O dönemde
Türkiye Kamuoyunun gündeminde
Kıbrıs Türkleri'ne yapılan baskılar vardı. Toplum gergindi. Ve derin bir el bu öfkeyi şiddete dönüştürdü. Fitil de 6
Eylül günü "Atatürk'ün Selanik'teki evine
bomba atıldı" haberi ateşlendi.
Son dönemde yapılan kara
propaganda haberlerini hatırlatan bu iddia medya eliyle kısa sürede yayıldı. Tirajı 20 bin olan
İstanbul Ekspres Gazetesi "Atamızın evi bombalandı" manşetiyle ikinci kez hem de 290 bin adet basıldı. "Kıbrıs Türktür Derneği" üyelerince de bütün İstanbul'a dağıtıldı...
6 Eylül akşamı
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yağma ve
yıkım başladı. Gayrimüslim vatandaşların adresleri hakkında önceden bilgi sahibi olduğu anlaşılan, 20-30 kişilik organize gruplar başı çekiyor, arkalarında topladıkları kalabalıklar da azınlıklara ait ev ve işyerlerine saldırıyordu.
O dönemde İstiklal'de
tramvay vatmanı olan Mehmet Çobanoğlu o günleri böyle anlatıyordu...
Şiddet olayları 7 Eylül sabahına kadar sürdü. Bilanço korkunçtu. Resmi rakamlara göre 11 kişi hayatını kaybetmiş, 30 kişi de yaralanmıştı. Çok sayıda kadın da tecavüze uğradı. Maddi
hasar ise çok daha büyüktü. 5.000'den fazla ev ve işyeri tahrip edilmiş, Saldırılardan kiliseler ve mezarlıklar da payını almıştı.
İşin ilginç yanı, 27
Mayıs 1960 darbesini yapanlar 6-7 Eylül olaylarından Adnan Menderes'i sorumlu tutuyordu. Cunta mahkemesi
Demokrat Parti yönetimini darağacına götüren sebepler arasına 6-7 Eylül olaylarını da yazdı...
Gayrimüslim vatandaşları Türkiye'den kaçıran olayların arkasındaki gerçek el ise 40 yıl sonra ortaya çıktı. Özel
Harp Dairesi başkanlığı yapmış,
emekli orgeneral Sabri
Yirmibeşoğlu 1991 yılında Tempo Dergisi'ne verdiği röportajda çok önemli bir itirafta bulundu.