CHP'li olduğu halde Adnan Menederes'e yapılan muameleden rahatsız olduğunu belirten
Yavuz, "Ama ciğerimiz yanıyordu onun için." dedi.
Şırnak'ın
Cizre ilçesinde oturan 70 yaşında Halil Yavuz, 1960
darbesi yapıldığında
İstanbul Yeşilköy'de asker olduğunu hatırlattı. Darbe ile birlikte cadde ve sokakların giriş çıkışlarını tuttuklarını, dükkan,
fırın,
lokanta gibi tüm iş yerlerinin açılmasına bir hafta boyunca izin vermediklerini söyledi. Adnan
Menderes yandaşlarının tek tek tutuklandığını anlatan Halil Yavuz, darbenin üzerinden 15-20 gün geçtikten sonra 7 asker ile birlikte Yassıada'ya gönderildiğini,
mahkeme bitene kadar orada
nöbet tuttuğunu belirtti.
Kapıdaki delikten Menderes ve Bayar'ı sürekli gözetleyerek üstlerine
rapor ettiklerini kaydeden Halil Yavuz, şunları söyledi: "
Sabah erkenden kahvaltı yapıyorduk. Saat 9.00'da mahkemeye götürüyorduk. Öğle saat 12.00'ye kadar
duruşma yapılıyordu. Sonra gene kağuşa götürüyorduk. Bir oda sağda, bir oda soldaydı. Sağdaki oda
Celal Bayar'ınki soldaki oda da Menderes'indi. Odaların ortasında bir tane salon vardı. Salona bir
masa yerleştirilmişti. 2 tane
subay orada oturuyordu. Biz de her birimiz bir oda kapısında bekliyorduk. Her kapıda bir tane asker duruyordu sabaha kadar. Subaylar bize sık sık ne yaptıklarını soruyordu. Biz de 'oturuyor', '
gazete okuyor', 'uzandı', 'kalktı' diye cevaplar veriyorduk. Kapıda bir tane
küçük delik vardı, onları oradan görüyorduk."
ÇOK İYİ BİR İNSANDI
Menderes'in çok iyi bir insan olduğunu vurulayan Halil Yavuz, CHP'li olduğu için Menderes'i sevmediğini belirterek, "Biz birbirimizi sevmiyorduk ama ciğerimiz yanıyordu onun için. Çünkü ona
hakaret ediyorlardı. Biz o zaman İsmet
İnönü partisindendik. Tutuklanınca onun bekçisi olmuştum. Koruması gibi bir şey olmuştum. Biz ona göz
kulak oluyor, mahkemeye götürüp getiriyorduk. Ama canımız yanıyordu onun için." dedi.
MİLLETİ KORKUTARAK 'EVET' OYU TOPLADILAR
Halil Yavuz, şöyle devam etti: "Yaklaşık bir ay '
evet', 'hayır' diye
oylama yaptılar. Evet diyenler kanunu kabul ettiler.
Hayır diyenler kabul etmedi. İnsanları 'evet' deyin diye korkuttular. Hepsi 'evet' dedi. Seçim bittikten sonra 'sizi biz değil
halk idam ediyor' dediler. Böyle idam ettiler. Mahkemeye bir tane kadın geldi şahitlik etti. 'Siz benim tarlamdan yol götürmüşsünüz' dedi. Menderes de 'Sana para verdik' cevabını verdi.
Kadın 'Para vermediniz' dedi. İşte böyle şeyler bahane ederek tutukladılar."
J14'E KOYUP GÖTÜRDÜLER
Yavuz, mahkeme bittikten sonra yaşanan süreci şöyle anlattı: "Celal Bayar ve 23 kişiyi
İmralı adasına götürdüler. Birinci gün
akşama doğru onları götürdüler. 8 tane askerimiz onlarla beraber oraya gitti. Ondan sonraki akşam
Adnan Menderes kağuşta hastalandı. Sonraki gün hepimiz onun Menderes'in odasının kapısına geçtik. Yarbayımız geldi, ayağa kaldırdı. Hastaydı, onu dışarı getirdi. Omuzlarını tuttuk vapura gittik. J14 idi. Menderes
yarbaya 'subayların ve merasimlerin (askerlerin) buraya gelsin onlarla helalleşelim' dedi. Yarbay 'seni doktora göndereceğim' dedi. Menderes 'beni nereye gönderirsen gönder ama subay ve askerler gelsin birbirimizi affedelim' diye ısrar etti. Helalleştik, onu J14'e koyup götürdüler. Sonra biz 9 katlı bir binaya çıktık. Denizde götürürlerken arkasından baktık. Denizin tam ortasına gittiler, biz artık göremedik. Ondan sonraki akşam arkadaşlarımız geldiler 'Menderes'i idam ettiler, Fatin
Rüştü Zorlu'yu idam ettiler, Hasan Polatkan'ı idam ettiler. Bu üçünü idam ettiler diğerlerini zindana attılar. Yerin altında zindan vardı o zindana attılar' dediler"
CİHAN