Bu sözler kime ait dersiniz ?

"Sersem!.. Uşak!.. Kiralık!.. Satılık!.. Maskara!.. Dönek, cahil, dangalak!.. Sidik yarışı yapan, yobaz, piç, havlayan!... Ahmet Kekeç, Haşim Kılıç'ı başkanlığa yakıştıramayanları ve eski başkanları yazdı. İşte o yazı...

Bu sözler kime ait dersiniz ?

Seviye dersi verene de bakın hele! Haşim Kılıç'ın Anayasa Mahkemesi'ne başkan seçildiğini, vallahi de billahi de, seçildikten iki gün sonra öğrendim. Bazıları gibi hayret etmedim. Bu ülke, anlamsız tehdit değerlendirmeleri yapan Mustafa Bumin'i, birbirini nakzeden konuşmalarıyla ünlü Ahmet Necdet Sezer'i de 'başkan' olarak gördü... Haşim Kılıç niçin olmasındı! Dahası, değerli bir hukukçu olan Yekta Güngör Özden de bir dönem bu kurumun başındaydı. Üstelik Özden, daha tartışmalı bir kişiliğe sahipti. Mesela, 12 Eylül'de darbe yönetimine teşekkür ziyaretine giden heyette yer alıyordu. Henüz 'üye' sıfatını taşıyordu ama bir süre sonra tekamül edip 'başkanlığa' seçilecekti. Düşünebiliyor musunuz, anayasayı korumakla mükellef olan kurum, anayasayı külliyen ortadan kaldıranlara teşekkür ziyaretinde bulunuyor! Böyle de, cennet vatanımıza özgü bir hoşluk! Neyse... Haşim Kılıç'ı Anayasa Mahkemesi başkanlığına yakıştıramayanlar için, değerli Özden'le ilgili birkaç kelam daha edeyim. Özden, aynı zamanda yazılar da yazan kıymetli bir hukukçu. Bir dergide makaleleri çıkıyor. Neler mi yazıyor? Neler yazmıyor ki? Gazetemiz yazarlarından, aynı zamanda Yargıtay Onursal Başkanı olan Sami Selçuk, Anayasa Mahkemesi'nin değerli eski başkanı Yekta Güngör Özden'in yazdığı yazılarda ve çeşitli platformlarda yaptığı konuşmalarda yer alan bazı 'önemli sözleri' yer ve tarih belirterek derleyip kamuoyunun istifadesine sunmuştu. İşte Yekta Güngör Özden'den örnek bir okuma parçası: Sersem!.. Uşak!.. Kiralık!.. Satılık!.. Beyinsel ve ruhsal bozuklukları olanlar!.. Maskara!.. Utanma duygusunu yitiren zavallılar!.. Saldırgan maşalar!.. Dalkavuk!.. Mikrop!.. Yüreği paslı, gözleri küflü!.. Madrabaz!.. Yüz karaları!.. Köşk değnekçisi!.. Mandacı!.. Ekran cambazı!.. Dönek, cahil, dangalak!.. Uydu, yalancı, kukla, sütü ve kanı bozuk!.. Sidik yarışı yapan, yobaz, piç, havlayan!.. Bunlar insan bile değil!.. Kaşınanları kaşımak gerekir!.. Havlayanlara aldırmam!.. Aptal, sahtekár, zıpır!.. Bu parçayı, hususen, Oktay Ekşi için alıntıladım. Haşim Kılıç'ın başkanlığını sindiremeyenlerin başında, çünkü, 'Alçakları tanıyalım' müellifi Oktay Ekşi geliyor. Dün Fehmi Koru da değinmişti: Ekşi, Haşim Kılıç'ı Sayıştay kökenli olduğu için yetersiz buluyor. İtirazı 'teknik' ayrıntılarla sınırlı kalsa iyi... Kaldı ki, teknik itirazın da bir mesnedi yok. Pekala hukukçu olmayan biri de Anayasa Mahkemesi başkanlığına seçilebilir. Bu konuda yasal bir sınırlama yok. Ayrıca, sözkonusu kurumun özellikleri açısından son derece uygun bir durum. Fakat Ekşi, 'teknik itiraz'da bulunuyormuş gibi yapıp, sözü Turgut Özal'a, olmayan tarikat bağlantısına ve parti kapatma davalarında Haşim Kılıç'ın kullandığı oylara getiriyor. Diyeceksiniz ki, 'Diğer üyeler de farklı renkte oy kullanmışlardı. Bu niçin tartışma konusu olmadı?' Haklısınız... Sair üyelerin, sadece oylarının rengi değil, 'ihsas-ı rey' anlamına gelebilecek açıklamaları da tartışma konusu olmamıştı. Peki, Oktay Ekşi bize ne anlatmak istiyor? Bütün parti kapatma davalarında aleyhte oy kullanan, hatta 'sosyalist' partilerin bile kapatılmasına karşı çıkan Haşim Kılıç'ın ne kadar 'seviyesiz' ve 'yeteneksiz' bir adam olduğunu mu? Evet evet... Bunu anlatıyor. Diyor ki, 'Yüksek kurumlarda yapılan seçimler daha seviyeli bir anlayışla cereyan etmeli. Yoksa, kötü paranın iyi parayı kovması gibi, yeteneksizler de yeteneklileri kovar.' Ekşi'nin 'yetenek'ten ne anladığını bilmiyorum ama, iddiasını 'seviye' ile irtibatlandırmak istiyorsa, yukarıya alıntıladığım örnek 'okuma parçası'na bir göz atsın. İsterse, kendi kaleminden çıkan ve farklı bir 'seviye' anlayışını yansıtan 'Alçakları tanıyalım' yazısını da 'eş zamanlı' olarak okuyabilir. AHMET KEKEÇ/STAR
<< Önceki Haber Bu sözler kime ait dersiniz ? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER