Daha önce söylemiştim, herkes gibi benim de önyargılarım var doktor. Ne gibi diyorsunuz? Ne gibi, ne...
Meselâ bazı köşe yazarları vardır okumam bunları, niçin okumam, şöyle; ben şimdi bunun yazısını okursam, melekler gidip o yazarı haberdar ederler ve o da bunu duyunca mutlu olur, kendine iftihar payı çıkarır... Gayet tabii biliyorum doktor, saçma bir düşünce benimki, önyargı olmaktan da ötede saplantı. Ne ben onu tanırım, ne o beni tanır, vaktiyle birkaç satırını merak edip okumuş, nefret etmişimdir. Niçin mi nefret etmişimdir? Ama doktor seans bittiğinde parayı veren benim, zor soruları ise hep benim cevaplandırmamı istiyorsun. Parayı ben veriyorum, eğlenen sensin. Olmuyor ama...
Peki söyleyim o zaman, meselâ az önce bizim gazetede bir haber okudum, diyor ki:
Köpek, acil servisi arayarak sahibini kurtardı. Kafadar adında bir
Alman çoban köpeğiymiş bu. Vaktiyle sahibi köpeğine patisi
yardımıyla acil yardım numarasını çevirmeyi öğretmişmiş, adam
kriz geçirince köpek numarayı çeviriyor. Telefondaki görevli, "hav hav" seslerinden bir bit yeniği olduğunu anlıyor vee.. Ee n'oolmuş yani diyorsun, biliyorum pek çok köpek bu numarayı yapabilir, ben sadece köpeği takdir etmiyorum ki, santraldaki adamın zekâ ve basireti beni darmadağın etti biliyor musun doktor? Çünkü bunlardaki kavrayış, benim o yazısından bir satır bile okumadığım bir kısım adamlarda bulunmuyor. Niye böyle oluyor, bilemiyorum; üste iki katı para versem, sen bunu bana söyleyebilir misin? Soruyu tekrar mı edeyim? Ama sen ben beni dinlemiyorsun ki! Peki, diyorum ki, nasıl oluyor da bazı adamlar, Alman çoban köpeği kadar basiretli davranamıyor; nedir bunlardaki şeşi beş algılatan kavrayış ârızasının sebebi?
Bir sürü kitap okudum bulamadım, yalnız bir yerde Hazreti Ali'nin bir sözü var, çok hoşuma gitti, diyor ki: "İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttılar." Vaay dedim, bu söz derin söz, sonra dedim ki: Bu söze
küçük bir katkı yapsam, Hazreti Ali'nin rûhu mahşerde benden dâvâcı olmaz... Diyorum ki ben şimdi: "İlim bir nokta idi, onu gazeteci takımı ve bazı bilim adamları çoğalttılar." Niçin diyeceksin; şundan: Tereyağının zararlarını bulunuz deyin, isbat ederler; zararsız, bilakis müthiş faydalıdır diye siparişte bulunun, onu da yaparlar, anlatabiliyorum muyum doktor? Uzaktan bakınca, anlayamıyorsun, bir nevi illüzyon var bu yazar takımında, karizma bilmemne diyorlar, bir şey zannediyorsun; biraz kazıyınca altından defosu çıkıyor.
İşte bak, yine bizim gazeteden bir başka haber, gemi batıyor,
kaptan efendi haddinden fazla yük almış, onu da iyi istif etmediği için gemi daha iskelede iken yanlamaya başlamış, ne diyor adam, merak etmeyin yolda düzelir diyor, işte tam bu benim okumadığım, okumamakta direndiğim yazar kafasıdır bu. Uyanık, bilimci, pozitifçi felan geçinir fakat dehşetli üfürükçüdür, adamın hayatı bâtıl
inanç desem inan yani. Neyse bu arada gemi batmaya başlamış, millet can derdinde, kaptan efendi bunlara can yeleği yerine yağmurluk dağıttırıyor. Yahu sen delirecek gibi olmaz mısın; böyle bir muhakeme tarzına, ey gemi sahibi armatör sen bu adama diyelim ki yüz küsur canı emanet ederken aldırış etmedin, yahu o gemi nerden baksan bilmem kaç yüz milyon örocuk filandır, hayata acımıyorsan, öroya acı be adam. Herif rasyonel bile değil anlıyor musun doktor ve bu adamlar
Türkiye denilen çivisi çıkmış ülkede adamım diye, fikir önderiyim diye geçinip gidiyorlar. Abartmıyorum, niye abartacakmışım ki, geçen sene bunlar 367 kararını övmediler mi, darbecileri koltuklamadılar mı; gözümüzün içine baka baka yaptılar. Onu söylüyorum işte.
Bak mesela şunun yaptığı espriye, güya bizim gazeteyle dalga geçecek, diyor ki The Rockefeller
Times. Adamın yaptığı en zeki espri bu doktor, nesini okuyayım
Allah aşkına! Biliyor musun bu adamlarda humour duygusu yok doktor; onun için insafın ne olduğunu bile bilmiyorlar. Korkunç bir şeydir bu, yaptığın şeyi iyi bir nâneymiş gibi savunman; böylelerine hukuk ceza kesmez çünkü mahcur sayar böylelerini, mahcur ne mi demek, söylerim fakat seans ücretinden keserim, razı mısın?
A.TURAN ALKAN/ZAMAN