Mitingden Sonra
Ankara'daki mitingde kaç kişi vardı? 50 bin? 100 bin? 300 bin? Mitingi baştan sona yayınlayan televizyon kanalı "Milyonlar" diyordu katılanlardan söz ederken…
Eskiden Emniyet'in kalabalıkları
ölçüm yöntemine güvenilirdi, muhabirler o yöntemle tespit edilmiş rakamın doğruluğunu bilir ve gazeteler onu kullanırlardı. Verdikleri rakamla helikopter çekiminden kare kare tespit edilen sonuç birbirini tutardı çünkü… Bu defa her kafadan farklı bir ses çıktı miting kalabalığı hakkında…
Mitingden rahatsızlık duyacağını sandığım kişileri endişeli görmedim. Bir siyasetçi, "İşte bizim de aradığımız bu" dedi bana. İnsanların demokratik haklarını kullanmalarını takdiri beni de rahatlattı. "Ne yani" dedi o tanıdığım, "Darbe çığırtkanlığı yapılmasını mı tasvip edeceğimi sanıyordun…"
Miting günü Tandoğan Meydanı'nda buluşanlar arasında da benzer konuşmalar geçmiş. Milliyet'in Ankara Haber Müdürü Serpil Çevikcan oradaymış, yaşadıklarını gazetenin internet sitesine hemen aktardı; ben de neler geçtiğini sıcağı sıcağına öğrendim. Biraz uzunca bir alıntı olacak, ama yazdıkları önemli Serpil Çevikcan'ın…
Okuyalım: "Tandoğan Meydanı'ndan Anıtkabir'e giriş yapılan kapının önünde Mersin'den gelmiş bir grupla sohbet ederken her iki bileğine 'Biz kaç kişiyiz?' yazılı kırmızı-beyaz bileklikler takmış bir hanım, 'Kalabalık muhteşem, ama Şener Paşa'nın bu kitleye bir borcu var' diye yüksek sesle araya girdi. / 'Ne borcu var?' diye sorunca yine etrafa duyuracak şekilde yüksek sesle devam etti: / 'Şener
Eruygur çıkıp bu muhteşem kalabalığa durumunu izah etmeli. Darbeci olmadığını söylemeli. Bu insanlar töhmet altında kaldılar. Darbecilerin arkasından yürümekle suçlandılar. Ama bu
suçlamaya rağmen cumhuriyet için,
laiklik için,
Atatürk için buraya geldiler. Darbeciler için değil.' /
"Yeni
emekli olmuş biri öğretmen olduğunu belirterek arkadaşlarına döndü: / 'Haklı değil miyim? O kadar yayın yapıldı. Bu miting, '
darbeci
paşanın mitingi' diye lanse edildi. Katılımın az olması için Şener Paşa öne sürüldü. Belki de etkilenenler olmuştur. Ben kürsüde Şener Paşa'yı aradım. Çıksın, 'bunlar yalan' desin diye.' / Emekli öğretmenlerden oluştuğu anlaşılan grup, bu sözleri destekledi. / İçlerinden biri, 'Ben 12 Eylül'de içerideydim' diye sürdürdü konuşmayı: / 'Biz darbelerden çok çekmiş bir jenerasyonuz. Atatürkçü Düşünce Derneği'ni de destekliyoruz. Ben üyesiyim. Bu suçlama bizi çok rahatsız etti. Eğer günlüklerde yazılanlar doğru değilse Başkan'ın çıkıp bunu söylemesi gerekir. Yok eğer doğruysa özür dilemelidir. Şener Paşa'dan açıklama bekliyoruz.'
ADD Başkanı eski Jandarma Komutanı
Org. Şener Eruygur'un ne yaptığını merak edeceğimizin de farkında Serpil Çevikcan; 'Geri planda kalmayı yeğledi' diyor haberinin ara başlığında: "Şener Paşa kürsüye çıkmadı. Mitinge
hazırlık süresince de geri planda kalmaya özen gösterdi. Bu tutumunda, meydanda dile getirilen bu görüşlerin etkisi olsa gerek. Şener Paşa, üzerinden yapılan 'Darbecilerin arkasından yürümeyin' çağrıları yoğunlaşınca geri planda kalmayı yeğlemiş olabilir. 'Şener Eruygur ve darbe' sadece meydan kulisinde değil, kürsüde de vardı. Ankara SBF
öğretim üyesi Prof. Dr.
Birgül Ayman Güler, bu 'kuşku'yu dağıtmak için kürsüden 'Biz
darbeci değil devrimciyiz' diye seslendi."
Bu 'izlenim' yazısını hayli açıklayıcı buldum.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in
Harp Akademileri'ndeki konuşması bir tür 'mitinge davet' gibiydi.
Çankaya Köşkü'nde gereksiz lâmbaları açtırmayan birinin oturduğunu bilenler, Org. Şener Eruygur'un başında bulunduğu ADD'ye
Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nden birkaç yüz bin YTL'lik kaynak aktarıldığını duyunca ayrı bir
mesaj daha almış oldular zaten…
Org.
Yaşar Büyükanıt da "Mitingi planlayanlar demokratik haklarını kullanacaklar" dedi. Ben bile teşvikçilerden sayıyorum kendimi; 32. Gün'de, "İnsanların inandıkları bir konuda görüş açıklamak üzere bir araya gelmeleri, tepkilerini ifade etmeleri en
doğal demokratik haklarıdır" sözleriyle bir gün önceden mitinge desteğimi esirgemedim…
Cumartesi akşamı bir dostum, "Sarah Brightman konserine gidiyorum" deyince şaşırmıştım; Brightman'ın İstanbul'a geldiğinden haberdar olmadığım için… Meğer
Kartal Vakfı'nın gecesi için gelmiş ünlü şarkıcı. Dostum, dönüşte, "
Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt ile
Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Cömert, en önlerde oturan Org. Kemal Yavuz'un yanından geçerken arkalarını döndüler" bilgisini aktardı bana…
Bir gece önce, Kanaltürk'te Org. Büyükanıt'ı bayağı sert sözlerle eleştirdiği içindir… Mitingde de
Tuncay Özkan'ı tartaklamadılar mı?
Miting bence iyi oldu.
Taha Kıvanç/Yeni şafak