Kilit isim oydu. Onun yapacağı açıkalamalar çok önemliydi.
Polis Tekin'in Göztepe'deki evine gitti. Araştırmalarda bulundu. Çevresinde Atatükçü bir
emekli silahlı kuvvetler mensubu olarak biliniyordu. Evi Türk Solu, Yeni
Hayat gibi dergilerin nüshalarıyla doluydu. Ama MUZAFFER TEKİN yoktu. Haberci refleksi aklımıza "bu adama birşeyler olabilir" şüphesini getirdi. Çağdaş, Atatükçü bir kimliğe sahip TEKİN'in sözde din adına Danıştay'ı kana bulayacak kadar fanatik
Alparslan Arslan'la ne işi olabilirdi? Edindiğimiz bilgilere göre Arslan, TEKİN'i cep telefonundan defalarca aramıştı. Polisin aklındakini belli ölçüde okuyabiliyorduk: Yıllardır aynı alanlarda, benzer konular üzerine çalışan insanlar olarak aynı şeyleri düşünüyorduk. Emekli TSK mensubu, eylemde azmettirici konumunda olabilirdi. Neden mi? Nedeni şimdilik pek net değil. Ama net olmasa da elbette bu konuda da kimi düşüncelerimiz var. Tam bu düşünceler içindeyken odama samanyoluhaber.com'un tecrübeli editörü
Engin Sağ girdi. MUZAFFER TEKİN
intihara teşebbüs ettiğini söyledi. Kendi eline bir
bıçak alarak kendi kalbinin alt kısmına saplamıştı. Bir tür harakiri yani. Karşılıklı bakışlarımız dondu. Bıçakla intihar aklımıza pek yatmadı. YOksa korkulan oluyor muydu. Bu menfur saldırının fail-i meçhuller listesine dahil olmaması için bu adamın yaşaması, konuşması, konuşturulması lazım. O konuşunca belki de yerinden kopartılmak istenen dev kayalar, büyük bir gürültüyle yerine oturacak. Ülkenin karartılmak istenen ufku büsbütün aydınlanacak. Şimdi söz MUZAFFER' T.de. Kulak kesil
Türkiye.