Bu sürecin yargıcın kişiliğini bitirdiğini, ancak Türkiye'de
sistemin böyle işlediğini vurgulayan Can, "Eğer
dosyaları
Yargıtay'a göndermezseniz
terfi alamazsanız. Çok dosya göndermelisiniz. Türkiye'deki yargının demokratikleşmesi acil bir ihtiyaçtır." dedi.
Doç. Dr. Can,
Eskişehir Hukuksal Bakış Derneği tarafından düzenlenen ''Yargının Demokrasi ile İmtihanı'' adlı konferansına katıldı.
Adliye Sarayı
Konferans Salonu'nda konuşan Doç. Dr. Can, Türkiye'deki yargının demokratikleşmesinin çok acil bir ihtiyaç haline geldiğini kaydetti. Türkiye'de
darbe sistemi içerisinde yaşandığını vurgulayan Doç. Dr. Can, bu düzenin bir an önce kaldırılarak demokratikleşmenin yaygın hale getirilmesi gerektiğini anlattı. Doç. Dr. Can, şöyle dedi: "Ana
yasalarımız darbe anayasası, idari yasa ilişkilerimiz darbe yasası, askeri ilişkilerimizi ve yasalarımız darbe yasası, siyasi ve toplumsal yaşantımızın tamamı darbe yasaları ile yönetiliyor. Yasaların neredeyse yüzde 80'i kurumsal idarenin dışında. Böyle bir durum içerisinde yargı, parlamenter, batılılaşma, çağdaşlaşma ve
demokrasi tartışmasını yapıyoruz. Bunların hepsi
sanal tartışma. Farklı sanal bir gerçek içerisinde yaşıyoruz. Bu gerçekliği öncelikle sorgulamamız gerekiyor. Bu sanal ortamdan nasıl olursa olsun çıkmamız gerekiyor. Bu sistemi toplumsal irade, çağdaş değerler doğrultusunda, demokratik ilkeler doğrultusunda dönüştürmek zorundayız. İçinde yaşadığımız sistem kültür ve dil üretti. Bu dil bizde öyle alışkanlık getirdi ki, normal görmeye başladık her şeyi."
"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ PAKETİ İÇERİSİNDEKİ MADDELER İKİ PAKET HALİNDE GRUPLANDIRILARAK OYLANMALI"
Anayasa değişikliği paketine de değinen Doç. Dr. Can, ilginç bir de teklifte bulundu. "Her zaman iyi demokrasi gerektiren bir sistem üzerindeyiz." diyen Doç. Dr. Can, anayasa değişikliği paketinin içinde, birbirine bağlantısız normların olduğunu dile getirdi.
Doç. Dr. Can, "Yargı için bir paket var. Onun dışında yargıyla ilgili olmayan paket var. Bu iki normların iki ayrı paket halinde oylanması daha sağlıklı olur. Çünkü birisinde bir maddeyi kabul etme, ötekinde ise maddeleri kabul etmeme tercihi olabilir. Maddelerin tek tek oylanması taraftarı değilim. Düşünsenize bir anayasa üretiyorsunuz ve bütün maddelerini tek tek oyluyorsunuz. Yarısı oylandı, yarısı oylanmadı anayasanın. Nasıl anayasa olacak bu? Ama nasıl bir sistem içerisinde olacaksınız. Keşke olmuş olsaydı. Yani demokrasi olduğu kadar. Bu yüzden anayasa değişikliği paketi içerisindeki maddelerin tek tek yerine maddelerin iki ayrı paket halinde gruplandırılarak oylamaya sunulması daha demokratik ve doğru olur diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.
"ÇOK DOSYA GÖNDER TERFİYİ KAP"
Konuşmasında yüksek yargıyı da eleştiren Doç. Dr. Can, hâkimlerin terfi etmeleri için 2 yıl boyunca çıkarttıkları dosyanın en az 40'ını Yargıtay'a ve Danıştay'a göndermek zorunda olduğunu ifade etti.
Yargıtay'ın hâkimlerin gönderdiği dosyaları puanladığını ve buna göre yargıçların terfi aldığını anlatan Doç. Dr. Can, ''İyi puan alabilmek için de Yargıtay'ın, söz konusu davalara benzer davalardaki kararlarına benzer kararlar veriliyor. Bu süreç de yargıcı ve yargıcın kişiliğini bitiriyor. Türkiye'de sistem böyle işliyor." dedi.
Bu sistemin demokratik olmadığının altını çizen Doç. Dr. Can, "Demokratik hiçbir ülkede böyle bir sistem yok. Demokratik hiçbir ülkede temyiz mahkemesi dışındaki yüksek mahkemeler bu kadar yoğun çalışmıyor. Türk yargı sisteminin oluşumuna bakıldığında demokrasiyi, temel hak ve
özgürlük kaygılarını çok fazla bulamazsınız." şeklinde konuştu.
Türkiye'deki yargının demokratikleşmesinin çok acil bir ihtiyaç haline geldiğini kaydeden Can, yargı çoğulculaştırılması gerektiğini dile getirerek, "Yargı çoğulculaştırıldığında bizim özgürlüklerimizin güvencesi haline gelebilir. Tek tip bir yargı müzakere yapamaz. Çoğulculaştırma, toplumsal
adalet beklentilerine
cevap verebilir.'' ifadesini kullandı.
Konferansın sonunda, Hukuksal Bakış Derneği Başkanı
Ramazan Ural, Doç. Dr. Can'a bir plaket takdim etti.
(CİHAN)