Size basit bir soru: “Hem savcı, hem
şüpheli olunur mu?”
Tabiî ki olunmaz.
Savcı; kendisinin
sanık olduğu
dosyada, nasıl karar verebilir ki?
Peki bir soru daha...
“Hem şüpheli, hem hakim, olunur mu?”
Hukukçu olmaya gerek yok..
Tabiî ki, “olmaz öyle şey” diyorsunuz değil mi?
“İnsan, kendisinin şüpheli olduğu dosyada
savcılık yapamadıktan sonra, hakimlik hiç yapamaz” diyorsunuz değil mi?
Siz öyle sanın..
Bakın; Türkiye’nin günlerdir tartıştığı olayda, hem “hakim”, hem “şüpheli kişi” nasıl olmuşlar!
YARSAV’ın eski Başkanı Ö. Faruk
Eminağaoğlu,
telefonlarının dinlendiği iddiası ile savcılığa müracaat ediyor.
Savcılık,
takipsizlik kararı veriyor.
Buraya kadar her şey normal.
Ama buradan itibaren işler karışıyor.
Çünkü; savcılığın takipsizlik kararına yapılan
itirazları, özel olarak görevlendirilmiş olan
Sincan 1. Ağır
Ceza Mahkemesi Başkanı, aynı zamanda YARSAV üyesi olan Osman
Kaçmaz inceliyor hep.
Dolayısıyla YARSAV Başkanı’nın yaptığı itiraz da, YARSAV üyesi
Osman Kaçmaz’a geliyor.
Dernek başkanının dosyası,
dernekteki üyenin önünde..
Üye karar verecek, ona göre başkan sevinecek veya üzülecek..
Haydi bunlara da; “Olur böyle şeyler” diyelim..
Ama bundan sonrasına, daha fazla dikkat edin.
Osman Kaçmaz,
telefon dinleme ile ilgili takipsizlik kararını kaldırıyor ve
Ankara 1. Sulh Ceza
Hakimi’ni görevlendirerek,
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda inceleme yapmasını istiyor.
Karar; sadece Eminağaoğlu için veriliyor gibi görünüyor ise de, tüm Türkiye’de tek merkezden dinleme yapılabilindiği için, bu inceleme ile Türkiye’deki tüm
dinlemeler araştırılmış oluyor aslında..
Böylece..
Kaçmaz’ın kararına göre, Kaçmaz’ın kendisi de dahil olmak üzere, tüm telefonları dinlenenleri, tespit etmiş olacak hakim beyefendi..
İyi de; Osman Kaçmaz’ın telefonlarının dinlendiği, zaten biliniyordu..
Kaçmaz hakkında açılan
disiplin soruşturmasında müfettişler bu hakim beye “Dinlenen telefon kayıtlarında şu şu ifadelerin var, ne diyorsunuz” demişti zaten..
Dolayısıyla; şimdi Osman Kaçmaz isimli hakim bey, telefon dinlemeleri ile ilgili bir dosyada, tüm dinlemeleri tespit edecek şekilde, tüm dinlemelerle ilgili verilen kararları tespit edecek şekilde gizli bilgilere nasıl ulaşabilir?
Böyle bir dosyada, nasıl hakimlik yapabilir?
“Gidin tespit edin” diyor..
Böylece; kendisi de dahil, tüm dinlenenleri tespit ediyor.
Dinlemelerin ne zaman başlayıp, ne zamana kadar sürdüğünü, hangi hakimin karar verdiğini öğrenmiş oluyor!
Skandal bununla da bitmiyor..
Osman Kaçmaz’ın görevlendirdiği Ankara 1. Sulh Ceza Hakimi
Hayri Keskin de, TİB’de 4.5 saat süren inceleme sırasında anlaşılıyor ki, telefonu dinlenen hakimler arasında yer alıyor..
İnceleme sırasında bunu öğrenen Hakim Bey’in, hemen ne yapması gerekiyor?
Dosyadan elini çekmesi gerekiyor!
Öyle ya..
Kendisi şüpheli..
Ve şüpheli olduğu bir olayın soruşturulmasında hukuka aykırılık var mı, kendisi inceleme yapıyor!
Sadece inceleme değil.. TİB’deki görevliler ile saatlerce tartışıyor..
Şunu da vereceksiniz, bunu da vereceksiniz diye görevlilerle mücadele ediyor..
Hatta kendisine engellemede bulunulduğu ididası ile suç duyurusunda bulunuyor.
İyi de; bu hakim bey de, kendisinin telefonunun dinlendiğini öğrendiği an itibarıyla, zaten dosyadan elini çekmesi lazım değil miydi? Başkası ile ilgili bir dosya da olsa, sonuçta, TİB’deki tüm kayıtları alıp incelemek istediklerine göre, kendisi ile ilgili bilgileri de alacağına göre, davadan hemen elini çekmesi lazımdı. Çekmezse de, yaptığı tüm işlemler, hukuka aykırı olur, geçersiz olurdu!
Ama hakim bey kenara çekilmiyor, incelemesini daha da derinleştiriyor! Kopyalamaları yapıyor. Raporunu alıyor..
Ve bize de sormak düşüyor: Hakim, kendisi ile ilgili davada nasıl görev yapar? Burası hukuk devleti mi, guguk devleti mi?
ALİ KARAHASANOĞLU-VAKİT