KAVGAYI TETİKLEDİLER
Her
darbe öncesinde ülkede olay çıkartan ekiplerin askerin içine sızan
darbeciler olduğunu vurgulayan Sönmez, “Terörü seyrettiler,
terörün durduğu yerde taraf gözüküp kavgayı kışkırttılar. Kavgada güçsüz kalan gruplara
silah ve ideolojik
destek sağladılar. Kavganın mutlak galibi olmasın diye güçleri dengelediler. Mutlak galip kavganın bitişi anlamına geleceğinden, asla bir grubun güçsüz kalmasına izin vermediler. Aynı olayları
Ergenekon’da da görebiliyoruz” diye konuştu.
İFADE VERMEYE HAZIR
Balıkesir’de derin organizasyonların
ülkücüleri nasıl kışkırtıp fiili
eylemlerde kullandıklarını, bizzat eylemlerde kullanılan arkadaşının ağzından Vakit’e aktaran Sönmez, “Darbeci kadrolar bugün
tasfiye edilebilirse, terör yüzde 80 azalır. Anlatacağım iki konunun canlı şahidi olan arkadaşımız, istendiği zaman ifade vermeye hazır. Kendisinin adı İlhami’dir... Gerekirse
yurt dışında yaşayan ve bu fiili eylemlerin içinde bulunan arkadaşım bizzat darbecilerin yargılanması için ifade vermeye hazır” dedi.
İŞTE ŞOK İKİ DEŞİFRE
İşte Ülkücü Hareket davasından uzun yıllar cezaevinde kalan Sönmez’in ağzından Balıkesir’de yaşanan olayların arka planı: “Ecevit, iktidara gelmişti. Ecevit’in iktidara gelişiyle birlikte
Ülkücülerin kaleleri
teker teker düşmeye başlamıştı. İşte bu günlerde ülkücüler, yöneticilerin ve komünistlerin
baskısı sonucunda Balıkesir
Necati Bey Eğitim Enstitüsü’ne giremez olmuşlardı. Ülkücüler ilde erimeye başlamış ve birliktelikleri baskı sonucunda kırılmıştı. Ülkücü
gençler okullara alınmamaya başlayınca bir bir evlerine dönmeye başlamışlardı. Sonuçta çocuklar Balıkesir’e okumaya gelmişlerdi, ancak eğitim hakları
gasp ediliyordu. Daha fazla zaman kaybetmek yerine ellerinde eriyen güçleri de toparlayamayınca ailelerine dönüşü seçmişlerdi.”
“DURUN GİTMEYİN; ASKER OLARAK SİLAH BİZDEN”
“Bu yenilmişliğin hüsrana dönüştüğü gecelerin birinde Balıkesir Necati Bey Eğitim Enstitüsü’nde eğitim göremeyen bir grup ülkücü gencin kapısına üniformasıyla Üsteğmen
Sırrı Emiroğlu geldi. Kapısını açan
fidan gibi ülkücü gençlere, ‘Ben sizin ülküdaşınızım. Beni içeri almayacak mısınız? Size destek olmaya geldim’ diyerek içeri girdi. Gece boyu ideolojik sohbetin yanı sıra gençlerin yaşadıkları sorunları bire bir dinleyen Üsteğmen Emiroğlu, istendiği takdirde gençlere her türlü destek verecek güçte olduğunu anlattı. Mücadelede heyecanları biten gençlerin, ‘Bizim gücümüz yok. Silahımız ve destekleyecek kitlemiz yok. Nasıl olur da kalıp mücadele ederiz?’ sorusuna karşılık Üsteğmen Emiroğlu, ‘Bundan sonra biz varız arkanızda. Hemen harekete geçebiliriz. Ses getiren eylemler yapmalıyız. O zaman, kaybedilen güç kazanılır. Silah ise hiç sorun değil. O imkânları hemen sağlayabilirim’ karşılığını verdi.”
OKULU TARATTI
“Gece boyu süren konuşmaların sonrasında ülkücü gençlerle birlikte yapılacak olan ilk silahlı eylemin planı hazırlandı. Üsteğmen’in ilk teklifi Balıkesir Necati Bey Eğitim Enstitüsü’nün taranmasıydı. Silah sağlanacak, silahlar kendisi tarafından okula sokulacak, gençler ise ellerine tutuşturulan silahlar ile rastgele ateş açacak... Bu plan hemen zaman geçirilmeden devreye sokuluyor ve Üsteğmen’in sağladığı imkânlar ile okul taranıyor.”
“ÜLKÜCÜ HAREKET YENİDEN DİRİLTİLDİ”
“Bu eylemin hemen ardından ise eve dönmeye hazırlanan birçok ülkücü genç, dönme kararından vazgeçerek, mücadele etmeye karar veriyor. Eylemin yankısı sürdükçe ve benzer eylemler yapıldıkça kentte bitme aşamasına gelen ülkücü hareket yeniden diriltiliyor. Hatta karşıt grup ile dengeler sağlanıyor.”
ÜSTEĞMEN HİÇ BOŞ DURMAMIŞ
“Bu eylemlerin ardından Üsteğmen Emiroğlu’nun bir başka planı ise Balıkesir’de görevli bir
Albay’a yönelikti. Üsteğmen Emiroğlu, ülkücü gençleri ziyaret ederek, söz konusu Albay’ın komünistlere her türlü ortamda sınırsız imkânlar sunarak
yardım ettiğini belirterek, ortak bir eylem teklifinde bulunuyor. Gece boyu yaptıkları toplantıdan alınan karar ise ‘Albay’ın genç kızı kaçırılacak’ oluyor. İçlerinden seçtikleri bir genç ile
operasyon başlatılıyor ve albayın masum kızı kaçırılıyor. Sayısız operasyon yapılıyor. Kız, Balıkesir’in kırsal bölgesinde 12
Eylül darbesi olana kadar saklanıyor. Bu arada kız
psikolojik sıkıntıya düşerken, babası ise
felç oluyor.”
KENDİNİ VE SUÇLUYU AKLIYOR
“
12 Eylül darbesinin hemen ardından ise ülkücü genç, masum kızı alarak yaşadığı
Elazığ’a götürüyor. Süreçte
üsteğmenlikten yüzbaşı rütbesine
terfi eden Emiroğlu, eylemi yaptıran sıfatıyla kendisini kurtarmak için devreye giriyor. İki gencin nikahını kıydırıyorlar. Genç, emniyete teslim ediliyor. Olay, birbirini seven iki gencin kaçışı olarak yansıtılıyor. Çocuklara çok baskı yaptırılıp bu kabullendiriliyor. Gençler ise ifadelerinde kendilerine ezberlettirilenleri söyleyip serbest bırakılıyor. Kız hemen kendi ailesine dönüyor.”