Hürriyet gazetesi yazarı
Hadi Uluengin,
yabancı ülkelerde
Fethullah Gülen'in teşvikleri ile kurulan Türk okullarının Türklük ve Cumhuriyet'e çok değerli şeyler kazandırdığını yazdı.
New York Times'ın Türk okullarından övgü ile söz eden haberine dikkat çeken Uluengin, "Ve biliyorum ki, ulusalcı
koro şimdi hep bir ağızdan ve hep bir perdeden, işte gördünüz mü, ABD ılımlı
İslam projesi tezgahlıyor diye tempo tutacaktır." şeklinde görüşlerini ortaya koyuyor.
Kendisinin de altı yıl
İstanbul Moda'daki Sen Jozef
Lisesi'nde okuduğunu anlatan Uluengin, "Bu lise her yerde olduğu gibi Türkiye'de de, Jean-Baptiste de La Salle adlı
Fransız'ın oluşturduğu ve 'Hıristiyan biraderler' diye anılan tarikát tarafından kurulmuştur. Öğretmenleri ve kadroları ruhban
papaz değildir. Hepsi
dindar, eğitim gönüllüleridir. Hayatını öğrenime adayan ve her yerdeki her göreve giden Katoliklerden oluşur. Ama tedrisat tamamen l-a-i-k'tir! İsa'nın adını bile telaffuz eden tek hocam olmadı. Üstelik, geri plandaki diniliğe rağmen okulda Cumhuriyetçi ruh hüküm sürer. Hem Descartes mantığı öğreten Fransız cumhuriyetçi ruhunu; hem de 27
Mayıs törenlerine gitmeyenleri ihtarla cezalandıran Türk cumhuriyetçi ruhunu kastediyorum." şeklinde konuşuyor.
Söz konusu okulun öğrencilerinin çoğunluğunu
Müslüman ve Musevi'lerin oluşturduğuna da dikkat çeken Uluengin, şöyle devam ediyor: "Çünkü, moral, yani ahlak diye tanımlanan ve Türk Müdür Yardımcısı tarafından verilen din derslerine girip girmemekte serbesttik. Ebeveynlerin 'istemez' imzası yeterliydi. Oysa buna karşılık, Ortodoks Rum, Gregoryen
Ermeni, Katolik Levanten, Marûni Arap her neyse, ayrı mezheplerden olsalar bile Hıristiyan öğrenciler bizim kadar şanslı değildi. Zira, yine zorunluluk yoktu ama, perşembe sabahları okul şapelinde düzenlenen áyine katılmaları; hatta, sabah kampanasıyla duyurulan duaya gitmeleri daha bir gerekliydi! Bizim gibi kıvırtamadıkları için de, bu eşitsizliğe kızan Stefo'nun, Manuk'un, Habib'in, Röne'nin yarı
şaka-yarı ciddi, 'Niye İslam doğmadık' diye söylendikleri olurdu. Diyelim ki, onların konumu, her hangi bir İsevi ülkedeki Gülen kurumlarında, okul mescidinde namaz eda eden İslam öğrencilerinkiyle benzeşirdi. Yazılı
kural olarak bir mecburiyet yok ama, yine de kılınması tercihe şayandır."
Sen Jozef Lisesi'nin kendisini ve arkadaşlarını ne dinci ne de Fransız yapmadığını dile getiren Uluengin, "Laikliğimize ve Türklüğümüze halel getirmedi. Hıristiyan öğrencileri bile sofu kılmadı. Ancak, aynı zamanda hem bana, hem de o Fransızlığa çok şeyler kazandırdı. Tıpkı, yabancı ülkelerdeki
Hocaefendi okullarının ora çocuklarına ve bizim açımızdan da Türklük'e ve Cumhuriyet'e çok değerli şeyler kazandırdığı gibi." diyor.