CHP'li vekilden çarpıcı iddialar

CHP MYK üyesi ve Tunceli eski Milletvekili Sinan Yerlikaya, CHP'nin son Kürt sorunu çıkışı, PKK ve K. Irak konusunda çarpıcı iddialarda bulunuyor.

CHP'li vekilden çarpıcı iddialar

Türkiye'nin yeni bir döneme girdiği anlaşılıyor. PKK'nın tasfiye edileceği, K. Irak'la dostane ilişkiler kurulacağı, anayasanın sivilleşeceği, AB ile ilişkilerde tekrar yol alınacağı bir dönem olarak gözüküyor önümüzdeki süreç. Ana muhalefet partisi CHP, bu yeni döneme girilirken değişik sinyaller veriyor. Genel Başkan Deniz Baykal, bazen sert, bazen barışçı konuşmalar yapıyor. Parti'nin yöneticilerinden Sinan Yerlikaya ise bir Kürt raporu yayınlayacaklarını açıkladı geçenlerde. Bu rapor, CHP'nin Kürt meselesini ve Güneydoğu'ya bakışını da ortaya koyacaktı. MYK üyesi olan eski Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya ile CHP'nin Kürt sorunu ile ilgili çözümlerini, K. Irak'taki yapılanmaya yaklaşımlarını, DTP'nin kapatılması konusundaki görüşlerini, 'Dağdakilere af' hakkındaki düşüncelerini, partinin bütün yöneticilerinin bu çözümlerde hemfikir olup olmadığını, yeni raporda nelerin önerileceğini konuştuk. Türkiye yeni bir döneme giriyor gibi gözü­küyor. PKK'nın tasfiye edilmesinden sonra Kürt sorununa barışçı bir çözüm bulu­nacağının sinyalleri veriliyor. Bu yeni döne­me hazır mı CHP? Elbette hazır. PKK henüz çok zayıf­ken, 30 bin insan ölmemişken, 1989 yı­lında CHP oturdu, vatandaşlar kendile­rini farklı etnik ve dini kökenleriyle ra­hat ifade edebilsinler diye 'Doğu ve Gü­neydoğu Raporu'nu hazırladı. Sonra 1995, 1999'da biz bu çözüm önerilerimi­zi tekrar ele aldık. Döne döne aynı şeyle­ri daha süsleyerek rapor haline getirdik ve Türkiye kamuoyuna sunduk. Doğru­su ben bir şeyi anlamıyorum. Neyi anlamıyorsunuz? Sanki bu sorunla hiç uğraşmamışız, çözüm önermemişiz, rapor hazırlama­mışız gibi davrarulıyor bize. Biz 1989'da Türkçe'den farklı dillerin kullanılması içın kanun teklifi bile verdik. Kanun tek­lifi verenler kim biliyor musunuz? Deniz Baykal, Fuat Atalay, Adnan Keskin ... ANADİLDE EĞİTİMİ SAVUNUYORUZ Kürtçenin nerede kullanılması için kanun teklifi verdiniz? Sokakta mı, eğitimde mi? Ana dilde özel eğitim hakkı da var ta­bii içinde. Deniz Baykal, vatandaşların kendi açtıkla­rı özelokullarda kendi anadillerinde eğitim hakkını mı savunuyor? Savunuyor tabii. Yalnız Kürtçe de de­miyor. Çerkezce, Ermenice, Rumca ... Türkiye'nın resmi dili Türkçe olacak. Ben özel Kürtce dil kurslarının açılması hakkını sormuyorum. Kürtlerin kendi okulşlarını açarak Kürtçe eğitim vermelerini kabul ediyor musunuz? Evet, evet bunda bir sıkıntı yok. Tabi tabii. Kürtçe eğitim ... Özel enstitüler ... Nasıl Amerikan, Alman okulları, kolejleri var. Kürtlerin de böyle özelokulları olabilir mi? Oralarda Kürtçe eğitim yapılabilir mi? Tabii tabii ... Onlar da resmi kurumla­rın dışında özel okullar marifetiyle öğrenebilirler. Yeni raporunuzda bu hak yer alacak mı? Gayet tabii... Efendim, bunlar Türki­ye'nin açılımıdır. Bunlar Türkiye için bir zenginliktir. Bu ülkede Türkçe'den farklı diller de var. Dil bir iletişim aracıdır. Bundan korkmamak lazım. Dil­den korktuğunuz zaman bir şey yapa­mazsınız. CHP bu yeni dönemi nasıl değerlendiri­yor? Ya da yeni bir döneme girdiğimiz görü­şünü paylaşıyor mu? Paylaşıyor tabii. Zaten Türkiye'yi ve yetkilileri bu yeni döneme de CHP ge­tirdi. Deniz Bey'in son Kuzey Irak açılı­mından önce Barzani şimdiki gibi mi konuşuyordu? Atıp tutuyordu, meydan okuyordu. Amerika açıkça PKK'yı des­tektiyordu. Başbakan Erdoğan, Hükü­met şaşkındı. Şimdiki önerilerini yapmı­yordu. Deniz Bey, 'Kuzey Irak'a biz si­zinle dost olmak, komşuluk ilişkilerini geliştirmek istiyoruz. Sizin oradaki olu­şumunuz bizi ilgilendirmez. Gelin güm­rük kapılarının sayısını da artıralım. Gençlerinizi bizim üniversitelerimizde eğitelim' önerilerini yaptıktan sonra pir rahatlama oldu. Şimdi bizim söyledikle­rimizin aynısını Hükümet ve Cumhur­başkanı söylüyor. PKK İLE PAZARLIK OLMAZ Peki, geçen gün Deniz Baykal, 'Silahları bırakmak PKK söylemidir' diyordu. Baykal, sorunun silahla mı çözülmesini istiyor? Deniz Bey silahların pazarlıksız bıra­kılmasını istiyor. Ama karşı taraf, 'Ta­mam bırakırız ama şartlarım var' diyor ve affı gündeme getiriyor. Efendim, si­lahlar şartsız bırakılacak. Bıraksınlar si­lahı, gelsinler teslim olsunlar ve hesabını versinler. Önce terör bitecek! Ondan sonra koşullara göre düzenleme yapılır, yapılmaz, zaman gösterir. Eğer af, maf diyorsanız, şu anda bizim gündemimiz­de af, 'eve dönüş' gibi şeyler yok. Dağda­kiler, PKK bizim muhatabımız değil. Biz, Kürt vatandaşlarımızın hak ve ta­leplerini dağdakilerden ayrı tııtuyoruz. Türkiye'nin demokratikleşmesi, çağdaşlaşması lazım. Zaten raporlarımız da bu­nun yollarını gösteriyor. Siz, dağa çıkıp da suça bulaşmamış olan­larla ilgili hiçbir düzenleme düşünmüyor mu­sunuz? 'Eve dönüş' gibi düzenlemeleri PKK'yla pazarlık olarak mı değerlendiriyorsu­nuz siz? Tabii. Şu anda 'Silahları bırakın şunu yapalım' demek, bir pazarlıktır. Silah el­deyken yapılacak hiçbir şey yok. O zaman teröre yenilmiş sayılırsın. Demokratik haklar silahla aranmaz. CHP'NİN 'KÜRT RAPORU'NDA NELER VAR? Siz, CHP'nin 1999'daki Kürt raporunu revi­ze edeceğini söylediniz. Bu açıklama, Deniz Baykal'ın açıklamalarıyla pek uyumlu gözük­müyor. Siz, Kürt raporu açıklamasını partini­zin bilgisi dahilinde mi yaptınız? Gayet tabii. Baykal Kuzey Irak açılı­mını bu raporlardan esinlenerek yaptı. CHP'nin yeni raporunda neler olacak? Bunun için henüz bir komisyon kurulmadı. Buna yeni rapor da demeyelim. Biz, 1999 Raporu'ndaki görüşlerimizi güncelleştireceğiz. Yoksa raporlar hep aynı şeyler. Bakınız 1989, 1995, 1999 hep aynı şey. Güzel şeyler söylenmiş fa­kat aynı şeyler. Yani yazılacak olan da gene aynı şey olacak. çünkü sorun çö­zülmedi. Sorun gene aynı sorun. Bizim 1999'dakinden farklı olarak bölge için bazı yeni ekonomik önerilerimiz olacak. TEK BİR ZENGİN KÜRDÜN ÇOCUĞU DAĞDA DEĞİL Ne gibi? Feodal yapının bitirilmesi için eğiti­me çok önem verilecek, yatılı kız okulla­rı açılacak. Yoksulluğu gidermek için ta­rım ve hayvancılığa çok önem verilecek. Bakın bölgede sorun sadece kimlik soru­nu değil. Yörenin ayrıca kendine mah­sus bir geri kalmışlığı var. Mesela Batı' da çok zengin Kürtler var. Marmaris'in en güzelotellerini Kürtler çalıştırıyor. Bana gösterin hadi, onların tek bir çocuğu dağda mı? Bir zengin Kürdün yeğeni, akrabası dağda mı? Yokmu? Hayır. Dağa çıkanların çoğu fakir fu­kara çocukları. Bu sorunun bir parçası da ekonomiktir. Kimlik sorununa gelin­ce ... Türkçe dışındaki dillerin kullanı­mıyla ilgili rahatlamalar olacak. Özellik­le alt kimliklerin kendilerini ifade ede­bilmeleri konusunda bütün yasakların kalkaması gerekiyor. Hangi yasaklar kalkacak? Mesela şu anda Kürtçe öğretilmiyor. Özel okul açamıyorsun. Bu öneriler komisyona gelecek. Herkes görüşünü söyleyecek. Ben şahsen Kürtçe eğitim yapılmasında bir sakınca görmüyorum. Sadece Kütçe de değil. Diğer bütün diller de de eğitim ... Çağdaş devletlerde herkesin okulları var. Bizde de Avusturya lisesi, Fransız, Alman, Amerikan liseleri hala var. Herkes kendi okulunu kurabilsin. Ayrıca Türkçe dışındaki diller için yapılan radyo ve televizyon yayını göstermelik. Bu haklar sahici olsun. Bu bölücülük değildir. Bunları korkarak söylerseniz çözüm bulamıyorsunuz. Sizin bu görüşlerinizle ilgili olarak Deniz Baykal ne düşünüyor? Sizin önerdiklerinizi da savunuyor mu? Bizim onunla bu konuda farklı bir görüşümüz fazla yok. Belki nüanslar olabilir. Deniz Bey, Türkiye'nin ancak Kürt sorununun çözülmesiyle nefes ala­cağını söylüyor. Ama önce terörün bit­mesi üzerinde duruyor. 'Terör bitme­dikçe hiçbir şey yapılmaz' diyor. Bir ülkede terörü bitirmenin yolu demok­ratikleşme değil midir? Hak ve özgürlükleri genişletme değil midir? Elbette. Terörle mücadele etmek ve ondan sonra bu işlere girişrnek yarılış tabii. İkisinin beraber yürütülmesi lazım. Şüphesiz terörle mücadele edilecek. Te­rör ne zaman biter bilemezsiniz. Terörü bitirecek olan halktır. Eğer devlet olarak ekonomiyi geliştirerek, hak ve özgür­lükleri üniter sisteme zarar vermeden genişleterek halka güven duygusunu ve­rirseniz halk terörü barındırmaz. Biz bölge bir sürgün bölgesi olmaktan çık­sın, eşitsizlik, işsizlik, yoksulluk giderilsin, göstermelik hak kullanımları sahici hale gelsin istiyoruz. Kürt vatandaşı ben Kürdüm diyebilmeli ve kimse onu hakir görmemeli. Üniter sisteme ve yurttaşlık bilincimize zarar gelmeden, oradaki va­tandaşlarımız baskı görmeden rahatça kendi dilini öğrenmeli, öğretmeli, kültü­rünü geliştirmeli, üniversitesini kurmalı. BARZANİ'NİN BOMBALANMASINI İSTEMİYORUZ Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Washington'da PKK'yı tasfiye kararının alın­dığını söylemişti. Nitekim söylediği çıktı. Amerika'yla ve Barzani'yle ilişkilerde farklı bir sürece girildi. Türkiye şu anda yeni bir döneme girmenin hazırlıklarını yapıyor. Türki­ye'nin Barzani'nin hukuki statüsünü kabul etmesi fikrini destekliyor mu CHP? Biz Kuzey Irak'ta oluşacak yapılan­mayla meşgul değiliz. O, onların iç işi. Şu veya bu olsun diye bir şey dayatını­yoruz oraya. Bizim içimizde teröre yol açmadıkça, topraklarımızda gözü olmadıkça, sınırlarımıza saygı gösterdikçe biz onlardan ne isteyebiliriz ki? Oradaki ya­pılanmaya oradaki halk karar verecek. Bizim yapacağımız oradaki yeni yapı­lanmayla dost geçinmektir. Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti ku­i benimser misiniz? Oradaki vatandaş eğer istiyorsa, biz niye buna karşı duralım. Bizim topraklarımız­da gözü olursa, biz o devlete karıyız. Biz tabii ki Irak'ın toprak bü­tünlüğüne saygı gösterilmesinden yanayız ama oradaki insanlar bağımsız devlet yapılanmasına gidiyorsa, bizim müda­hale hakkımız olamaz. Peki, Deniz Baykal, Ertuğrul Özkök'ün 'Kuzey Irak''ı bombalayalım' önerisini desteklemişti. ­Bu görüşte değil mi artık? Barzani'nin bombalanmasını istemiyor mu? Biz Barzani'nin bombalanmasını is­temiyoruz. Biz onunla barış istiyoruz. Özkök Barzani'yi hedef göstermişti. Ga­yet tabii hedef Barzani. Ama hedefler çe­şitli olabilir. Kimine göre o hedef bom­balansın olur. Kimine göre de o hedefle iyi ilişkiler kurulsun ve bu iş çözülsün olur. O savaş dedi, biz dost geçinelim dedik. Zaten bombalayalım diyen adam nasıl olur iki gün sonra kalkar da gel kardeşim seninle iyi geçinelim, sınır ka­pılarının sayısını artıralım diyebilir. Siz seçim öncesinde de Kuzey Irak'a ope­rasyon yapılmasını istiyordunuz. AKP ise kar­şı çıkıyordu. Eğer AKP Kuzey Irak'a operasyon yapılması fikrinizi destekleseydi, bölgeden aynı Kürt oylarını alır mıydı? Almazdı.Mümkün değil almazdı. Biz, Kuzey Irak meselesini anlatamadık. Biz sınırlarımızın korunması ve terör yuvalarının yok edilmesi amacıyla dav­randık. Yoksa ne devletin, ne de hiçbir partinin gidip Kuzey Irak'ı işgal etme ve orada kalma diye bir politikası yok. Ama biz orayı işgal etmek istiyormuşuz gibi bir hava estirildi ve Güneydoğu'daki va­tandaşlanınız da öyle düşündüler. Yok­sa mesela şimdi Kuzey Irak'a gidip dağ­ları taşları vurmanın bir anlamı yok ar­tık. Her şey zamanında yapılır. O zaman operasyon yapılsaydı çok güzel sonuçlar alınacaktı. Eğer artık sadece dağ taş bombalanacak­sa, niye Deniz Baykal hala operasyonu savu­nuyor? Devletin ciddiyeti kalmadı ortada. O zaman siz bu tezkereyi niye çıkardınız? Devletin ciddiyeti için ... Devletin ciddiyeti için bir yer boş yere bombalanır mı? Sırf iş olsun diye operasyon yapılmaz tabii. Devlet ciddiyetini zamanında göstermeli. Benim şahsi görüşüm, şu anda orayı bombalamanın hiçbir yararı yok. DTP'NİN KAPATILMASI PKK'NIN EKMEĞİNE YAĞ SÜRER Peki, CHP, DTP'nin kapatılması için yapı­lan girişimleri nasıl karşılıyor? Günümüzde bunu alkışlamak müm­kün değil. Kimse böyle bir şeyi istemez, biz de istemiyoruz. DTP'nin siyaset dışına atılmasının nasıl sonuçlar doğuracağını bekliyorsunuz? Bu devlete yaramaz. Bize bir hayır ge­tirmez. DTP iki, üç milyon oy almış. O insanların çoğu teröre bulaşmamış. Kendilerine karşı yapılmış bir hareket olarak düşünürler bunu. Eğer halkın siyasi tercihine, kimliğine saygı göstermiyorsanız, yasadışı dediğiniz taraf bundan nemalanır. Maalesef bu işten PKK nemalanır. Bakın geçen sene temmuz ayında Tunceli' de bir olay oldu. Tunceli merkezde iki polis mayına basıp şehit oldu. Ben de milletvekiliyim ve tesadü­fen Tunceli'deyim. Beni Vali aradı, 'ce­nazemiz var' dedi. Polislerin Garnizon'daki cenaze törenine gittik. Protokolde yerimizi aldık. Tunceli Belediye Başkanı Songül Hanım da geldi. Ara­mızda iki metre var. Bir ara bir yüzbaşının Songül Hanım'ı kolundan çektiğini gördüm. Düşünün ... Protokolden çıkması için bir yüzbaşı belediye başkanı­nın kolundan tutmuş çekiyor. Kadın da diyor ki: 'Niye çıkayırn? Ben belediye başkanıyım'. Niye? DTP'li diye mi? Herhalde öyle. Garnizondaki şehit uğurlama töreninden belediye başkanını dışarıya çıkarmak istediler. Ben yüzbaşıya 'Kardeşim ne yapıyorsun? Halkın seçtiği kişi o. Cenazeye gelmiş' dedim. 'Efendim emir aldım' dedi. 'Çıkarın bu­nu dışarıya. O uğurlamasın' diye Paşa emretmiş. Paşa'ya gittim. 'Sayın Paşam' dedim. 'Siz PKK'nın ekmeğine yağ mı sürüyorsunuz' dedim. 'Onu buradan çı­kardığınızda sanıyor musunuz ki, biz burada kalacağız. Biz de çıkacağız. O halkın oyuyla seçilmiş Tunceli Belediye Başkanı.' Düşünebiliyor musunuz? Ka­nun var, nizam var. Bir yanlışlık yaptıysa mahkemeye verirsin. Ama siz kolun­dan tutup, belediye başkanına çık git di­yorsunuz. Bunu yarın halka nasıl izah edersiniz? DTP'ye oy vermeyenler bile 'bir faciayı önlemişsin' diye gelip beni ­sonra tebrik ettiler. DTP'nin kapatılması da PKK'nın ekmeğine yağ mı sürer? Bana göre öyle. İlk kez bir basın mensubuna anlatıyorum bu olayı. Bana bu olay yüzünden bazı askeri çevrelerce oy verilmedi. Bana güvenilmez kişi gözüyle baktılar. Ben orada demokrasiyi, insan " haklarını, aslında Türkiye'nin bütünlü­ğünü korumaya çalıştım. Bu olay basına sızsaydı, günlerce yazılırdı. Bu olay AB'nin Türkiye ilerleme raporlarına gi­rerdi. Songül Abdil Erol Türkiye'deki tek kadın il belediye başkanı. Onun dı­şında, bir ile belediye başkanı olan bir kadın daha yok bu ülkede. CHP, Kürt sorununda çok karışık sinyaller veriyor. Partinizin içinde Kürt sorunu konu­sunda bir fikir birliği var mı yoksa farklı gö­rüşler tartışılıyor mu? Hazırladığımız raporlar çerçevesinde bütün partili arkadaşlanmız aynı görüşü taşıyor. Orada bir terör sorunu var. Ay­rıca , adına ister Güneydoğu sorunu, is­ter Kürt sorunu deyin, bir de oradaki in­sanların sorunu var. Devlet insanlanna sahip çıkmalı. CHP olarak biz, PKK'yı Kürt sorununun tarafı olarak görmüyo­ruz. Vatandaşı taraf olarak görüyoruz. Bizim hedefimiz dağa çıkmayı önlemek. Güncelleştireceğimiz raporda dağdaki­leri dağdan indirme konusunda bir öne­rimiz yok bizim. DEVLETİN KÜRT POLİTİKASI DEĞİŞİYOR Yeni hazırlayacağınız rapor ve buna bağlı olarak yeni bir politik çizgi sizi bölgeyle barış­tırabilecek mi? Genel başkanımızın son Kuzey Irak açılımı bölgeyi çok rahatlattı. Deniz Bey bu açılımı yaptığında ben Tunceli'dey­dim. Bana, 'Keşke bunu seçimlerden ön­ce yapsaydı. Sen ve senin gibi bir sürü CHP'li aday şimdi milletvekiliydiniz' dediler. CHP'nin politika değiştirmesinde, devletin politika değiştirmesinin işaretleri var mı? Devlet politika değiştiriyor. Kürt sorununu çözme konusunda devlet yumuşuyor, açılım yapıyor, daha esnek davra­nıyor. Ama biz bunları devlet açılım ya­pıyor diye söylemiyoruz. Biz bunları çok önce söyledik. 1989'da da söyledik. Neşe Düzel / TARAF
<< Önceki Haber CHP'li vekilden çarpıcı iddialar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER