CHP milletvekili
Şahin Mengü'nün
Ergenekon'u savunmak maksadı ile katıldığı Almanya'daki bir toplantıda benimle ilgili söylediklerini duyunca üzüleyim mi sevineyim mi, pek kestiremedim. "Tahkir etmeye çalışırken, farkında olmadan iltifat da etmiş" dedim kendi kendime.
Sn. milletvekilinin söylediklerinde en fazla üzerinde durulması gerekenin, Türkiye'nin birçok temel meselesinde olduğu gibi, CHP'nin
Avrupa Birliği konusunda da muazzam bir kafa karışıklığı yaşadığı, nerede duracağını bilemediği ve kimlik sorunu yaşadığı olduğunu düşündüm. Tespit ve teşhislerinde tam bir isabetsizlik var milletvekilinin. Benimle ilgili söyledikleri bir yana, CHP'nin Brüksel'de
büro açtığını ama bunun Avrupa'ya teslim olmak manasına gelmeyeceğini vurgulama ihtiyacı hissetmesi özel dikkate muhtaç.
"Avrupa'ya teslim olmak" ne demek? Mevcut hükümet, reformlar yaptığı için "teslimiyetçi" ise, birkaç ay önce Brüksel'de görüşmedik yetkili bırakmayan Baykal'ın "Avrupa'yı en iyi anlayan parti biziz, biz Türkiye'yi Avrupalılaştıran Mustafa Kemal'in partisiyiz" yollu demeçlerini nasıl yorumlamak gerekiyor? Burada bir takiye mi söz konusu?
CHP'li vekilin, "dinci" olarak ilan ettiği Zaman Gazetesi'ni diline dolaması talihsizlik. Doğan Grubu'na yapılanları basın hürriyetine münafi gören anamuhalafet partisinin hafif
hedef göstermeye girecek şekilde başka bir gazeteden şekva etmesi şık değil. Kaldı ki hem Avrupa'da hem de Türkiye'de birçok insan CHP'nin Brüksel'de büro açmasını, Avrupa reformlarına tam
destek olarak yorumlamıştı. Ergenekon'u savunurken coşan CHP'li vekilin, Brüksel'deki parti bürosunu bir gazetenin mevcudiyetine bağlaması bir acziyet ifadesi olarak
Cumhuriyet'i kuranların ruhunu muazzep edecek cinsten. Mezkur konuşmanın en vahim tespitlerinden biri de Avrupalıları, Zaman Gazetesi'nin bilgilendirdiği şeklindeki ifadeler. Cumhuriyet Gazetesi'nin yazarlarından biri geçtiğimiz aylarda yayınlanan bir makalesinde
Olli Rehn,
Joost Lagendijk, Javier Solana, Cem
Özdemir ve hatta Sloven
Dışişleri Bakanı Dimitri Rupel'i "Fetullahçı" ilan etmişti, zira bu insanlar 27
Nisan askerî muhtırasına, parti
kapatma şaklabanlığına, 367 maskaralığına
itiraz etmişlerdi. Hürriyet'te yazan bir başkası Ergenekon soruşturmasını destekleyen
Avrupa Parlamentosu raporunun ilk defa Zaman'da yayınlanmasından hareketle, kendince AB ile
Gülen hareketi arasında bağlar kurmuştu.
Zaman'ın bu insanları bilgilendirme gibi ne bir endişesi, ne de bir vazifesi var. Bu insanların Zaman'dan bilgilendiklerini söyleyerek hem Avrupalıların zekâsına
hakaret ediyorsunuz hem de kendinizi
küçük düşürüyorsunuz. Bu
iletişim çağında, bir de üstelik Ankara'da yüzlerce uzmanın çalıştığı
Avrupa Birliği temsilciliği varken, Avrupalıların gerçekleri idrak etmesi için ne CHP bürosuna ne de Zaman'a ihtiyaçları var.
CHP'nin sorunu çift kişilikli olması. Fikri ile zikrinin birbirini tutmaması. Takiye yapması. Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkarken dünyanın en "Avrupalı" partisi görüntüsü veren CHP, iş demokratikleşmeye, 301'e,
Kürt meselesine, 1915 olaylarına, 367'ye,
27 Nisan'a,
parti kapatmaya,
azınlık vakıflarına,
darbe günlüklerine, Ergenekon tertiplerine geldiğinde bütün Avrupa'yı derinden hayal kırıklığına uğratıyor. Bu yüzden de "dünyada benden daha ateistini bulamazsınız" diyen, bütün hayatını sola adamış, 1968'in efsanevi lideri Daniel Cohn Bendit'in "faşist parti" nitelemesine maruz kalabiliyor.
Bendit'i ne zaman "Fetullahçı" ilan edecekler diye merakla bekliyorum!
SELÇUK GÜLTAŞLI-ZAMAN