Bülent Arınç'ın
savunmasında "Dindar
cumhurbaşkanı olacak" sözleriyle
İran arasında illiyet bağı kurması eleştirildi ve bunun kurgulamadan öte bir anlam taşımadığı vurgulandı.
AK Parti’nin
Anayasa Mahkemesi’ne sunduğu savunmada
TBMM eski Başkanı ve
Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın kişisel savunması da yer aldı. Arınç’a ilişkin iddialarının tamamına tek tek
yanıt verilen savunmada;
Yargıtay Başsavcısı’nın Arınç’ın “Dindar cumhurbaşkanı olacak” sözleriyle İran
İslam Cumhuriyeti arasında illiyet bağı kurması eleştirilerek, bunun kurgulamadan öte bir anlam taşımadığı vurgulandı.
Bülent Arınç’ın savunmasında, şu ifadelere yer verildi: “Bu kurgulama anlayış ve yaklaşımı, demokratik hukuk devleti anlayışını yok eden, hukuku, Anayasa’yı ve bütün evrensel değerleri ayaklar altına alan bir yaklaşımdır. Bu hukuk adına bir garabetten öte, Türk hukuku adına utanılacak bir hukuk skandalıdır.”
İTHAM EDİLMEYEN KALMAZ
Savunmada, Bülent Arınç’a atfen yer verilen beyanların tamamının yasama sorumsuzluğu güvencesini gerektirmeyecek şekilde
ifade özgürlüğü kapsamında olduğu vurgulandı. Böyle bir hukuk anlayışı, bu anlayışı haklı gören bir hukuk devletinin olamayacağının altının çizildiği savunmada, “Zira,
Türkiye’de söylenen her bir sözün başka ülkelerde cari yasaların pek çoğunda karşılığı olabilir. O zaman, o sözün sahibini biz her zaman, başka ülkelerin yasalarında geçeni savunuyor diye mi itham edeceğiz? Bu yol hukuken doğru kabul edildiği ve de bu mantık cari olduğu takdirde, Türkiye’de itham edilmeyen tek bir kişi kalabilir mi?” denildi.
ANAYASA İHLALİDİR
Meclis Başkanı görevinde de bulunan Arınç’ın görev süresince gerçekleştirdiği bütün
eylem ve söylemler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yaptığı belirtilen savunmada, “Bir
Meclis Başkanı’nın, Meclis adına yaptığı eylem ve söylemlerin, Anayasa’nın açık, tartışmasız ve amir hükmüne rağmen, üyesi bulunduğu partiyle ilişkilendirmek kuşkusuz bir Anayasa ihlalidir. Bunun yanında Arınç’ın bir kısım açıklamaları da, Anayasa’nın 83’üncü maddesi gereği mutlak yasama sorumsuzluğu kapsamındadır.
GARABETTEN ÖTE UTANILACAK SKANDAL
AK Parti’nin, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı’na cevaplardan oluşan esas hakkındaki savunma dosyasında, Başsavcı
Yalçınkaya’nın, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç’ın, ‘
dindar cumhurbaşkanı’ sözünü İran Anayasası’nda cumhurbaşkanının niteliklerinde yer alan ‘takva sahibi olma’ koşulu ile özdeşleştiren cümleleri sert bir dille eleştirildi. Savunmada ‘Bu hukuk adına bir garabetten öte Türk hukuku adına utanılacak bir hukuk skandalıdır’.
BU GEREKÇE KAPATIR MI?
TÜRKİYE’DE hemen herkesin
mezun olduğu liseyle ilgili ‘Bu liseli olmak ayrıcalıktır’ demesi adettendir. Ancak Başsavcı, AK Partili
Eyüp Fatsa’nın mezun olduğu lisenin gecesinde ‘
İmam Hatipli olmak bir ayrıcalıktır’ deyince bu sözler Yalçınkaya tarafından parti
kapatma ve Fatsa için de siyasi
yasak isteme gerekçesi yapıldı. Bu gerekçeye de AK Parti savunmasında buna da
isyan edilerek, bunun kapatma ve yasaklama nedeni olamayacağı vurgulandı.
SUÇU FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK
BAŞSAVCI Yalçınkaya,
Adıyaman Milletvekili Fehmi Hüsrev Kutlu’nun 15.
Ulusal Bilim Olimpiyatları’nda
ödül alan Gökkuşağı Koleji öğrencisi Büşra Doğan’la fotoğraf çektirmesini kapatmaya
delil göstermişti. AK Parti’nin savunmasında, Hüsrev Kutlu’nun türbanlı öğrencilerle fotoğraf çektirmesinin
laiklik ilkesine aykırı bir tutum olarak değerlendirilmesi ‘hukuk garabeti’ olarak nitelendirildi.
PARTİ YOKTU AMA DELİL OLDULAR
BAŞSAVCI Yalçınkaya’nın
iddianamesine koyduğu bazı delillerin AK Parti kurulmadan yıllar öncesine ait olması tek tek eleştirildi. AK Parti kurulmadan önceki eylemlerin AK Parti’nin kapatılması için nasıl delil olabildiği sorgulandı. İşte onlardan bazıları:
ARINÇ’IN DANIŞMANI: Bülent Arınç’ın danışmanı Kemal
Öztürk’ün Mir Mahmut Rıza adıyla yazdığı ‘Rahmetli-Bir Garip Oğlanın Hikayesi’ isimli kitabı AK Parti ile nasıl ilişkilendirildi? Çünkü Öztürk kitabı AK Parti’nin kuruluşundan 12, Arınç’ın danışmanı olmadan da 15 yıl önce yazdı.
ÇELİK’İN MAKALESİ: Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik’in 1994’te yayımlanan makalesi nasıl oldu da iddianameye kapatma delili olarak konuldu. Çünkü o tarihte AK Parti daha kurulmamıştı.
DİNÇER’İN KONUŞMASI: Başbakanlık eski Müsteşarı AK Parti
İstanbul Milletvekili Ömer
Dinçer’in AK Parti kurulmadan önce yaptığı konuşma iddianameye nasıl girdi? Çünkü bu konuşma AK Parti kurulmadan 9 yıl önce yapıldı.
DELİL TOPLAMAYA SEÇİMLE HIZ VERİLMİŞ
İddianame eklerinde sunulan belgelerden AK Parti hakkında delil toplama çalışmasının 24-25-26
Ekim 2007 ve 30-31 Ocak, 1-2
Şubat 2008 tarihlerinde yoğunlaştığı anlaşılırken, bu zaman dilimlerinin AK Parti’nin güçlenerek
seçim kazandığı 22 Temmuz tarihinin hemen ertesine denk gelmesi dikkat çekti. 30-31 Ocak, 1-2 Şubat 2008 tarihlerindeki ikinci delil toplama çalışmalarının ise farklı siyasi partilere mensup 411 milletvekilinin kabulü ile Anayasanın 10 ve 42 nci maddelerinin değiştirilmesi dönemine rastlıyor.
BUGÜN - STAR