı.