Bu mizah değil de nedir?
Bu ülkede karikatüristler hiçbir zaman konu sıkıntısı çekmeyecekler. Çünkü benzerlerine ancak mizah dergilerinde rastlayacağımız olayları üst üste yaşıyoruz.
İşte son örnek. Darbecilikle suçlanan isimler ya hiç gözaltına alınmıyor ya da tutuklanırlarsa bile 'el çabukluğu marifet usulüyle' üçer beşer
tahliye ediliyorlar. Bir kısmı da soluğu GATA'da alıyor. Olayları haberleştiren gazeteciler ise patır patır mahkûm oluyor.
Bu işte sizce de bir terslik yok mu? Daha önce defalarca yazdık. TCK'da olan bazı düzenlemeler yüzünden gazetecilerin artık çalışamaz hale geldiğini, yakında onlarca gazetecinin cezaevine gireceğini anlattık.
Meslek odaları üç maymunu oynadı. Çünkü birçoğuna göre, "
Ergenekon diye bir şey yok. Islak
imza geyik.
Balyoz da fantezi. LAW silahları da zaten
boru."
Bu konuların haber yapılması da 'orduyu yıpratmak' olarak tanımlıyorlar. Böyle düşündükleri için de "Kişiye özel af mı çıkartılır" diyerek perde arkasından yasakları savunuyorlar.
Başbakan "Gereğini yapacağız" dedi ama ne olduysa gerekli düzenlemeler hayata geçirilemedi. Herhalde
gündem yoğunluğundan ertelendi.
Bu arada mahkumiyetler de art arda geldi. Son örnek Şamil
Tayyar. Daha önce de ceza alan Tayyar
ödül alacağı bir haberinden
hapis cezası aldı.
Dursun Çiçek, savcıya ifade verirken 20 yıllık imzasını değiştirmiş ve yerine farklı bir imza atmıştı. Kimse Çiçek'e 'Sen niye imzanı değiştiriyorsun' demedi. Ama bunu haberleştiren, belgelerini yayınlayan gazeteciye cezayı çaktı.
Tayyar örneği tek değil. 5 bine yakın dava oldu. Bu davalar Bugün, Star, Taraf, Zaman, Yeni Şafak ve Vakit'e açılıyor. Çünkü bu gazeteler darbe girişimlerini, cuntaları, yeraltına gömülen silahları önemsiyor.
Darbe planı yapanlar, komplo belgesine imza atanlar serbest, gazeteciler mahkûm oluyor. Yakında 'gazeteci cezaevi' olursa şaşırmayın. Sahi bu mizah değil de nedir?
ADEM YAVUZ ARSLAN - BUGÜN