Bugünlerde en çok sorulan soru bu

Ahmet Taşgetiren bugünlerde kendisine en çok sorulan soruyu yazdı.

Bugünlerde en çok sorulan soru bu

Ak Parti ne yapmalı? Ak Parti ne yapmalı? Bugünlerde en çok sorulan soru bu. Bu soruya benim cevabım şu: Ak Parti tüm seçmenlerin oyunu alacak bir politika izlemeli. Şöyle yüzde 99.9'dan öte bir iletişim sağlamalı Türkiye insanıyla... Hatta Anayasa Mahkemesi'nin şu 10 üyesinin de oyunu alabilmeye çalışmalı. Bakın, kimse CHP'ye oy oranın niye yüzde 18-20'lerde tıkandı kaldı diye sormuyor. Kimse CHP'ye, toplumun öteki kesimleriyle ilişki kurmak için neden çaba sarf etmiyorsun, toplumun öteki kesimleri senden neden korkuyor, neden bu ülkenin yüzde 80'inin en çok korktuğu şey bir CHP iktidarıdır, diye sormuyor. Kimse CHP'nin oluşturduğu toplumsal gerilimi sorgulamıyor. Tek parti döneminde, "gerilim sebebi", yeni kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve sonra Serbest Fırka olmuş ve kapatılmış. Çok partili hayata geçildikten sonra da, çoğunluk iradesi ile iktidara gelen siyasi partiler "gerilim sebebi" olmakla suçlanmış ve darbelerle düşürülmüş. Bu memlekette, CHP çizgisi, yüzde kaçta kalırsa kalsın, "meşruiyyet"i temsil ediyor ve tüm öteki siyasi oluşumların meşruiyyeti ona göre şekilleniyor. Onun için diyorum, Ak Parti, hazır yüzde 47'lere gelmişken, yüzde 60'lara, 70'lere tırmanmanın, sonunda yüzde 99.9'a ulaşmanın yolunu bulmalı. Sözümde istihza ve serzeniş yok. Samimi olarak buna inanıyorum. Hatta bunu, Ak Parti'nin sağlayabileceğine de inanıyorum. Şu anda, Türkiye'nin her yanından ve her toplum kesiminden oy alan tek siyasi parti Ak Parti değil mi? Yapılacak olan, toplumun geride kalan kesimlerine ulaşan bir ses tonu yakalamak değil mi? Ak Parti bunu yapabilir, ben Tayyip Erdoğan'da böyle bir potansiyel görüyorum. Yola hizmet için çıkmış, asla bağcı dövme hesabında olmayan, Türkiye'yi çok çok önemseyen bir zihniyet için, toplumun tüm kesimlerine ulaşma hedefi kadar normal ne olabilir? Niye kavgatercih etsin ki bir siyasi iktidar? Türkiye, tabii, kolay bir ülke değil. Siz istediğiniz kadar barışçı bir söylemin peşinde olun, sadece sizin iktidarda olmanıza karşı olanları asla tatmin etmek mümkün olmayabilir. Onlar bir gerekçe bulur ve sizinle kavga ortamı oluştururlar. Onun için, siyasi iktidarın barış ortamı üretme çabası kafi gelmeyebilir. Buna rağmen, Ak Parti, herkesi şaşırtacak bir toplumsal barış hamlesi yapmalı ve sesini bütün evlere ulaştırmayı hedef edinmeli. Parti ile bağlantılı olanların tamamı, resmi görevleri ne olursa olsun, dini söylemleri bırakmalı. Ne dini bir kitap dağıtmalı, ne dini bir tören düzenlemeli. Sadece kendi dini sorumluluklarını yerine getirmek istiyorsa getirmekle yetinmeli. Kimse korkmasın, Türkiye asla İslamsız olamaz. Ne bu ülkenin insanları İslamsız olabilir, ne de hatta "Devlet" İslamsız olabilir. İslamsızlık, Türkiye için, müthiş bir potansiyel güç kaybıdır. Bu ülkenin Sünni'si de, Alevi'si de, Türk'ü de, Kürt'ü de İslam'ı bırakmaz. İslam bu ülkeye "herhangi bir iktidar" eliyle gelmiş değil. Aksine, bu ülkenin Müslüman halkı, devletler oluşturmuş ve bu ülkeyi "Türkiye" yapmış bulunuyor. Bu ülkeyi İslam, YeseviDervişlerinin kaneviçe gibi bu ülke topraklarını ve halkının yüreğini işlemesi ile gelip vatan edinmiştir. Onu kim söküp atabilir? Hatta Avrupa bile, politik - stratejik hesaplar açısından Hristiyan bir Türkiye değil, Müslüman bir Türkiye istiyor. Evet, Türkiye İslamsız olmaz. Ak Parti, dini bir söylem içinde olmamalı. Dindar insanların "memlekete temiz bir hizmet veriyor olmaları" yeterlidir. Ya İslam-Toplum-Devlet arasındaki ilişkilerde yaşanan soruna ne demeli? Orada, insanları mağdur eden problemler nasıl çözülecek? O işi bize, yani millete bırakın. Millet o işte, çözülemeyen sorunların ne DP'den, ne AP'den, ne ANAP'tan ne de AKP'den kaynaklanmadığını biliyor. Siz CHP tabanına bile ulaşmaya çalışın. Siz, şimdilerde liderlik planında CHP ağzına öykünen MHP'nin tabanına ulaşın. Siz Kürt toplumu ile, Aleviler'le, toplumun eziklik duyan tüm kesimleriyle, yaşama tarzına müdahale edileceği kaygısı taşıyanlarla candan ilişkiler kurun. Biz millet olarak bu haksızlıkların hesabını her platformda CHP'den soracağız. MHP'yi samimiyet testine çağıracağız. Ve bir gün gelecek, milletin gönül kıvamı, tüm siyasi oluşumları, sorunların çözümüne doğru yöneltecektir. Şu anda CHP'nin sadece gerilimden beslendiği açık değil mi? "Laiklik" eksenindeki gerilimi ortadan kaldırırsanız, CHP adına bir misyon kalır mı ortada? "Laiklik" eksenindeki gerilimi ortadan kaldırırsanız, yargısal veya bürokratik muhalefetin gerekçesi kalır mı? Birileri illa o ortama çekmek isteseler bile, -ki medyanın bir bölümü bu anlamda bilinçli bir psikolojik savaş yürütmüştür- o tuzağa düşmemek lazım. Ben, bazı kesimler için problemin laiklik koruması olmadığını, bu işin Ak Parti'nin iktidarına karşı verilen savaşın aracı haline getirildiğini düşünüyorum. Elhasıl bu oyunu bozacak bir akıl politikası yürütmek lazım. Kalbine dikkat kardeşim! Ömer Lütfi Mete dostumun geçirdiği kalp krizi içimi yaktı. Şükür ki, geri geldi. Hoş, onun gitmekle gelmek üzerinde çok fark görmediğini bilirim. Aslında "kalp hayatı"na dikkat eden biridir. Ama demek ki, yalnızca kalbin manevi dokusuna dikkat etmek yetmiyor, kalbe başka yükler de taşıtmamak gerekiyor. Rabbimden sağlık, afiyet diliyorum dostum. Allah'a emanet. AHMET TAŞGETİREN/BUGÜN
<< Önceki Haber Bugünlerde en çok sorulan soru bu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER