İsmailağa
Cemaati'nin önde gelen isimlerinden
emekli imam
Bayram Ali Öztürk'ün bıçaklanarak öldürülmesinin ardından çıkan bazı haberler, 'provokasyon amaçlı' ve bazı odakların ortalığı karıştırma isteği şeklinde yorumlandı. Sauna Davası sanıklarından
Kasım Zengin'in
Şubat 2006'da polise verdiği ve cemaate yönelik suçlamalarda bulunduğu ifadenin bazı gazeteler tarafından yeniden yayınlanması dikkat çekti. “Şeriat mahkemesinde yargılandım” şeklindeki ifadesi dün
İstanbul Müftülüğü ve Emniyeti tarafından yalanlanan Zengin'in, 28 şubat döneminde istihbarat çalışması yaptığına dikkat çekildi.
MAĞDURKEN HEDEF OLDUK
İsmailağa Cemaati çevresinde, “cinayetin çözülmesi bir tarafa bırakıldı, medya bizimle uğraşıyor” şeklinde rahatsızlık olduğu belirtiliyor. Cemaat mensupları, sıkça “Neden İsmail Ağa?” sorusunu dillendirip, cevabını arıyor. Cemaatin ileri gelenleri ve çevredeki esnaftan konuştuğumuz kişiler “Biz iki cinayette, iki değerli büyüğümüzü, konuşmalarıyla tavırlarıyla örnek olan, ilim ve fazilet sahibi iki sevdiğimizi kaybettik.
Medya ise
linç iddiasını bahane ederek bizi
hedef gösteriyor. Bu haberler, camide katilin başını mermere vurduğu iddia edilen kişilerin unutturulmasını mı amaçlıyor? Cinayetlerin arka planındaki kişilerin ortaya çıkarılmasını istiyoruz” dediler.
Emniyet Genel Müdürü
İstihbarat Dairesi eski Başkanı
Bülent Orakoğlu da, Öztürk'ün öldürülmesi olayının arkasında provakasyon yaratma çabası olduğunu söyledi.
ARAYA SIZMA OLABİLİR
Orakoğlu, İsmailağa Cemaati'nin büyük bir cemaat olduğunu, araya sızmalar olabileceğine dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Böyle bir sızma gerçekleşmiş ise bu
demokrasi dışı kullanılabilir. Bu insanların yaşayış tarzları ve şekilleri belli eğer bu cemaatin içine sızma ve provokasyon var ise bu '
İrtica geliyor' diye kullanılabilir. Emniyet ve
savcılık tahkikatı devam ediyor ve cemaat üyeleri dışarıdan bir provokasyon olmasın diye polise yardımcı oluyor.”
Bülent Orakoğlu, bu tarz eylemlerde dışarıdan sızma ve grubu provoke etme var ise
saldırganın ölmesinin en mantıklısı olduğunu dile getirerek, “Çünkü saldırgan yakalanırsa olayı çizersiniz,
emniyet güçleri yaptıkları soruşturmalar ile bazı kişilere ve isimlere ulaşabilir” dedi.
KARIŞTIRMAK İSTİYORLAR
Son dönemde artan şehit sayısı ve Lübnan'a asker gönderme konusunun
gündemde olduğunu hatırlatan Orakoğlu, “Bu cemaatin seçilmesi çok önemli. Bu tarz olayların gelişmesinde ve yapılan provokatif hareketlerde dış güçlerin parmağı vardır.
Türkiye'de bir
kaos üretmeye çalışıyorlar.
Balkanlar,
Kafkasya alev alev ve bu ülkelere Türkiye'nin yaklaşımları belli” şeklinde konuştu. Bu tarz eylemlerin
Eylül ve
Ekim aylarında artacağının söylendiğini belirten Bülent Orakoğlu, “Hangi hükümet gelirse gelsin bu tarz eylemler olacaktır” diye konuştu.
Amaçları gündem değiştirmek
nİstihbarat uzmanlarına göre İsmailağa Cemaati'ne yönelik saldırı,
Danıştay ile
Gazi Mahallesi olayları arasında amaç ve
uygulama açısından bir farklılık bulunmuyor. Uzmanların değerlendirmesi özetle şöyle:
KENDİ HALLERİNDE İNSANLAR
“Fatih Çarşamba'da yaşayan insanlar dışarı kapalılar ve bu insanların arasına girilmesi zor. Cemaat üyeleri bugüne kadar Türkiye
Cumhuriyeti Kanunları'na herhangi bir harekette bulunmadı.”
“10 sene önce de
Gazi Mahallesi'nde bazı kişiler bir kahveyi taradılar ve insanları günlerce sokağa döktüler. Aslında istedikleri insanları galeyana getirmek, gündemi değiştirmekti. Bunun bir örneğini bu yıl yaşadık. Danıştay'a düzenlenen saldırının ardından sanığın dini birkaç söz sarf ettiği iddia edildi. 'Laiklik elden gidiyor', 'Cumhuriyet'e saldırı' denilerek insanlar sokaklara döküldü. Danıştay üyeleri bunu doğrulamadılar.”
FATİH'TE DE AYNI OYUN
“Bizce burada da bu yapılmak istendi. O camide birinin öldürülmesi tüm müritlerin ayaklanması. Cübbeli, sarıklı,
siyah çarşaflı insanların sokaklara dökülmesi isteniyordu. Böylece tekrar aynı söylemler gündeme gelecekti. 'Laiklik Elden Gidiyor', 'Cumhuriyet'e saldırıyorlar' gibi. Ama olmadı.”
Şeriat mahkemesi iddiasına tekzip geldi
Bazı gazetelerde yer alan “ İsmailağa
Camii'ne 200 metre uzaklıkta adı verilmeyen bir caminin bodrum katında kadı mahkemesi kurulduğuna” dair iddialar hem İstanbul
Emniyet Müdürlüğü hem de Müftülük tarafından yalanlandı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıklamasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 29
Mayıs 2006 tarihli talimatına ilişkin konunun incelendiği ve olayın, 2001 yılında Ankara'da Abidinpaşa'da meydana geldiğinin anlaşıldığı belirtildi.
İstanbul Müftü Vekili Mehmet Aşık da yaptığı yazılı açıklamada İsmailağa Camii imam-hatibi olarak tanıtılan
Zekeriya Yücedal'ın
müftülüğe bağlı caminin resmi imam-hatibi olmadığı, caminin resmi imam-hatibinin Ali Fikri Doğan, müezzin-kayyımının ise
Hamza Başer olduğu belirtildi.
Şaşırtan
itiraf: Aranı bozma İstihbarat yap
Sauna Çetesi davası sanıklarından Kasım Zengin'in, aynı davadan yargılandığı Emniyet eski Genel Müdür Yardımcısı
Ertuğrul Çakır'ın kendisine, İsmailağa Cemaati için “aranı bozma, istihbarat yap” şeklinde talimat verdiğini ileri sürmesi, Bayram Ali Öztürk'ün öldürülmesinin provokasyon amaçlı olabileceği tezini güçlendiyor.
Zengin, emniyette verdiği ifadesinde İsmailağa Cemaati mensubu olduğunu ileri sürdüğü Metin Balkanlıoğlu'nu ve Ankara'nın Abidinpaşa Semti'nde işlettiği marketin açılışını “hayırlı” ve “bereketli” olması için ona yaptırdığını söyledi.
Daha sonra gelişen olaylar neticesinde marketi Balkanlıoğlu ile birlikte çalışan Davut Yavuz'a teslim ettiğini, bunun neticesinde de “malından-mülkünden” olduğunu ileri süren Zengin, ifadesinde şu iddialarda bulundu: “Bu konuyu Ertuğrul Çakır'a (dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcısı) anlattım. O da bana, bunların tarikatçı olduğunu, şahıslarla aramı bozmamamı, haklarında istihbari çalışma yapmamı söyledi.”
Zengin'in polise verdiği ifadeler, 28 Şubat sürecinde İstanbul'daki bazı dini cemaatlerin içine
eleman gönderilip istihbarat çalışmasının yapıldığını da ortaya çıkardı.
YENİ ŞAFAK