Bu da CHP'nin anayasası

Zaman, manşetleriyle 'anayasa' tartışmalarına açıklık getiriyor.

Bu da CHP'nin anayasası

Darbe anayasasını hazırlayan hukukçuların 'sivil anayasa' taleplerinin ardından, YÖK Başkanı Teziç'in TÜSİAD için hazırladığı çalışma büyük yankı uyandırdı. Zaman, bugün de CHP'nin 14 yıl önce Meclis'e sunduğu taslağı açıklıyor. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'ten sonra CHP'nin de sivil anayasa konusunda geçmişte farklı düşündüğü ortaya çıktı. Hükümetin çalışmalarına şiddetle karşı çıkan anamuhalefet partisi, bugün tartışılan taslaktan çok daha özgürlükçü bir anayasayı 14 yıl önce hazırlamış. 1993'te Meclis Başkanlığı'na sunulan teklifte CHP, YÖK'ün kaldırılmasını, Yüksek Askerî Şûra ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarının yargı denetimine açılmasını, 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını istiyor. 1993'teki anayasa hazırlıkları, dönemin Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un talebi üzerine başladı. Cindoruk'a CHP ve daha sonra bu partiye katılan SHP, ayrı ayrı taslak sundu. Her iki parti de, 12 Eylül Anayasası'nda Atatürk ilke ve inkılaplarına vurgu yapılan başlangıç kısmının kaldırılmasını, şimdi tartışma konusu olan birçok maddenin değiştirilmesini istedi. * * * İŞTE CHP'NİN ÇARPICI TEKLİFLERİ 12 Eylül Anayasası'nın başlangıç bölümü metinden çıkarılsın. Uygulamalar YÖK'ün sakıncalarını ortaya koydu. Kurul kaldırılmalıdır. Temel haklarla ilgili maddeler özgürlükçü anlayışla yeniden yazılsın. MGK Anayasa'dan çıkarılmalı, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmalı. Yüksek Askerî Şûra ve HSYK kararları yargı denetimine açılsın. Cumhurbaşkanının yetkileri azaltılmalı, yargıya atama yetkisi olmamalı. 12 Eylül'ün darbeci paşalarına yargı yolu açılmalıdır. * * * CHP, temel hak ve hürriyetlerle ilgili maddelerin özgürlükçü bir yaklaşımla yeniden yazılmasını önerdi: "Anayasa bireyin temel hak ve özgürlüklerini en geniş biçimde düzenlemeli ve güvence altına almalıdır." Sivil anayasa taslağı önümüzdeki hafta kamuoyuna açıklanacak. Sivil toplumun, baroların, üniversitelerin ve iş dünyasının görüşü alınacak. Ancak bu süreç başlamadan YÖK ve CHP'den sert tepkiler geldi. Yasal bir hüviyeti olmayan Rektörler Komitesi'ni toplayan Teziç, çalışmaların durdurulmasını istedi. CHP, 'rejim' uyarısı yaptı. Ancak hem Teziç'in hem de CHP'nin daha önce AK Parti'den çok daha köklü değişiklikler istediği ortaya çıktı. 1993 yılında siyasi partilerden anayasa değişikliği için teklif vermelerini isteyen dönemin TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'a CHP ve daha sonra bu partiye katılan SHP ayrı ayrı taslak sundu. Her iki parti de başta 12 Eylül anayasasının başlangıç kısmının kaldırılması olmak üzere şimdi tartışma konusu olan birçok maddenin değiştirilmesini istedi. TBMM'de temsil edilen siyasi partilerin anayasa değişikliği tekliflerini bir kitapta toplatan Cindoruk, partilerin önerilerindeki ortak noktaları da tespit ettirdi. Buna göre; BBP, CHP, DSP, HEP, RP ve SHP başlangıç kısmının kalkması gerektiği görüşünde. DYP, birinci ve ikinci paragrafların, MHP ikinci paragrafın kaldırılmasından yana. ANAP ise görüş belirtmedi. Daha sonra CHP'ye geçen kadrolar tarafından hazırlanan SHP'nin taslağında Anayasa'nın değiştirilemez nitelikteki maddelerinin de değiştirilmesi talep ediliyor. AK Parti'nin anayasa hukukçularına hazırlattığı taslakta eleştiri konusu olan düzenlemelerin birçoğu hem CHP hem de SHP'nin teklifleri arasında yer alıyor. CHP'nin önerileri arasında özgürlüklerin genişletilmesi, cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılması, merkezci anlayışa son verilerek yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, YÖK'ün tamamen kaldırılması, YAŞ ve HSYK kararlarının yargı denetimine açılması, MGK'nın Anayasa'dan çıkarılması, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kaldırılması, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'na anayasada yer verilmemesi, 12 Eylül paşalarına yargı yolu açılması gibi değişiklikler dikkat çekiyor. 1993 yılında CHP'nin Meclis'e sunduğu taslakta, Anayasa'nın temel hak ve hürriyetleriyle ilgili bütün maddelerinin özgürlükçü bir yaklaşımla yeniden yazılması isteniyor. 1982 Anayasası'nın önce hak ve özgürlükleri belirlediği, daha sonra getirdiği istisnalarla bunları kaldırma yoluna gittiği belirtilirken, "Bizim anlayışımıza göre, anayasa bireyin temel hak ve özgürlüklerini en geniş biçimde düzenlemeli ve güvence altına almalıdır. Birey devlet ilişkisine yer verilirken bireyin haklarını daraltan ve özünü zedeleyecek sınırlamalara yer verilmemelidir." ifadeleri kullanılıyor. Cumhurbaşkanının yetkileriyle ilgili düzenlemenin parlamenter sistemi bozduğu vurgulanan taslakta, cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılması isteniyor. Özellikle yargının bağımsızlığına ve yargıç güvencesine zarar veren atama yetkilerinin kaldırılması gerektiği kaydediliyor. CHP, AK Parti'nin kamu yönetimi reformuna federasyon tehlikesine yol açacağı gerekçesiyle karşı çıkarken, 1993'te merkezî yönetimin daraltılarak yerel yönetimlerin güçlendirilmesini istemiş. CHP'nin Anayasa'nın "Merkezi idare" başlığını taşıyan 126. maddesiyle ilgili değişiklik teklifi şöyle: "Devlet yönetiminin yeniden yapılanması gerekmektedir. Bütün kamu yönetimi yetkilerini başkentte toplayan merkezci anlayış değişmelidir. Demokrasinin beşiği yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimlere daha geniş yetkiler verilmeli, görevleri ve kaynakları artırılmalıdır. Ülke bütünlüğünü koruyup kollayarak yerel yönetimlerin çalışma olanaklarını genişletmek ve demokrasiyi yerelleştirmek olanağı vardır." CHP, YÖK'ün kaldırılmasına ilişkin teklifinde sert ifadeler kullanıyor. Demokrasilerde üniversite özerkliğinin tartışma götürmeyen bir ilke olduğuna işaret ederken, "Akademik özerklik, yönetsel özerklik ve parasal özerklikle bütünlenir. On yılı aşan uygulamalar YÖK'ün işleyişindeki sakıncaları ortaya koymuştur." diyor. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu, Anayasa'dan çıkıyor CHP, Anayasa'nın 134. maddesinde yer alan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun Anayasa'dan çıkarılmasını da talep ediyor: "Bir tür resmi ideoloji üretme görevi verilen böyle bir kuruma çağdaş demokrasilerde yer yoktur." CHP'ye göre Atatürk'ün adını taşıyan bu kurumlar Atatürk'ün mirasçılarının haklarını ellerinden alıyor. Taslakta şu ifadeler yer alıyor: "Bir hukuk devletinde olmayacak biçimde Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının kişiliklerine, adlarına ve mallarına el konulmuştur, yok edilmişlerdir. Bu madde kaldırılarak hem Atatürk'ün vasiyetnamesine yapılan el atma işlemi düzeltilmeli ve hem de anılan kurumların Atatürk'ün vasiyetine uygun biçimde yaşama döndürülmeleri sağlanmalıdır." [HABER YORUM] BÜLENT KORUCU CHP demokrat mı, takiyye mi yapıyor? Son günlerdeki anayasa tartışmaları turnusol kağıdı işlevi görüyor. Nutuk atıp bildiri yayınlamaya gelince mangalda kül bırakmayan kimilerinin, iş ciddiye binince nasıl yan çizdiklerini hayret ve ibretle izliyoruz. Her şey o kadar aşikar ki yazı işleri yorum talep edince ne yazacağımı şaşırıp kaldım. Zaman'ın dünkü manşeti bir taşla iki kuş vurmuştu. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'in TÜSİAD için hazırladığı anayasa taslağının deşifresi şimdilerin iki sert muhalifinin gardını düşürdü. Bugün ise CHP'nin karizması çiziliyor. CHP'yi hatırladınız değil mi? Hani şu öcü masalları dışında hiçbir şey söylemeyen, politika yerine korkular, evhamlar üreterek ayakta kalmaya çalışan parti. Hey gidi günler... bir zamanlar CHP bile demokrasiyi savunuyormuş, ciddi ciddi raporlar, anayasa taslakları filan hazırlatıyormuş. Hatta şimdi tartışılan taslağın birkaç adım ötesinde talepler dile getiriyormuş. TÜSİAD, Teziç ve CHP gibi eski demokratları nereye oturtacağımı bilemiyorum. Demokrasiye gerçekten inanıyorlar ama bunun rakip bir siyasi akımın eliyle gelmesini istemiyor olabilirler mi? Tipik siyasi hasetçilik yani... Ya da demokrasinin bir beş çayı fantezisi olduğunu düşünüyorlar. Bahsi geçen anayasa taslakları, havadan sudan konuşurken laf dönüp bu tür sosyal içerikli mevzulara gelince suskun kalmamak için yaptıkları bir yığınak mıydı? Havalarda uçuşan taslaklar aklıma şu Bektaşi fıkrasını getirdi. Ramazan'da oruç tutmadığı halde sahura kalkan Bektaşi, şaşıranların sorusunu şöyle cevaplarmış: Sahura da kalkmayayım hepten mi gavur olayım?.. Hepten demokrasi dışına itilmemek için komşular pazarda görsün pozları mıydı bütün bu raporlar? Hep birlikte demokrasi ve samimiyet sınavından geçiyoruz. İki gündür yayınlanan taslaklardaki düşüncelerinin gerçek olduğunu, şimdiki tavrın geçici bir arıza olduğunu ummak istiyoruz. Aradaki fark 'dün dündür'le bile izah edilemeyecek kadar büyük. Aksi halde kötü yazılmış antidemokratik bir anayasa ile yönetilmekten daha büyük bir sorunla karşı karşıyayız demektir: Güven bunalımı. Anayasa gibi hayati konularda konuşan insanların samimi düşünceleriyle mi, yoksa kesif bir takiye ile mi karşı karşıya olduğumuzu nasıl bileceğiz!
<< Önceki Haber Bu da CHP'nin anayasası Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER