İddiaya göre
terör örgütü Türkiye'deki hedeflere yaptığı saldırıları durdurduğunu ama bu arada bir saldırı olursa kendilerini koruyacaklarını söylüyor.
PKK ile ilgili hemen her olayda ' sözde' kelimesini kullanmayı alışkanlık haline getiren Türk medyası, bu haberi de ' sözde
ateşkes ilanı' diye sunuyor.
Hem trajik, hem de
komik bir yakıştırma bu... Eğer başımızdaki bela, askeri uzmanların ' Düşük Yoğunlukta
Savaş' adını verdiği bir şiddet durumuysa, ateşkes hiç de tuhaf bir tabir sayılmaz.
Ama gelin biz kelimeleri bir yana bırakıp son ayların taktiklerine bakalım.
Önce
sivil toplum kuruluşları kisvesi altında devlet kuruluşu gibi çalışan derneklere düzenletilen mitinglerle ' çabalama
kaptan ben gidemem' havasındaki
CHP teknesinin yelkenleri şişirildi.
Burada '
laiklik' temel kavram olarak kullanıldı: Laiklik elden gidiyordu. Pek yakında tüm kadınlar çarşafa sokulacaktı.
CHP teknesi ufak ufak hızlanınca sıra MHP'ye geldi. "Bu parti ( yüzde ) 10 milin üstüne çıkacak mı, çıkamayacak mı" diye tartışılırken bu kez de ' şehit' kavramı devreye girdi.
Madem ki Meclis'ten, "
Kuzey Irak'a girelim" izni çıkmıyordu, o halde şehitlerin sorumlusu hükümetti.
Önce " şeriatçı " ilan edilen AKP, şimdi de "
hain " olarak damgalanıyordu. Böylece
şehit cenazeleri, 8 Haziran'da Genelkurmay'ın internet sitesinde yayınlanan bildiride yer alan " kitlesel karşı koyma refleksi " tabirine uygun olarak, hükümet karşıtı milliyetçi mitinglere dönüştürüldü.
( Not: Refleks kelimesine takılmayın, burada kastedilen ' disiplinsiz', ' kontrolsüz' kimi kasılmalar değil, ' emirli komutalı' kas hareketleri.)
Merak ediyorum: Bu kanlı tiyatro oyununun sürmesi için PKK terörünün bitmemesi gerekiyor.
Peki " sözde ya da özde ", ateşkes gerçekleşirse, PKK saldırıları hakikaten de sona ererse ne olacak?
Yine ilk sahneye dönerek, AKP'nin ülkeye şeriat getirmek için uyguladığı gizli ajandadan mı söz edeceğiz? Yoksa şapkadan yeni bir tavşan mı çıkarılacak?
Sabah/
Emre Aköz