Anayasa Mahkemesi'nden
kapatmaya karşı özgürlükçü yorum
Gerekçe,
AK Parti ve DTP'nin kapatma davasının görüşüldüğü bu günlerde önemli tespitler içeriyor. Mahkeme'nin 5 üyesi,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (
AİHM) örgütlenme, düşünce ve
ifade özgürlüğü konusundaki hükümlerine atıf yaptı. Demokratik
ülkelerde rejim için ciddi bir
tehlike oluşturmadıkça parti kapatılmadığı hatırlatıldı. HAK-PAR'ın anayasa dışı bir yöntem uygulayacağı yönünde hiçbir delilin olmadığının da altı çizildi.
Partinin tüzük ve programlarında
Kürt sorununun çözümüne ilişkin önerilere yer verilmesinin demokratik bir rejimde düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Bu ifadelere dayanılarak kapatma yaptırımının uygulanmasının örgütlenme ve ifade özgürlüğüne ağır bir müdahale oluşturacağı vurgulandı. Kararda, "Siyasi partilerin Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülen tüzük ve programlarındaki söylemlerinin demokratik
yaşam için doğrudan 'açık ve yakın tehlike' oluşturmaması durumunda, bunların ifade özgürlüğü kapsamında kaldığının kabulü gerekir." denildi.
Anayasa'ya göre,
siyasi partilerin kapatılması kararı en az 7'ye 4 nitelikli çoğunlukla alınabiliyor.
Anayasa Mahkemesi,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın HAK-PAR'ın kapatılması talebini nitelikli çoğunluğa ulaşılamaması (6'ya 5) nedeniyle reddetmişti. Oylamada, Başkan
Haşim Kılıç, üyeler
Sacit Adalı,
Fulya Kantarcıoğlu, Serruh Kaleli ile Zehra Ayla Perktaş 'partinin kapatılmaması' gerektiği yönünde oy kullandı. Başkan vekili Osman Alifeyyaz
Paksüt, üyeler Ahmet Akyalçın,
Mehmet Erten, A.Necmi Özler,
Serdar Özgüldür ile Şevket Apalak ise 'kapatma' istedi.
5 üyenin gerekçeli kararında, siyasi partilerin önemine işaret edilerek, şunlar kaydedildi: "Siyasi partilerin kendilerine göre öne çıkardıkları ülke sorunlarına ilişkin farklı çözüm önerileri getirmeleri, demokratik siyasi yaşamda üstlendikleri işlevin
doğal sonucudur. Bu nedenle siyasi partiler, Anayasa'nın konuya ilişkin kuralları ile AİHM'nin 'örgütlenme', 'düşünce ve ifade özgürlüğü' konusundaki 10. ve 11. maddelerinin koruması altındadır." Siyasi partilerin demokratik rejimin olmazsa olmaz ön koşulu olduğuna dikkat çekilirken, Anayasa ve yasalarda partilerin varlıklarını sürdürmelerinin esas alındığı hatırlatıldı. Kapatılmalarının ise ayrık durumlarla sınırlı tutulduğuna işaret edildi. Öncelikle demokratik rejimin, sağlıklı biçimde yaşatılması ve korunmasının amaçlandığı savunuldu. Kararda şöyle denildi: "Çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma hedefini esas alan Anayasa'mızın da salt ifade özgürlüğü kapsamında kalan tüzük ve program düzenlemesini kapatma nedeni saydığını kabul etmek olanaklı değildir. Belli bir sorunun varlığına ve buna dair çözüm önerilerine ilişkin ifadelerin demokratik bir rejimde düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Gerek iddianamede gerekse sonraki aşamalarda, partinin söz konusu amaçları gerçekleştirmek için Anayasa dışı bir yöntemi uygulayacağına ilişkin herhangi bir kanıta da yer verilmemiştir."
HAK-PAR'ın kapatılması yönünde oy kullanan 6 üye ise partinin tüzüğünün Anayasa'nın 68. ve 69'uncu maddesine aykırı olduğunu savundu. Bu maddelere göre bir siyasi partinin tüzük ve programının devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasına aykırı olması halinde kapatılması gerektiği belirtildi. Bunun ötesinde
eylem ve faaliyette bulunma halinin aranmadığı iddia edildi.
ZAMAN/Metin
Arslan