CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, yerel
seçimde,
Türkiye'de yaşanan temel siyasal,
ekonomik sorunların, yolsuzluk iddialarının, dış politikadaki belirsizlik ve tedirginliklerin yansımasının ortaya çıktığını söyledi.
Baykal, CHP Genel Merkezi'nde il başkanları,
büyükşehir, il, ilçe ve
belde belediye başkanları, milletvekilleri, MYK, PM ve YDK üyelerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda konuştu.
CHP örgütünün
yerel seçimde güzel bir
kampanya götürdüğünü ve geçmişe göre daha başarılı bir sonuç alındığını belirterek seçilen belediye başkanlarını kutlayan Baykal, büyük mücadele verip seçimi kazanamayanları da saygıyla andığını ifade etti.
Seçimden sonra yerel
yönetim tablosunun önemli ölçüde değişim gösterdiğini ifade eden Baykal, değişim, genişleme,
açılım süreci yaşandığını ve sosyal demokrat belediyeciliğin yaygınlaştığını söyledi.
-''YENİ DİNAMİKLER DEVREYE GİRDİ''-
Deniz Baykal, 29
Mart yerel seçimlerinin belediyecilik açısından önemli bir değişim ve yenilenmeyi ortaya koyduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
''Bu seçimler, yerel yönetim kadrolarını belirlemenin ötesinde Türkiye'deki siyasal yapıyı yeniden tanımlayarak, siyasal sürecin dinamiklerini yeniden oluşturarak, çok daha önemli bir işlevi de yerine getirmiştir. Seçimde ortaya çıkan tablo, yerel seçim olarak izah edilebilir olmanın ötesindedir. Yerel seçimler, Türkiye'nin geleceği ve siyasal yaşamıyla ilgili yeni dinamiklerin devreye girdiğini, yeni bir tablonun şekillenmekte olduğunu göstermesi bakımından da önemli olmuştur. Türkiye'de yeni bir siyasi dönemin açıldığını ortaya koymuştur. Bu seçimleri Türkiye genelindeki gelişmelerle birlikte değerlendirmeliyiz. Yerel seçimde Türkiye'de yaşanan temel siyasal, ekonomik sorunların, yolsuzluk iddialarının, dış politikadaki belirsizlik ve tedirginliklerin yansıması ortaya çıkmıştır.''
Baykal, son genel seçimlerden bu yana ekonomide ve diğer alanlarda ortaya çıkan gelişmelerin, Türkiye'nin iyi yönetilmediğini, ciddi yanlışlar yapıldığını, sorunların daha da ağırlaşmaya başladığını ortaya koyduğunu savundu.
-''BÜYÜME SÜRECİ DARALMA NOKTASINA GELDİ''-
AK Parti iktidarının, ekonomik sorunların, enflasyonun
kontrol altına alındığı,
büyümenin sağlandığı ve istihdamın artmaya başladığı ortamda göreve geldiğini belirten Baykal, iktidarın ciddi
destek almasına rağmen 7 yıllık
uygulama sonucunda ekonomik gerçeklerin ortaya çıktığını ve büyüyen ekonominin yerini küçülen ekonominin aldığını öne sürdü.
Deniz Baykal, 2002-2009 döneminde Türkiye'nin mukayese edilebileceği bütün benzer
ülkelerin 7 yıllık süreci iyi değerlendirdiğini, Türkiye'nin ise ekonomik büyüme sürecini daralma noktasına getirdiğini söyledi.
Türkiye'nin dünyanın en yüksek ikinci işsizlik oranına sahip ülke konumuna geldiğini ifade eden Baykal, ''ülkenin küresel
kriz nedeniyle değil, izlenen politikalar nedeniyle yanlış gittiğini'' savundu. Baykal, iktidarın 2008 yılının
Eylül ayında hazırladığı ve yüzde 4 büyüme öngören bütçeyi, bu ay yüzde 3.6 küçülme
hedefiyle revize ettiğini anımsatarak, ''Aslında böyle bir hedefleri yok, orada tutmayı temenni ediyorlar'' dedi.
''Bu yanılgı sıradan, masum yanılgı olarak anlaşılamaz'' diyen Baykal, Türkiye'nin, bilinçli olarak yapılan o hatanın bedelini ağır biçimde ödediğini öne sürdü.
Ak Parti iktidarının iş başına geldiği 2003'ten bu yana bir çok ülkenin dünya konjonktüründen yararlanarak, önemli hamleler yaptığını anlatan Baykal, işsizlik ve sanayi rakamlarından örnekler vererek, Türkiye ekonomisinin uzun zaman sonra geriye yöneldiğini savundu.
-''YARGI HEDEFTE''-
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarda bulunduğunu ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
''Kalkınma nerede? Bugün 7 yıllık iktidar döneminin sonunda Türkiye'de yıllardır var olmuş
kalkınmayı küçülmeye, daralmaya dönüştürmüş iktidardır. Kendi adındaki 'kalkınma' Türkiye'de yaşanan gerçek olmaktan çıkmaya başlamıştır. Adındaki '
adalet' kavramının işlemeye devam ettiğini düşündüğümüzü kimse zannetmesin. Adalete baktığımızda da göreceğimiz tablo, adalet kavramının da bu iktidar döneminde Türkiye tarihinde hiç görülmemiş biçimde alt üst edildiğidir, ayaklar altına alındığıdır, içinin boşaltıldığıdır. Bugün yargının bağımsızlığından söz etme imkanı var mı? Türkiye'de yargı bağımsızlığı artık hedef olmaktan da çıkmaya başlamıştır. Planlanan değişiklikler ortaya çıktığı zaman, yargı bağımsızlığının çok daha ağır tahrip edileceği, yargının siyasetin denetimi altına sokulacağı çok açık bir biçimde anlaşılmaktadır.
Yargı hedeftir. Yargı, siyasallaştırılmak istenmektedir. Onun için her türlü
hazırlıklar yapılmaktadır. Maalesef Türkiye'de adaletin, yargının çok zor günler geçirdiğine
tanık oluyoruz.''
Baykal,
telefon dinlemeleriyle ilgili uygulamayı da eleştirerek, 70 milyonun dinlenmesine imkan verecek
teknik ve hukuki altyapı oluşturulduğunu iddia etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
telefon dinleme kurumunun başına bizzat kendisinin atama yaptığını belirten Baykal, ''Bunun bir devlet dinlemesi olduğunu düşünmek mümkün müdür? Bu, kişisel bir dinleme özlemenin yansıması değil midir?'' diye sordu.
CHP Genel Başkanı Baykal, büyük bir kentte 25 hakim ve savcının dinlenildiğini ifade ederek, bu hakim ve savcıların bir yandan görevlerini yaparken, diğer yandan birilerinin gözünde
şüpheli olduğunu ifade etti.
Baykal, ''
Adalet Bakanı hakimlerin dinlenmesi düğmesine basma yetkisine sahip olan insandır. Ne oldu kuvvetler ayrılığı, ne oldu yargı bağımsızlığı? İdarenin, hükümetin yargı üzerinde güç kullanma imkanının bulunmadığı, Anayasa'nın öngördüğü kuvvetler ayrılığı düzeni ne oldu? Bunlar çok üzüntü verici görüntüler.''