Bakan Çelik,
teröristbaşı Öcalan'ın muhatap alınmasının ise söz konusu olamayacağını vurguladı.
Bakan Çelik, Bursa'da
Mevlana Mahallesi'nde
Hacılar Camii bahçesinde mahalle sakinleri ile bir araya gelerek sorunlarını dinledi.
Gazetecilerin sorularını da
cevaplandıran Bakan Çelik, MGK toplantısında alınan sınır bölgelerinde profesyonel askerler bulundurulması kararını değerlendirdi. Kişisel olarak bu kararın gecikmiş bir karar olduğunu düşündüğünü ifade eden Bakan Çelik, yaklaşık bundan 1,5 yıl önce Bakanlar Kurulu'nda
Genelkurmay Başkanı'nın bir sunumunda bu konunun ele alındığını hatırlattı.
Sınır bölgelerine profesyonel asker gönderilmesinin çok doğru bir karar olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, "Teröristle mücadele edecek donanıma ve yeteneğe sahip ekiplerin sınır bölgelerinde var olması bile
terörist için yeterlidir. Yani
mesaj olarak bile yeterlidir. Çünkü bunlar gerçekten o coğrafi şartlara göre eğitim almış, onların hakkından gelecek donanıma sahip askerlerdir. Bu çok önemli bir adımdır." diye konuştu.
"
TOKİ 170 KARAKOL YAPACAK"
Sınır bölgelerine güvenli
karakolların inşa edilmesi sürecinin de önemli olduğunu ifade eden Çelik, şöyle konuştu: "Karakolların inşası konusunda ise güvenlik ihtiyacı var oradaki askerler açısından. Yani sıradan yapılacak girişimlerde zarar görmeyecek, can kaybına sebep teşkil etmeyecek sağlamlıkta karakolların yapılması gerekiyor. TOKİ ile yapılan
anlaşma çerçevesinde hemen yaklaşık 170 tane sağlıklı ve dayanıklı karakollar yapılacaktır."
Alınan kararların terörü bitirmede etkili olacağını, ancak bunun zorlu bir süreç olduğunu bütün milletin bildiğini dile getiren Çelik,
teröristbaşı Öcalan'ın dikkate alınması gerektiği yönündeki açıklamara da sert tepki gösterdi.
Çelik, şunları dile getirdi: "Kim ne amaçla ne söylüyor biz onu bilemeyiz.
Türkiye köklü bir
ülke, güçlü bir devlet. Kimi muhatap alacağı, hangi yöntemi izleyeceğine kendisi karar verir. 50 bine yakın vatandaşın kanına mal olmuş insanlarla görüşülmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Böyle bir şey hükümetimizin gündeminde yok. Burada bir şeyleri meşrulaştırma zemini oluşturma çabası var. Bunun herkes farkındandır."
Mevlana Mahallesi'nde Kürtlerle Türkler'in birlikte huzur içinde yaşadığına işaret eden Bakan Çelik, bir sorun varsa, bir talep varsa onun çözülmesi için çalıştıklarını kaydetti.
Çelik, demokratik
açılımın amacına ulaşıp ulaşamayacağı yönündeki bir soruya ise şu cevabı verdi: "Ben bu açılımın bir yönüyle içindeyim. Sorun diye bir şey yok. Sorun diye takdim edilmesi, ayrışmaya dönük takdim edilmesi bizim gündemimizde yok. Çeşitli kesimlerin, yörelerde yaşayan insanların, inaçn gruplarının talepleri var. Bu taleplerin karşılanmasına çalışmamız var. Hükümetlerin yapması gerekenler budur. Bursa'da bizim öyle mahallelerimiz var ki, Türkiye'nin
yoksul denilen mahallelerinden daha da yoksul. Ama sorun bu değil. Sorun vatandaşların talep sorunudur. Mümkün mertebe, vatandaşların eşit şartlar içinde, huzur içinde yaşamalarını gerektiren taleplerden oluşuyor. Demokratik açılımı da bu taleplere cevap verme şeklinde değerlendiriyoruz."
"AÇILIMI HAZMEDEMEYENLER TERÖRÜ AZGINLAŞTIRIYOR"
Çeşitli çevrelerde yaşanan telaşın açılımdan kaynaklandığına dikkat çeken Çelik, Türkiye'nin kritik bir süreçten geçtiğini belirtti.
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye
demokratikleşme, normalleşme konusunda anayasa değişikliği dahil çok önemli adımlar attı. İnsanımızın özgürleşmesinden, haklarını kullanmasından, özgür bir birey olarak yaşamasından rahatsız olan çevreler var. Dayatma olacak ki çatışma olsun, kin ve nefret tohumları ekilsin. Oysa demokratikleşme, bu kin tohumlarını ortadan kaldıran bir düzene gitmektir. Bunu hazmetmek istemeyen çevreler, çatışmadan beslenen çevreler bu açılımlardan rahatsız olan çevrelerdir. Terörün azgınlaşmasının altında da bu bakış yatıyor. Geçmiş dönemlerde terör arttıkça demokratik alan daralıyordu, biz bu alanı genişletmeye çalışıyoruz. Bunun ilacı budur. Türkiye'de
demokrasi genişlerse, herkes dilediği gibi konuşursa sorunlar azalır."
Diğer Fotoğralar