CHP'yi şoke edecek yalanlama

Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz, CHP'nin açıkladığı Deniz Feneri e.V. dosyalarının Alman Devleti'nin elindeki dosyalar olmadığını belirtti.

CHP'yi <B>şoke edecek yalanlama</B>

Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz, Deniz Feneri e.V. dosyası başta olmak üzere Türk-Alman ilişkileri konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı. CHP'nin açıkladığı Deniz Feneri dosyalarının Almanya'daki dosyalar olmadığını kaydeden Cuntz, Deniz Feneri e.V.'den gönderilen paraların Başbakan'la ilişkilendirilmeye çalışılmasını da kesin bir dille yalanlayarak, "Ben Almanya tarafında böyle bir açıklama bilmiyorum. Böyle bir sorunun sorulması bile beni şaşırtıyor" dedi. DAVA POLİTİZE EDİLMESİN Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Dr. Eckart Cunt, Yeni Şafak'ın sorularını cevapladı. Cuntz'un gündemdeki konulara verdiği cevaplar şöyle: Selvi: 2001 yıl ekonomik krizi ile Deniz Feneri tartışmalarında Almanya'nın olduğu yönünde bir algı oldu. Bunu doğru buluyor musunuz? Cuntz: Sorunun ekonomiyle ilgili kısmına ilişkin, Almanya'nın Türkiye'nin başlıca ticaret ortağı olduğunu ve bundan ötürü pek tabii ki onun daha da ileriye gitmesini destekleyeceğini belirtmek isterim. Bunu sayılardan da çok rahat anlayabiliriz, gerek Almanya'nın Türkiye'deki yatırımlarından gerekse karşılıklı ticaretten görebiliriz. Teknolojiyi moderleştirme yönündeki gelişmeler de bir başka gösterge. Alman şirketleri Türkiye'de o kadar kuvvetle angaje olmuş durumda ki Türkiye'nin dinamik gelişmesinde ortak çıkarları vardır. Bu hem sanayi, bankalar, turizm alanında hepsinde geçerli. Deniz Feneri'ne gelince bu konuyu politize etmememiz gerekiyor. Almanya'da bu konuda bir mahkeme süreci işledi, dosyalar adli yardımlaşma çerçevesinde istendi ve Türkiye'ye gönderildi. Bu da bize iki ülke arasında adli yardımlaşmanın ne kadar iyi işlediğini göstermiştir. Şimdi de Alman savcıları olağan adli yardımlaşma çerçevesinde yardım talep ettiler. Bu da adli yardımlaşma çerçevesinde işlemektedir. Selvi: Dosyanın gelmesi yönünde gecikme olduğu söylendi, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Cuntz: Bunlar çok geniş kapsamlı belgeler. 3 bin sayfadan oluşuyor. Sanırım toplam 5 dosya oldu. Bu dosyaların önce toparlanıp tamamlanması gerekiyordu. Ve bunlar tamamlanır tamamlanmaz Türkiye'ye gönderildi. Şimdi Türk adli makamların elinde. Dosyaların kapsamına bakarsak beklenenden daha hızlı gerçekleştiğini söyleyebiliriz. SADECE BAKANLIĞA GÖNDERİLDİ Selvi: İktidar ile muhalefet arasında bir çelişme oldu. Önce muhalefete geldiği ve bunu koz olarak kullandığı ileri sürüldü. Önce onların eline gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Cuntz: Size burada kesin olarak temin ederim ki istenen dosyalar sadece burada bakanlığa gönderildi. Basında birtakım başka dosyalardan söz edildi. Bunlar oradan gönderilen dosya değil. Selvi: O dosyalar Deniz Feneri'ndeki olayı aksettirmiyor mu? Cuntz: Ben görmedim, bilemiyorum. Bunlar muhtemelen başka birtakım dosyalar olabilir. Selvi: Orada Sayın Başbakanla ilgili bir itham söz konusu oldu? Cuntz: Ben Almanya tarafında böyle bir açıklama bilmiyorum. Böyle bir sorunun sorulması bile beni şaşırtıyor. Bu gibi ithamların nerden çıktığını bilmiyorum. Yasaların uyumu yatırım getirecek Selvi: Türkiye'nin AB üyeliği için Almanya 2005'te destek vermişti. Ancak yeni dönemde Merkel ile birlikte farklı bir statü öngörülüyor. Burada Almanya'nın politikasında bir değişiklik mi var? Cuntz: Alman siyasetinin Türkiye'nin üyelik süreci müzakerelerini en önde desteklediğine inanıyorum. Başbakan Merkel iktidara geldikten sonra üyelik sürecini ileriye taşıdı. Başka hiç bir dönemde olmadığı kadar konu başlığı açıldı. . Hem Türkiye'de hem Almanya'da AB'nin ileride nasıl şekil alacağına ilişkin tartışmalar var. Ve pek tabii ki farklı görüşler mevcut. Biz yükümlülüklerimize hep bağlı kaldık. Türkiye'nin, AB'nin yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerek. Yasaların uyumlu hale getirilmesi ve diğer gelişmeler Türkiye'yi yeni yatırımlar için de giderek daha çekici hale getirecek. Selvi: Merkel ve Sarkozy tarafından dile getirilen imtiyazlı ortaklıkla ilgili Cumhurbaşkanı'nın vizyon eksikliği olduğu yönünde açıklaması oldu. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir? Cuntz: Tabii ki üye ülkelerde bundan sonra nasıl bir yolun izleneceğine ilişkin tartışmalar var. Ben Almanya, AB ve Türkiye'nin girdikleri yolu devam ettirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Türkiye ile Almanya arasında başka hiçbir iki ülkenin arasında olmayan bağlar var. Bunda da çok büyük fırsatlar yatıyor. 2008 yılında Türkiye'ye gelen turistlerin içinde Almanlar 4,5 milyon ile birinci sırada. Aynı zamanda Alman ihraç ürünlerinin en büyük alıcısı Türkiye. Nereye baksanız aramızda çok büyük dostluklar ve çıkarlar var. Selvi: İki ülke arasındaki ilişki bu bağları tatmin edecek düzeyde mi, iki ülke ilişkilerinin uçları açık mı? Cuntz: Tabii ki ilişkilerin ucu sınırsız açık. O kadar çok şey yapabilir ki bunları şu anda saymak bile mümkün olmaz. Leopar tankı olayı karıştırıldı Selvi: Terörle mücadele konusunda Leopar tanklar ile ilgili çekince kalktı mı? Cuntz: Zannediyorum burada bazı şeyler karıştırılmış durumda. Geçtiğimiz günlerde İDEF çerçevesinde bir Savunma İşbirliği Çerçeve Anlaşması imzalandı. Gelleceğe yönelik olan bir sözleşme bu. Bir çerçeve anlaşması olan bu anlaşmanın hiçbir şekilde silahların satışı ve kullanılmasıyla bir alakası yok. Kürt sorununa Alman modeli Selvi : Kürt sorununun çözümünda Alman modeli gündeme geldi. Buna Almanya'nın yapabileceği ne tür katkılar var? Cuntz: Pozitif anlamda bir Alman modeli bizi sevindirir. Almanya'da pek çok ülkeden gelen insanların dillerini konuştuğu, dernek kurduğu model kastediliyorsa, bu model hoşuma gider. Bir de Almanya'da azınlıklar için getirilmiş bazı özel haklar var. Örneğin şehir tabelaları iki dilde ve Eyalet Meclisi'nde garanti edilen sandalye sayısı hakkı var. Bu konunun açıkça konuşuluyor olması Türkiye için çok önemli. ABDULKADİR SELVİ-YENİ ŞAFAK
<< Önceki Haber CHP'yi şoke edecek yalanlama Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER