Akaryakıt tüketiciye pahalıya satılıyor, piyasanın yüzde 90’ına sahip beş şirketin kár marjı sürekli artıyor. Dün Konyalı bir akaryakıt bayinin motorin ve benzini benzerlerinden 20
kuruş daha ucuza sattığını ‘Demek ki inebiliyormuş’ başlığıyla bu sayfadan duyurduk. Haberin ardından
sektörün ileri gelenlerinden söz konusu bayi ile ilgili nahoş anılarla dolu telefonlar aldık. Akaryakıtçıların sicilleriyle ilgilenmiyoruz. Konyalı bayi mi, sektör temsilcileri mi haklı?.. Bizim meselemiz değil.
Ancak telefonlar konuyla ilgili başka bir alana odaklanmamız gerektiğini gösterdi. Bugüne kadar akaryakıtta
verginin yüksek olduğu,
rafinerinin hatalı
fiyat belirlediği yönünde birçok yazı kaleme alındı. Bunların bir bölümü tarafımızdan yazıldı. Evet akaryakıt vergisinde dünya şampiyonuyuz, rafinerimiz fiyat belirlerken kamuoyu tepkilerine neden olabilecek farklı hesaplamalar yapabiliyor...
Peki ya akaryakıt dağıtım şirketleri?.. Onlar sütten çıkma ak kaşık mı?..
Biz rakamları koyalım siz karar verin: 8 Temmuz 2008’de dünya piyasalarında petrol fiyatları 134 dolarla
rekor seviyelerdeydi. Bu tarihte
Türkiye’de pompa fiyatları motorinde 3.37 lira, kurşunsuz benzinde ise 3.55 lira olarak belirlenmiş. Fiyat oluşumuna baktığımızda motorinin pompa fiyatının 1.47 lirası rafineri fiyatı, 1.52 lirası vergi, 38 kuruşu akaryakıt dağıtım şirketleri ve
istasyonların aldığı dağıtım payından oluşuyor.
KARLILIK YÜZDE 15’İ GEÇTİ
YAKIN plana dönelim... Dün itibariyle dünyada petrolün fiyatı 42 dolar. Türkiye’de 1 litre motorinin pompa
satış fiyatı ise 2.5 TL. Bu fiyatın 79 kuruşu rafineri çıkış fiyatı. Üzerine eklenen vergi 1.33 lira. Dağıtıcıların aldığı pay da 38 kuruş.
Bir gariplik yok mu?..
Petrol fiyatı 92 dolar düşmüş, 1 litre motorinin rafineri çıkış fiyatında 68 kuruş gerileme var. Vergi KDV’ye bağlı olarak 19 kuruş azalmış. Tek değişmeyen dağıtıcıların aldığı kár payı. Dağıtım şirketlerinin aldığı pay lira cinsinden sabit kalsa da diğerlerindeki gerileme, bu alandaki kár marjını artırıyor. Dağıtım sektörü Temmuz 2008’de 1 litre motorinde yüzde 11.3’lük kár marjıyla çalışırken şu anda bu marj yüzde 15.2 düzeyinde. Daha basit anlatımla dağıtıcılar 6 ay önce yatırdıkları her 100 liraya karşın 11.3 lira kár ederken, şimdi bu kár 15.2 lira. Benzer bir durum benzinde de var. Zaten hesapları tabloda gösteriyoruz. Krizde kárlılığını böyle artırabilmek her şirkete nasip olmayan bir başarı!
Özetle, kamuoyunda çok tartışılan akaryakıt fiyatlarıyla ilgili karşımıza şöyle bir sonuç çıkıyor. Petrol fiyatı düşüyor, rafineri fiyatı ucuzluyor, vergi iniyor... Kazancı değişmeyen, hatta artan tek kesim petrol dağıtım şirketleri.
Kim bu şirketler?.. Türkiye’de akaryakıt piyasasını domine eden 5 ana dağıtıcı şirket var. PO,
Shell-
Turcas, BP,
OPET ve
Total pazarda yüzde 90 paya sahip. Sektörde çoğu bu şirketlere bağlı olmak üzere 12 bin satış istasyonu yer alıyor. İstasyonlarda sağlanan istihdam 100 binin üzerinde. Bu istasyonlar aracılığıyla yapılan yıllık akaryakıt satışı miktarı 14-15 milyar litreyi buluyor. İstasyon başına günde 3 bin 400 litrelik bir satış ortalaması var. Dağıtıcıların bir litre akaryakıtta ortalama 38 kuruş kár ettiğini göz önünde bulundurursak, sektörün yıllık toplam kárının 5.7 milyar lira olduğunu söyleyebiliriz (Yağ vb. yan ürünler hariç).
Bu para nasıl paylaşılıyor? Tüpraş’ın özelleştirilmesine kadar sektörde kár marjını belirleyen
oyuncu devletti. Bu dönemde dağıtıcı kárının yüzde 40’ının ana dağıtım şirketleri, kalan yüzde 60’ının ise istasyonlara kaldığını görüyoruz. Özelleştirmenin ardından oranlarda bir miktar değişim var. Kárlılık ana şirket ve istasyonlar arasında yüzde 50-50 bölüşülüyor. Yani bir litre motorinden ana dağıtıcı ve istasyonlara 19’ar kuruş kalıyor. İstasyon ayrıca kár payından navlun bedelini de ödüyor. Örneğin
İzmit’ten
İstanbul Avrupa yakasına getirilen her 1 litrelik motorin ya da benzin için istasyonun 2-3 kuruş arasında bir
taşıma gideri var. Kalan 16-17 kuruşun yarısı
işletme gideri olarak kabul ediliyor. Tabii bu günde ortalama 10 bin litrenin üzerinde satış ortalamasıyla çalışan bir istasyon için geçerli. Eğer masrafları aynı, satış rakamları düşükse işletme giderinin payı yükseliyor. Çoğu istasyonda kár marjı yüzde 1’lerde kalıyor. Bu yüzden istasyon sahipleri kár payları konusunda en ufak değişime en büyük tepkiyi veren grup olarak gözüküyor. Daha düşük kár marjının kendilerini kurtarmayacağını söylüyorlar.
EPDK NE YAPACAK?
DİĞER yandan ana dağıtıcılar bu işte daha şanslı olan kesim. Kár payının yarısını alıyorlar ama toptan iş yaptıkları için işletme giderleri daha düşük. Bir şirketin işletme giderleri litre başına 4.5-5 kuruş civarında. Kalan ise oldukça hatırı sayılır bir kár.
Petrol ve rafineri fiyatları ile vergide düşüş sağlanırken dağıtım sektörünün kár marjını yükseltmesi tüketici açısından anlayışla karşılanabilecek bir durum değil. Özellikle akaryakıt fiyatlarının enflasyon ve genel
para politikası üzerinde etkili olduğu bu
kriz günlerinde... Bu alanda da mutlaka kamuoyu yararına çalışacak bir değişiklik olmalı.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)
Rekabet Kurulu’nun şirketlerin haksızlık yaptığını belirten raporunu inceleyip gerektiği gibi harekete geçtiyse dağıtım firmalarının bu durumunu da göz önünde bulundurmalı. Ancak bunu yaparken istasyonlardan çok ana dağıtım şirketlerine eğilmekte fayda var.