Canan,
CHP tabanında 12
Eylül'den dolayı acı çekmiş çok sayıda insan bulunduğunu ve bunların "hayır" demelerinin zor olduğunu kaydetti. Canan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun ise
Kürt sorunu konusunda
vesayet altında olduğunu savundu.
Uzun yıllar Hakkari'den CHP milletvekilliği yapan Canan, CİHAN muhabirine yaptığı açıklamada, CHP tabanının
12 Eylül tarihinde yapılacak anayasa
referandumuna hayır demeyeceğini öne sürdü. Canan, "CHP yönetimi refaranduma hayır dese bile CHP tabanından
evet çıkacağını zannediyorum. 12 Eylül'den en fazla
darbe yiyenler CHP tabanıdır. Genel merkez tarafından hayır kampanyası başlatılsa bile parti tabanında bunun başarılı olacağına inanmıyorum. 12 Eylül'den çok acı çeken insan var. Bunların buna hayır diyeceğini sanmıyorum." dedi.
"KILIÇDAROĞLU VESAYET ALTINDA"
CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu'nun
Kürt sorunu konusunda Baykal'ın söylemlerini devam ettirdiğine vurgulayan Canan, "Kılıçdaroğlu vesayet altında. CHP'nin söylemlerini tekrarlayarak gidiyor. Kürt sorununa yaklaşımı halen olumsuz. Baykal'ın çizdiği çizgide yürüyor. Ulusalcılık, statüko durumu devam ediyor. Bölgede CHP'ye yönelik bir heyecan görmedim. Doğu'da CHP'nin varlık göstereceğine inanmıyorum. Çok yerde teşkilatları yok. Hakkari'de bile teşkilatları yok." diye konuştu.
"DEMOKRATİK AÇILIM EN İYİ FORMÜL"
Eski CHP
Milletvekili Esat Canan, Doğu ve Güney
doğu Anadolu Bölgelerindeki sorunların çözümü konusunda hükümetin başlattığı demokratik
açılımın kararlı ve ısrarlı şekilde devam etmesi gerektiğini söyledi.
Canan, şunları söyledi: "Açılımın devam ettiğine dair somut adımlar atmalıdır. Açılımın Türkiye'ye ciddi yararları olduğunu düşünüyorum. Kesintiye uğratılmamalıdır, devam edilmelidir. Terör diyerek yıllarca bir çözüm üretemedik.
Şiddettir,
terördür kavramları ile bir sonuca ulaşılamadı. Demokratik açılım bu meseleyi çözecek en iyi formüldür. Bunun dışında başka bir formül olamaz. Bu formülü daha da geliştirmek lazım. Bir
takım milliyetçi çevreler karşı çıkabilir, bundan ödün vermemek lazım. Türkiye'nin geleceği demokratik açılımdadır. Öbür düşüncelerin doğru olduğu kanaatinde değilim. Ne kadar olağanüstü tedbirler uygulanırsa uygulansın bunun hiçbir faydası olmamıştır. Bugün zaten çektiğimiz acıların büyük kısmı geçmişte uygulanan
olağanüstü halin kalıntılarıdır. Olağanüstü halin sonucu ortaya çıkan hukuk dışı oluşumlar devam ederken bugün halen olağanüstü hale dönelim diyen çevrelere şaşıyorum."
"BAŞBAKAN BDP İLE DE GÖRÜŞMELİYDİ"
Başbakan Erdoğan'ın CHP ile görüşmesini olumlu bulan Canan, görüşmede BDP'nin de bulunması gerektiğine işaret etti. Canan, "Başbakan'ın bu dönemde BDP yöneticileri ile görüşmesinde sayısız yarar var. İçinde bulunduğumuz şiddet ortamında kamuoyuna çok daha olumlu bir
mesaj verir diye düşünüyorum. BDP'nin de Sayın Başbakan'a ileteceği şiddet dışında öneriler olabilir. Sayın Başbakan'ın BDP Genel Başkanı ile görüşmesi toplumu da rahatlatacaktır. Sayın Başbakan'ın BDP ile niçin görüşmediğini anlamış değilim. Keşke görüşmüş olsa daha iyi olur diye düşünüyorum." diye konuştu.
Doğu ve
Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde halkın en önemli sorunun olayların devam etmesi olduğunu işaret eden Canan, son birkaç yıla göre bölgede son dönemlerdeki güvenlik önlemlerinin arttığına dikkat çekti. Canan, şunları söyledi: "Son zamanlarda devlet tarafından da ciddi bir şiddet uygulanıyor. Adeta bir olağanüstü hal var. Günlük hayatta görüyoruz. Yol kontrollerinde, aramalarda bunu görüyoruz. Şiddeti çağrıştıran, birçok yerleri
tahrik eden gelişmeler gözleniyor. Şiddetin artması referandum sonucunu etkiler."
"REFERANDUMA KATILIMI PARTİLERİN PERFORMANSI BELİRLER"
Anayasa değişikliğinin bölge halkının umurunda olmadığını iddia eden Canan, "
Anayasa değişikliğinde ile insanların her gün yaşadığı acıların sona ermesiyle ilgili bir şey yok. İnsanların anayasa değişikliği umurlarında değil. Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan insanların bu değişiklikten ciddi beklentileri yok. Referanduma
katılım siyasi partilerin göstereceği performansa bağlı. Referanduma yakın bir süreçte seçmenlerin görüşü netleşir." değerlendirmesini yaptı.